ağır ağır kalkıyor toz bulutu. rüzgar esip genizleri yakıyor. bakışlar boş, çaresiz. biraz önce annesinin elini tutan minik eller boş. bütün sesler çığlık çığlık. hava ağır.
ne garip..
seni bir kere daha göremeyecek olmak ne garip..
"birçok giden memnun ki yerinden
çok seneler oldu
dönen yok seferinden"
bütün gidenlere..
unutmadık unutturmayacağız.
17 ağustos 1999 marmara depremi
hatırlandığında dahi gozlerin dolmasına sebebiyet veren acı olay.
depremi yaşamadığım için tam anlamıyla acısını hissedemicem belki ama o goruntuler gozumun onunden geçtiğinde,o sesler kulağımda çınladığında tüylerim diken diken oluyor..
depremi yaşamadığım için tam anlamıyla acısını hissedemicem belki ama o goruntuler gozumun onunden geçtiğinde,o sesler kulağımda çınladığında tüylerim diken diken oluyor..
binlerce insanımızın can verdiği,ve ülkemizin belki de tarihinin en kötü dönemlerinden birini yaşadığı depremdir.bu gün unutulmamalı,unutturulmamalıdır.
kiriş ve kolonların altına sığınan bir sürü korkmuş insanın, bu bilginin doğru olabilmesinin öncelikle vicdanlı müteahhitlere bağlı olduğunu öğrendikleri, ama bu bilgiyi kullanabilecekleri fırsatı bir daha yakalayamadıkları deprem. suçlanan müteahhitlerin çoğunun şu anda ellerini kollarını sallayarak dolaşması nedeniyle tüm ülkenin utancı olan cinayet vakası.
öyle felaket dolu bi günde bile nerden ne kaçırsak ı düşünen bi sürü ultragerizekalı insanlar tarafından umursanmayan yardım edecekleri yerde köstek olan insanların ülkenin durumunu ortaya koyan gündür
(bkz: sesimi duyan var mı)
karanlıktı...
uğulduyordu gökyüzü,
en çıplak anımızda yakalandık acıya!
kapılar üstümüze kitlendi.
çocuklarımız beşiklerde kaldı oyuncakları kucağında...
koşamadı binlerce beden,kaçamadı evinin yükünden.
sesimi duyan var mı? dedi sağ ama salim olmayan kişiler...
ses gelmedi çoğundan...
unutmaya çalıştık, gözümüz lambalarda sallantıda yaşadık çok zaman.
içimiz titredi her kırmızı günde...
binlerce yıldız kaydı o gece gökyüzünden...
ne desem boş şimdi,
ne desem yalan...
biz felaketi gördük,
sadece korku arda kalan!...
uğulduyordu gökyüzü,
en çıplak anımızda yakalandık acıya!
kapılar üstümüze kitlendi.
çocuklarımız beşiklerde kaldı oyuncakları kucağında...
koşamadı binlerce beden,kaçamadı evinin yükünden.
sesimi duyan var mı? dedi sağ ama salim olmayan kişiler...
ses gelmedi çoğundan...
unutmaya çalıştık, gözümüz lambalarda sallantıda yaşadık çok zaman.
içimiz titredi her kırmızı günde...
binlerce yıldız kaydı o gece gökyüzünden...
ne desem boş şimdi,
ne desem yalan...
biz felaketi gördük,
sadece korku arda kalan!...
iğrenç bir geceydi kieslowskinin üçlemesinden en son red i izleyecektim.bir an sallandı ufak şiddetli diye takmadım ama artarak devam edince ve bizim kitaplıklar devrilmeye başlayınca çok korktum.üç tane resim tablom vardı onlar döküldü ve sonunda evde...o gece annemi babamı ve kardeşimi kaybettim daha ne olsun
alin yazima yasamam gerektigi yazilmis olan felakettir . etkisinden uzun sure kurtulamadigim doga olayi felaket, afet. unutmayalim unutturmayalim deniyor ama unuttukta unutturdukta, neyse allah yardimcimiz olsun bir daha yasatmasin.
turkiyede ki alt yapi eksikliginden dolayi etkilerinin ve sonucunun korkunc oldugu deprem..
