aslına bakarsanız kimseye acımamak gerekir, yanlış br şeydir. zaten o acıdığınız kişide sizin ona acımanızı istemez.
benim anlatmak istediğim ise şu:
okulda bir çocuga acırsınız çünkü sınavdan çıkmıştır, nerdeyse ağlayacaktır ne oldu dersiniz, yaptığı yanlışlıkları anlatmaya başlar, elde olmadan üzülürsünüz, sınava verdiği değeri görünce. aradan günler geçer sonuçlar açıklanır, çocuk almıştır seksen ba gelmiştir, siz almışsınızdır otuzyedi koşturursunuz hoca peşinde 3 puan için...
bir kerede fem e gittiğim yıllarda yaşamıştım benzeri bir şeyi. aynı sırada oturduğum çocuk ceket giyiyordu, istanbul da ki insanlara benzemiyordu. zaten konya dan gelmişti. babası yollamış istanbul a eğitimi daha iyidir diye, yurtta kalıyordu. aynı sıranın getirdiği arkadaşlık sayesinde yakınlaştık, yemeklerimizi birlikte yemeğe başladık vs...
bir gün sordum nerde babanlar diye, konya da mı yaşıyorlar yok, ankara da, dedi. bilirim ankara yı neresi dedim. başlattı anlatmaya, ulan dedim orası milletvekili lojmanları değil mi, evet, dedi. yine üzüldüm adama, babası kapıcıymış dedim meğer adamın babası milletvekiliymiş...
acinmaması gereken insana acimak
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?