buna gore erkekler kadinlardan daha zekidir. en bilindik soylemleri "soyle lan soyle dunyada kac tane bilim kadini var"dir. kadini ezer, ikinci planda birakirsiniz, ardindan goster icindeki cevheri, gosteremiyorsun nanik dersiniz. once firsat esitligi yaratilsin, sonra kulvarlar yanyana getirilsin. sen bin motora sonra kagniyla gideni gectim diye sevin, hadi canim hadi.
zekayi cinsiyete bağlayan zihniyet
cok yakin tarihlere kadar avrupa olsun asya olsun dunyanin hicbir yerinde kadinlara egitim hakki taninmadigi bir durumda, kadinlar dunyaya hicbir katki yapmamistir hededir hododur seklinde yorum yapabilen, kaliplar arasinda sikismis, herseyi oldugu gibi kabul edip elestirmeyen zihniyettir. cogu "bilim kadini"nin cezalandirilmaktan korkup, erkek adi kullandiklarini bilmeyen zihniyettir. o bircok "bilim adami"ni yetistirenin de bir kadin ,anne, olduguna da unutmustur bu zihniyet.
yalandan yanlistan olusan bir zihniyettir.gunumuzde hala kalmis olmasi da ayri bir dusundurucudur.ancak cinsiyete baglanacak bir sey var ki o zeka degildir,kadinlar erkeklere gore daha cabuk inanirlar bu onlarin yaratilisindan ve erkeklere oranla daha iyi niyetli olmalarindan gelen bir sey olsa gerek bu yuzden kadinlar erkeklere gore daha kolay kandirilirlar.
erkegin tersine kadin, calismayan bir insandir. aslinda ona iliskin soylenecekler bununla kalabilirdi, cunku temel insan kavrami hem erkegi hem de kadini kapsayacak kadar cok genel, cok hatali olmasaydi, kadin icin soylenecek pek fazla bir sey kalmazdi.
yasam insanlara iki secenek sunar: hayvansal bir varolus -dusuk bir yasam duzeyi- ve manevi bir varolus. kadin kuskusuz ilkini sececek ve fiziksel refahi one cikaracak, kuluckaya yatacak bir yer ve engellenmeksizin ureme aliskanliklariyla oyalanacak bir ortam arayisina koyulacaktir.
erkekle kadinin ayni zeka potansiyeliyle dogdugu ve cinsler arasinda zeka acisindan temel bir fark olmadigi kesin bir gercek olarak kabul edilebilir. ayrica, korelmeye, kisirlasmaya birakilan her potansiyelin, islevini yitirecegi de cok iyi bilinmektedir. kadinlar zihinsel kapasitelerini kullanmazlar. aslinda bilerek bu kapasitelerinin bozulmasina goz yumarlar. birkac yillik aralikli egitimden sonra, tali (sonradan gelisen) ve geri dondurulemez bir aptallik durumuna yonelirler.
neden kadinlar kendi zihinsel kapasitelerinden yararlanmiyor? kadinlarin kendi beyinlerini kullanmamalarinin tek bir nedeni vardir, o da ihtiyac duymamalaridir. yasamlarini surdurmeleri icin zihinsel kapasiteleri vazgecilmez degildir.
teorik olarak guzel bir kadin, bir sempanzeden daha az bir zekaya ihtiyac duyar ve buna karsilik kimse onu topluma uymayan bir yaratik olarak degerlendirmez.
olsa olsa en gec 12 yasina kadar, kadinlarin cogu fahise olmaya karar vermistir. ya da baska bir deyisle, kendileri icin, bir erkek secip butun isi onun yapmasini saglamaktan olusan bir gelecek tasarlamislardir. bu islevlerine karsilik olarak kadinlar da erkegin belli zamanlarda vajinalarini kullanmasini goz yummaya hazirdir. bir kadin buna karar verdigi anda beynini gelistirmekten vaz gecer. elbette cesitli dereceler ve diplomalar alabilir. bunlar onun erkeklerin gozundeki piyasa degerini arttirir, cunku erkekler, birseyleri ezbere bilen bir kadinin, ayrica erkekleri de taniyip anlayacagina inanir. ama cinsler arasindaki iletisim olasiligi da iste bu noktada ortadan kalkar. yollari sonsuza kadar ayrilir.