16 agustos 1999 dan bir gun sonrası peki 18 agustos 1999 dan bir gun oncesi mi hayır unutmayalım unutturmayalım
yeni 17 agustoslar yasamayalım
yeni 17 agustoslar yasamayalım
yalovada 7 sakaryada 1 akrabamı kaybettiğim ölene kadar aklımdan çıkmayacak olay.sizi hiç unutmadım, unutmayacağım.
bizzat yasadığım olay.gözlerimizin önünde çöken altı katlı binayı unutamıyorum.yazık oldu ,oysa ne güzeldi düzce.
sözlük tarzına pek uymasa da düz yazı yazmak istedim,hoşgörün.
o sene öğrenciyim hala sakarya üniversitesi nde ve o günün sabah ve öğleni sakaryadayım arkadaşlarım ısrar ettiler bizde kal bu gece diye,kalmadım evime döndüm,kuzenlerimle yaşadığım izmit teki evime,aslen yalovalıyım yani annem orda.beni her yönden kuşatmış felaket.hani bi laf vardır yaşamayan bilmez,o tarzdan işte.sekizinci katla zeminin,gökyüzüyle denizin birbirine geçtiğine tanık oldum,kalmamı ısrar eden arkadaşlarım artık yok,ya kalsaydım..yalovada ki evimdeki yatağıma kiriş düşmüş,virane,ya orda uyusaydım..ben hem kurtuldum hem de bir kaç kişiyi kurtardım.ama benim onda bir im kadar şanslı değildi o gece binlerce insan,çoğu da arkadaşım, iki saat önce yarın kaçta buluşalım dediğim türden.bunu ne gözünüzde canlandırıp anlamaya çalışın ne de yaşayıp görün.bilinmeyen olarak kalsın bilmeyenlere.benim gibi hayatı,arkadaşlarını,evini,eskimiş tişörtünü bile sevebilmek için böyle uyarılar beklemeyin.inanın hayat çok güzel ve tahmininizden çok daha değerli ve siz tahmininizden çok daha şanslısınız ey arkadaşlarım,şu anı yaşayarak.bunun bilincinde yaklaşın her olaya ve her insana,inanın hayat o zaman çok daha zevkli..
sözlükte tanım gerekiyorsa bu da hayatın güzelliğinin tanımıdır.
o sene öğrenciyim hala sakarya üniversitesi nde ve o günün sabah ve öğleni sakaryadayım arkadaşlarım ısrar ettiler bizde kal bu gece diye,kalmadım evime döndüm,kuzenlerimle yaşadığım izmit teki evime,aslen yalovalıyım yani annem orda.beni her yönden kuşatmış felaket.hani bi laf vardır yaşamayan bilmez,o tarzdan işte.sekizinci katla zeminin,gökyüzüyle denizin birbirine geçtiğine tanık oldum,kalmamı ısrar eden arkadaşlarım artık yok,ya kalsaydım..yalovada ki evimdeki yatağıma kiriş düşmüş,virane,ya orda uyusaydım..ben hem kurtuldum hem de bir kaç kişiyi kurtardım.ama benim onda bir im kadar şanslı değildi o gece binlerce insan,çoğu da arkadaşım, iki saat önce yarın kaçta buluşalım dediğim türden.bunu ne gözünüzde canlandırıp anlamaya çalışın ne de yaşayıp görün.bilinmeyen olarak kalsın bilmeyenlere.benim gibi hayatı,arkadaşlarını,evini,eskimiş tişörtünü bile sevebilmek için böyle uyarılar beklemeyin.inanın hayat çok güzel ve tahmininizden çok daha değerli ve siz tahmininizden çok daha şanslısınız ey arkadaşlarım,şu anı yaşayarak.bunun bilincinde yaklaşın her olaya ve her insana,inanın hayat o zaman çok daha zevkli..
sözlükte tanım gerekiyorsa bu da hayatın güzelliğinin tanımıdır.
sorun türkiye nin gelişmişlik seviyesinden mi,uyuşukluğundan mı, depremin büyüklüğünden mi bilinmez kocaeli üniversitesindeki mühendislik fakültesi hala tam anlamıyla prefabriktir ve içinde ekilen süs fidanlar dev gibi ağaç olmuşlardır artık.
ülkedeki çarpıklığın bedelini zavallı insanların ödediği deprem. 8.yıla girilmesine rağmen halen yaraların sarılmamış olması ve kimsenin umursamaması da cabası.
bu gün yil dönümü olan turkiyenin en cok can alan facialarindan biri.
unutmadik gidenleri, unutmadik hayatin kücük oyunlarini...
unutmadik gidenleri, unutmadik hayatin kücük oyunlarini...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?