erkegin tekrar tekrar yaptigi en buyuk hatalardan birisi, kadini kendi esiti olarak, yani esit zihinsel ve coskusal kapasiteye sahip bir insan olarak degerlendirmesidir. kadini gozleyebilir, dinleyebilir, tepkilerine bakarak duygularini yargilayabilir, ama her seye karsin, kadini sadece yuzeysel belintilerle yargilamaktadir. cunku kendi deger olculerini kullanmaktadir.
erkek, kadinin yerinde olmasi halinde ne soyleyecegini, dusunecegini ya da yapacagini bilir. can sikici iliskiler durumuna baktigi zaman, kadin gorunurde amansiz bir davranisa girmisse, onun yerinde olmasi halinde yapacagi seyi kadinin da yapmasina engel olan bir sey olmasi gerektigini dusunur. bu da erkegin tarafinda dogal bir tepkidir, cunku insanlarin kendilerini soyut dusunme yetisi olan yaratiklar olarak degerlendirmesi durumunda kendini herseyin olcusu saymaktadir, bunda da haklidir.
bir erkek bir kadinin yemek pisirme, bulasik yikama ve temizlik islerinde saatler harcadigini gordugu zaman, bu islerin onu belki de mutlu ettigi, cunku tam da onun zeka seviyesine uygun isler aklina hic gelmez. o anda, butun bu on angaryanin, kadini, bir erkek olarak onemli ve arzu edilir buldugu onca seyi yapmaktan alikoydugunu dusunur; bu nedenle kadinin yasamini kolaylastirmak ve onu, erkegin dusledigi yasam bicimine suruklemek icin otomatik bulasik makineleri, elektirikli supurgeler, hazir yemekler icat eder.
ama hayal kirikligina ugrayacaktir. kadin, kazandigi zamani tarihle, politikayla ya da astronomiyle aktif bir bicimde ilgilenmek icin kullanmak yerine, pasta yapar, ic camasirlarini utuler ve oya yapar ya da ozellikle maceraciysa banyo duvarini cicek cikartmalariyla bezer. bu nedenle erkek bu tur seylerin, varlikli yasamin temel ogeleri oldugunu dusunur. bu fikrin ona kadin tarafindan asilanmis olmasi gerekir, cunku erkek, pastanin disaridan satin alinmasina da, ic camasirinin utusuz olmasina da, banyo duvarlarinda cicek desenlerinin bulunmamasina da gercekten aldiris etmez. kadinin bu amaca ulasmasini kolaylastirmak ve onu angaryadan kurtarmak icin mikserler, mutfak robotlari, utusuz giyilebilen camasirlar ve cicek suslemeli tuvalet aletleri, fayanslari icat eder; ama kadin hâlâ edebiyatla, politikayla ya da evrenin fethiyle aktif ve ciddi bir sekilde ilgilenmez. onun icin yeni bulunan bu bos zaman tam zamaninda imdada yetismistir. artik kendisiyle ilgilenebilir; ve elbette entelektuel basari ozlemi ona yabanci oldugu icin, o da dis gorunusu uzerine odaklasir.
bu asama bile, erkek acisindan kabul edilebilir. karisini gercekten sever, onun mutlulugunu dunyada baska her seyden cok ister: bu nedenle akmayan rujlar, su gecirmez maskara, utu gerektirmeyen gomlekler, kullanilip atilan alt bezleri, vb. gelistirir; hepsinin tek bir amaci vardir. ihtiyaclari bu kadar duyarli, bu kadar ari olan bu yaratigin sonunda ozgurlesmesini umar. bu ozgurluk, kadinin, erkegin dusledigi yasam duzeyine ulasmasi -ozgur bir erkegin hayatini yasamasi- icin gereklidir.
sonra da oturup bekler. sonunda kadin ona kendi iradesiyle gelmedigi icin, onu kendi dunyasina cekmeye calisir. erkegin yasam bicimine alismasi icin cocukluktan karma egitimi getirir. her turden bahaneyi kullanarak, kadini universitelere ceker ve yasamin harikalarina ilgisini uyandirma umuduyla, onu kendi buluslarinin gizemlerine cekmeye calisir. kadinin, en son erkek kalelerine girmesini saglar, boylece boylesine emekle kurmayi basardigi yonetim sistemini degistirecegi umuduyla oy hakkini kullanarak gelenekleri kendi gorusleri dogrultusunda degistirmesi icin kadini ozendirir, kendi degerlerinden vazgecer. belki de kadinin dunyaya baris getirecegini de umar, cunku ona gore kadinlar, basaridan yana bir guctur.
butun bunlarda oylesine kararli ve inatcidir ki, kendini aptal yerine koydugunu (elbette kendi standartlariyla) goremeyecek duruma gelir. kadinlar, olaylara belli bir mesafeden bakma yetisinden yoksundur, bunun sonucu olarak da mizah duygusundan tamame nyoksun kalmaktadirlar.
hayir, kadin erkege gulmez. olsa olsa sinirlenir. eski ev ve yuva kurumlari, kadinin entelektuel arayislarin tamamindan ve daha iyi is iddialarindan vaz gecmesini hakli cikarmayacak kadar cagdisi degildir. ancak ev isleri daha cok mekanize oldugu, yeterince anaokullari acildigi, ya da erkekler cocuklarin vazgecilmez olmadigini anladigi (ki daha once anlamis olmalari gerekirdi) zaman ne olacagini insan merak ediyor.
erkek, amansiz ilerleme kosusunda bir an durup bu iliskiler durumunu dusunecek olursa, kacinilmaz olarak, kadinlara bir zihinsel uyarim duygusu verme cabalarinin tamamen bosuna oldugunu gorecektir. kadinlarin daha zevkli, daha cekici, daha "kulturlu" oldugu dogrudur, ama yasam beklentileri dahe entelektuel degil, hep maddeci olacaktir.
kadin, erkegin universitelerinde kendi teorilerini gelistirmesi icin ogretilen zihinsel islemlerden hic yararlandi mi? kendine ait orijinal bireysel arastirmalar yapmasi icin ardina kadar acilan arastirma kurumlarindan hic yararlandi mi? kadinlarin, kutuphaneleri dolduran o harika kitaplari okumadigi erkeklerin kafasina dank etmeyecek mi? kadin, muzelerde erkeklerin yarattigi harika sanat eserlerine hayranlik duyabilse de, kendisi hic bir zaman yaratmayacak, sadece kopye edecektir. kendini ozgurlestirmesi icin kadinlara yonelik olarak hazirlanan oyunlar, filmler ve gorsel gosteriler bile tasidiklari eglendirici degeriyle yargilanmaktadir. devrime giden ilk adimi asla kadinlar atmayacaktir.
kadini kendi esiti olarak goren bir erkek, kadinin yasam biciminin bosunaligini kavradigi zaman, dogal olarak, bunun erkegin hatasi oldugunu, kadinin erkek tarafindan baski altina alindigini dusunme egilimi gosterir. ama cagimizda kadinlar artik erkeklerin iradesine tabi degildir. aslinda tam tersine. kadina, ozgurlesmesi icin her turlu firsat taninmistir ve bunca olandan sonra eger hâlâ zincirlerini kirmamissa, bundan tek sonuc cikar: aslinda kirilacak bir zincir yoktur.
erkeklerin kadinlari sevdigi, ama ayrica kucumsedigi dogrudur. hayatini kazanmak zorunda oldugu icin sabah erken kalkip yeni dunyalar fethetmeye giden (ve ender olarak basarili olan) bir insan, bu tur arayislarla ilgilenmeyen bir baskasini mutlaka kucumseyecektir. bu asagilama, kadinlarin zihinsel gelisimini saglamak icin erkegin giristigi cabalarin temel nedenlerinden birisi bile olabilir. erkek, kadinlardan utanir ve onlarin da kendilerinden utanmalari gerektigini dusunur. bu nedenle, bir centilmen oldugu icin de yardim etmeye calisir.
erkekler, kadinlarin hicbir hirs tasimadigi, bilgi arzisi, kendini kanitlama ihtiyaci hissetmedigihi kavramaktan acizdir; oysa butun bunlar onun icin hayati bir oneme sahiptir. kadinlar, erkeklerin ayri bir dunyada yasamalarina goz yumarlar, cunku o dunyaya katilmak istemezler. neden katilsinlar ki? erkegin bagimsizligi onlar icin hicbir anlam ifade etmez, cunku kendilerini bagimli hissetmezler. hatta hicbir entelektuel hirslari olmadigi icin erkegin zihinsel ustunlugu karsisinda utanma bile hissetmezler.
kadinin erkek karsisinda buyuk bir avantaji vardir: kadinin secme ozgurlugu vardir: bagimsiz bir yasamla, aptalca, simarikca, asalakca bir yasam arasinda secme yapabilirler. bu sonuncusunu tercih etmeyen kadinlarin sayisi cok azdir. erkeklerinse elbette tercih sansi yoktur.
eger kadinlar gercekten de erkeklerin baskisi altinda oldugunu hissetseydi, tipki buyurganlardan korkulup nefret edilmesi gibi onlar da erkeklerden korkup nefret ederdi. erkegin zihinsel ustunlugu karsisinda utansalardi, durumu degistirmek icin her careye basvururlardi. kadinlar gercekten bagimli ve kelepceli olsaydi, elbette tarihin bu en elverisli doneminde kelepcelerini coktan kirmis olmazlar miydi?
dunyanin en gelismis ulkelerinden biri olan isvicre’de (ki son zamanlara kadar kadinlarin oy kullanma hakki yoktu), kantonlardan birisinde kadinlarin oy kullanmak isteyip istemediklerini belirlemek icin bir arastirma yapilir. kadinlarin cogunun kadinlarin oy kullanmasina karsi oldugu ortaya cikar. erkekler soke olur, cunku dunyalik olmayan bu tutum, yuzyillar suren erkek egemenliginin bir baska kaniti olarak degerlendirilir!
oysa ne kadar yaniliyorlar! kadinin hissettigi en son sey baski altinda olmaktir. tersine, cinsler arasi iliskideki en can sikici gerceklerden birisi, kadinin dunyasinda erkegin olmadigidir: bu nedenle kadinin kendini asagilik ve dolayisiyla isyankar hissetmesine nasil yol acmis olabilir ki? her sey bir yana onun erkege bagimliligi sadece, tipki bir turistin ucaga, bir café sahibinin kahve makinasina, bir arabanin benzine, bir televizyonun elektirige bagli olmasi gibi nesnel, "fiziksel" bir bagimliliktir. bu tur bir iliskide can sikici hic birsey olamaz.
diger erkeklerle ayni yanilgiya dusen ibsen, doll’s house adli oyununun, kadin ozgurlugu icin bir manifesto olmasini ister. 1880 yilindaki gala gecesi erkekleri gercekten soke eder ve erkekler, kadinin durumunu duzeltme yonunde daha keskin bir mucadele vermeye and icerler. bu moda surerken kadinlar kendilerini ozgurlesme mucadelesine kaptirir ve kadina secme ve secilme hakki icin hakki icin mucadele eden kadinlar olarak yeni oyunlarinin tadini cikarirlar.
sartre da daha sonra kadinlar uzerinde derin bir etki birakmistir. kadinlar, sartre’in felsefesini ne kadar iyi anladiklarinin bir kaniti olarak saclarini bele kadar uzatip siyah suveter ve pantolon giyerler.
yazinin orjinal adresi:
http://www.hassas.org/arsiv/eli1.html
yasam insanlara iki secenek sunar: hayvansal bir varolus -dusuk bir yasam duzeyi- ve manevi bir varolus. kadin kuskusuz ilkini sececek ve fiziksel refahi one cikaracak, kuluckaya yatacak bir yer ve engellenmeksizin ureme aliskanliklariyla oyalanacak bir ortam arayisina koyulacaktir.
erkekle kadinin ayni zeka potansiyeliyle dogdugu ve cinsler arasinda zeka acisindan temel bir fark olmadigi kesin bir gercek olarak kabul edilebilir. ayrica, korelmeye, kisirlasmaya birakilan her potansiyelin, islevini yitirecegi de cok iyi bilinmektedir. kadinlar zihinsel kapasitelerini kullanmazlar. aslinda bilerek bu kapasitelerinin bozulmasina goz yumarlar. birkac yillik aralikli egitimden sonra, tali (sonradan gelisen) ve geri dondurulemez bir aptallik durumuna yonelirler.
neden kadinlar kendi zihinsel kapasitelerinden yararlanmiyor? kadinlarin kendi beyinlerini kullanmamalarinin tek bir nedeni vardir, o da ihtiyac duymamalaridir. yasamlarini surdurmeleri icin zihinsel kapasiteleri vazgecilmez degildir.
teorik olarak guzel bir kadin, bir sempanzeden daha az bir zekaya ihtiyac duyar ve buna karsilik kimse onu topluma uymayan bir yaratik olarak degerlendirmez.
olsa olsa en gec 12 yasina kadar, kadinlarin cogu fahise olmaya karar vermistir. ya da baska bir deyisle, kendileri icin, bir erkek secip butun isi onun yapmasini saglamaktan olusan bir gelecek tasarlamislardir. bu islevlerine karsilik olarak kadinlar da erkegin belli zamanlarda vajinalarini kullanmasini goz yummaya hazirdir. bir kadin buna karar verdigi anda beynini gelistirmekten vaz gecer. elbette cesitli dereceler ve diplomalar alabilir. bunlar onun erkeklerin gozundeki piyasa degerini arttirir, cunku erkekler, birseyleri ezbere bilen bir kadinin, ayrica erkekleri de taniyip anlayacagina inanir. ama cinsler arasindaki iletisim olasiligi da iste bu noktada ortadan kalkar. yollari sonsuza kadar ayrilir.
erkegin tekrar tekrar yaptigi en buyuk hatalardan birisi, kadini kendi esiti olarak, yani esit zihinsel ve coskusal kapasiteye sahip bir insan olarak degerlendirmesidir. kadini gozleyebilir, dinleyebilir, tepkilerine bakarak duygularini yargilayabilir, ama her seye karsin, kadini sadece yuzeysel belintilerle yargilamaktadir. cunku kendi deger olculerini kullanmaktadir.
erkek, kadinin yerinde olmasi halinde ne soyleyecegini, dusunecegini ya da yapacagini bilir. can sikici iliskiler durumuna baktigi zaman, kadin gorunurde amansiz bir davranisa girmisse, onun yerinde olmasi halinde yapacagi seyi kadinin da yapmasina engel olan bir sey olmasi gerektigini dusunur. bu da erkegin tarafinda dogal bir tepkidir, cunku insanlarin kendilerini soyut dusunme yetisi olan yaratiklar olarak degerlendirmesi durumunda kendini herseyin olcusu saymaktadir, bunda da haklidir.
bir erkek bir kadinin yemek pisirme, bulasik yikama ve temizlik islerinde saatler harcadigini gordugu zaman, bu islerin onu belki de mutlu ettigi, cunku tam da onun zeka seviyesine uygun isler aklina hic gelmez. o anda, butun bu on angaryanin, kadini, bir erkek olarak onemli ve arzu edilir buldugu onca seyi yapmaktan alikoydugunu dusunur; bu nedenle kadinin yasamini kolaylastirmak ve onu, erkegin dusledigi yasam bicimine suruklemek icin otomatik bulasik makineleri, elektirikli supurgeler, hazir yemekler icat eder.
ama hayal kirikligina ugrayacaktir. kadin, kazandigi zamani tarihle, politikayla ya da astronomiyle aktif bir bicimde ilgilenmek icin kullanmak yerine, pasta yapar, ic camasirlarini utuler ve oya yapar ya da ozellikle maceraciysa banyo duvarini cicek cikartmalariyla bezer. bu nedenle erkek bu tur seylerin, varlikli yasamin temel ogeleri oldugunu dusunur. bu fikrin ona kadin tarafindan asilanmis olmasi gerekir, cunku erkek, pastanin disaridan satin alinmasina da, ic camasirinin utusuz olmasina da, banyo duvarlarinda cicek desenlerinin bulunmamasina da gercekten aldiris etmez. kadinin bu amaca ulasmasini kolaylastirmak ve onu angaryadan kurtarmak icin mikserler, mutfak robotlari, utusuz giyilebilen camasirlar ve cicek suslemeli tuvalet aletleri, fayanslari icat eder; ama kadin hâlâ edebiyatla, politikayla ya da evrenin fethiyle aktif ve ciddi bir sekilde ilgilenmez. onun icin yeni bulunan bu bos zaman tam zamaninda imdada yetismistir. artik kendisiyle ilgilenebilir; ve elbette entelektuel basari ozlemi ona yabanci oldugu icin, o da dis gorunusu uzerine odaklasir.
bu asama bile, erkek acisindan kabul edilebilir. karisini gercekten sever, onun mutlulugunu dunyada baska her seyden cok ister: bu nedenle akmayan rujlar, su gecirmez maskara, utu gerektirmeyen gomlekler, kullanilip atilan alt bezleri, vb. gelistirir; hepsinin tek bir amaci vardir. ihtiyaclari bu kadar duyarli, bu kadar ari olan bu yaratigin sonunda ozgurlesmesini umar. bu ozgurluk, kadinin, erkegin dusledigi yasam duzeyine ulasmasi -ozgur bir erkegin hayatini yasamasi- icin gereklidir.
sonra da oturup bekler. sonunda kadin ona kendi iradesiyle gelmedigi icin, onu kendi dunyasina cekmeye calisir. erkegin yasam bicimine alismasi icin cocukluktan karma egitimi getirir. her turden bahaneyi kullanarak, kadini universitelere ceker ve yasamin harikalarina ilgisini uyandirma umuduyla, onu kendi buluslarinin gizemlerine cekmeye calisir. kadinin, en son erkek kalelerine girmesini saglar, boylece boylesine emekle kurmayi basardigi yonetim sistemini degistirecegi umuduyla oy hakkini kullanarak gelenekleri kendi gorusleri dogrultusunda degistirmesi icin kadini ozendirir, kendi degerlerinden vazgecer. belki de kadinin dunyaya baris getirecegini de umar, cunku ona gore kadinlar, basaridan yana bir guctur.
butun bunlarda oylesine kararli ve inatcidir ki, kendini aptal yerine koydugunu (elbette kendi standartlariyla) goremeyecek duruma gelir. kadinlar, olaylara belli bir mesafeden bakma yetisinden yoksundur, bunun sonucu olarak da mizah duygusundan tamame nyoksun kalmaktadirlar.
hayir, kadin erkege gulmez. olsa olsa sinirlenir. eski ev ve yuva kurumlari, kadinin entelektuel arayislarin tamamindan ve daha iyi is iddialarindan vaz gecmesini hakli cikarmayacak kadar cagdisi degildir. ancak ev isleri daha cok mekanize oldugu, yeterince anaokullari acildigi, ya da erkekler cocuklarin vazgecilmez olmadigini anladigi (ki daha once anlamis olmalari gerekirdi) zaman ne olacagini insan merak ediyor.
erkek, amansiz ilerleme kosusunda bir an durup bu iliskiler durumunu dusunecek olursa, kacinilmaz olarak, kadinlara bir zihinsel uyarim duygusu verme cabalarinin tamamen bosuna oldugunu gorecektir. kadinlarin daha zevkli, daha cekici, daha "kulturlu" oldugu dogrudur, ama yasam beklentileri dahe entelektuel degil, hep maddeci olacaktir.
kadin, erkegin universitelerinde kendi teorilerini gelistirmesi icin ogretilen zihinsel islemlerden hic yararlandi mi? kendine ait orijinal bireysel arastirmalar yapmasi icin ardina kadar acilan arastirma kurumlarindan hic yararlandi mi? kadinlarin, kutuphaneleri dolduran o harika kitaplari okumadigi erkeklerin kafasina dank etmeyecek mi? kadin, muzelerde erkeklerin yarattigi harika sanat eserlerine hayranlik duyabilse de, kendisi hic bir zaman yaratmayacak, sadece kopye edecektir. kendini ozgurlestirmesi icin kadinlara yonelik olarak hazirlanan oyunlar, filmler ve gorsel gosteriler bile tasidiklari eglendirici degeriyle yargilanmaktadir. devrime giden ilk adimi asla kadinlar atmayacaktir.
kadini kendi esiti olarak goren bir erkek, kadinin yasam biciminin bosunaligini kavradigi zaman, dogal olarak, bunun erkegin hatasi oldugunu, kadinin erkek tarafindan baski altina alindigini dusunme egilimi gosterir. ama cagimizda kadinlar artik erkeklerin iradesine tabi degildir. aslinda tam tersine. kadina, ozgurlesmesi icin her turlu firsat taninmistir ve bunca olandan sonra eger hâlâ zincirlerini kirmamissa, bundan tek sonuc cikar: aslinda kirilacak bir zincir yoktur.
erkeklerin kadinlari sevdigi, ama ayrica kucumsedigi dogrudur. hayatini kazanmak zorunda oldugu icin sabah erken kalkip yeni dunyalar fethetmeye giden (ve ender olarak basarili olan) bir insan, bu tur arayislarla ilgilenmeyen bir baskasini mutlaka kucumseyecektir. bu asagilama, kadinlarin zihinsel gelisimini saglamak icin erkegin giristigi cabalarin temel nedenlerinden birisi bile olabilir. erkek, kadinlardan utanir ve onlarin da kendilerinden utanmalari gerektigini dusunur. bu nedenle, bir centilmen oldugu icin de yardim etmeye calisir.
erkekler, kadinlarin hicbir hirs tasimadigi, bilgi arzisi, kendini kanitlama ihtiyaci hissetmedigihi kavramaktan acizdir; oysa butun bunlar onun icin hayati bir oneme sahiptir. kadinlar, erkeklerin ayri bir dunyada yasamalarina goz yumarlar, cunku o dunyaya katilmak istemezler. neden katilsinlar ki? erkegin bagimsizligi onlar icin hicbir anlam ifade etmez, cunku kendilerini bagimli hissetmezler. hatta hicbir entelektuel hirslari olmadigi icin erkegin zihinsel ustunlugu karsisinda utanma bile hissetmezler.
kadinin erkek karsisinda buyuk bir avantaji vardir: kadinin secme ozgurlugu vardir: bagimsiz bir yasamla, aptalca, simarikca, asalakca bir yasam arasinda secme yapabilirler. bu sonuncusunu tercih etmeyen kadinlarin sayisi cok azdir. erkeklerinse elbette tercih sansi yoktur.
eger kadinlar gercekten de erkeklerin baskisi altinda oldugunu hissetseydi, tipki buyurganlardan korkulup nefret edilmesi gibi onlar da erkeklerden korkup nefret ederdi. erkegin zihinsel ustunlugu karsisinda utansalardi, durumu degistirmek icin her careye basvururlardi. kadinlar gercekten bagimli ve kelepceli olsaydi, elbette tarihin bu en elverisli doneminde kelepcelerini coktan kirmis olmazlar miydi?
dunyanin en gelismis ulkelerinden biri olan isvicre’de (ki son zamanlara kadar kadinlarin oy kullanma hakki yoktu), kantonlardan birisinde kadinlarin oy kullanmak isteyip istemediklerini belirlemek icin bir arastirma yapilir. kadinlarin cogunun kadinlarin oy kullanmasina karsi oldugu ortaya cikar. erkekler soke olur, cunku dunyalik olmayan bu tutum, yuzyillar suren erkek egemenliginin bir baska kaniti olarak degerlendirilir!
oysa ne kadar yaniliyorlar! kadinin hissettigi en son sey baski altinda olmaktir. tersine, cinsler arasi iliskideki en can sikici gerceklerden birisi, kadinin dunyasinda erkegin olmadigidir: bu nedenle kadinin kendini asagilik ve dolayisiyla isyankar hissetmesine nasil yol acmis olabilir ki? her sey bir yana onun erkege bagimliligi sadece, tipki bir turistin ucaga, bir café sahibinin kahve makinasina, bir arabanin benzine, bir televizyonun elektirige bagli olmasi gibi nesnel, "fiziksel" bir bagimliliktir. bu tur bir iliskide can sikici hic birsey olamaz.
diger erkeklerle ayni yanilgiya dusen ibsen, doll’s house adli oyununun, kadin ozgurlugu icin bir manifesto olmasini ister. 1880 yilindaki gala gecesi erkekleri gercekten soke eder ve erkekler, kadinin durumunu duzeltme yonunde daha keskin bir mucadele vermeye and icerler. bu moda surerken kadinlar kendilerini ozgurlesme mucadelesine kaptirir ve kadina secme ve secilme hakki icin hakki icin mucadele eden kadinlar olarak yeni oyunlarinin tadini cikarirlar.
sartre da daha sonra kadinlar uzerinde derin bir etki birakmistir. kadinlar, sartre’in felsefesini ne kadar iyi anladiklarinin bir kaniti olarak saclarini bele kadar uzatip siyah suveter ve pantolon giyerler.
yazinin orjinal adresi:
http://www.hassas.org/arsiv/eli1.html
bir nebze olsun dogru olduguna inandigim, eger boyle olmasaydi dunyanin %98 ini erkekler yonetemezdi tezini savundugum baslik.
(bkz: he de gec)
ulan hep salaklar mi bana denk geliyor o zaman diye dusunduren soylem. bir tane soyle hah bu adam beni cebinden cikarir dedigim gozunde ataslar cakan bir er kisisi goremedim ben daha. salaga yatmak her zaman kadinin en buyuk silahidir ki bunu yuttugunu sanan erkektir asil saf olan, eh genelde erkekler ihanetiyle yakalanir, tepigi en acisindan onlar yer genelde, bu da durumu aslinda gayet acik ozetleyen en basititnden herhangi bir ornek,para kazanmak cok da zor bir olay degil nitekim,uzun yillar is hayatinda olmayan kadinlarin bir anda kisacik bir zaman dilimde calisan olarak %50 seviyesine gelmeleridir asil basari.daha titiz ve disiplinli oldugumuzdan gelecegin yoneticileri kadinlardir diye dusunuyorum,en azindan sekse yenik dusmeyen beyinleriz biz.condollize rice gibi mesela gelecegin a.b.d. baskani.manyak konuyu saptyrmisim bu arada.
hakli oldugunu bilimsel gerekcelerle haykiran bir zihniyettir ve aksini iddia eden disi taifesini de yine bilimsellige davet etmektedir. "ben rastlamadim, bana denk gelmiyo ya bunlar" turunden cumleler ve "ayh inanmiyoruuuoooaaaam olur muooaa oyle yaaa" seklindeki cigliklar bilimin actigi izi ortmeye yetmeyecektir.
kadin doga anadir, doganin kendisidir, iste o yuzden surekli dogayi taklit eder. kelebek gibi kupeler, yilan gibi kolyeler takar, ceylan ayagi gibi topuklu ayakkabilar kullanir. bunu yapmasini ona dogasi emretmistir. oysa erkek uretir ve dogayi sekillendirir. yuzyillardir aynidir.
evrim yasasi geregi kullanilan organlarin daha fazla gelistigi bir gercektir. ki bu iyi antrenman yapmis bir takimla antrenman yapmamis bir takim arasindaki farkla da anlatilabilir. erkek surekli zihnini kazanmak, elde etmek, avlamakla mesgul etmistir. iste o yuzden daha zekidir. kadinsa sadece varolani tuketmek, dogayi taklit etmekle zaman harcar. yalnizca iki sey uretme kabiliyeti vardir: insan ve sorun.
kadin doga anadir, doganin kendisidir, iste o yuzden surekli dogayi taklit eder. kelebek gibi kupeler, yilan gibi kolyeler takar, ceylan ayagi gibi topuklu ayakkabilar kullanir. bunu yapmasini ona dogasi emretmistir. oysa erkek uretir ve dogayi sekillendirir. yuzyillardir aynidir.
evrim yasasi geregi kullanilan organlarin daha fazla gelistigi bir gercektir. ki bu iyi antrenman yapmis bir takimla antrenman yapmamis bir takim arasindaki farkla da anlatilabilir. erkek surekli zihnini kazanmak, elde etmek, avlamakla mesgul etmistir. iste o yuzden daha zekidir. kadinsa sadece varolani tuketmek, dogayi taklit etmekle zaman harcar. yalnizca iki sey uretme kabiliyeti vardir: insan ve sorun.
bilmeden ya da bilerek,ibneleri veya travestileri dunyanin en zekisi konumuna getiren zihniyet.
beyinleriyle üreme organları yer değiştirmiş insanların sahip olduğu zihniyet.
robot süpürge
bebek maması
aptamil bebek maması
en ucuz klima fiyatları
klima fiyatları
dubai vize
sözlük scripti sütyenli atlet
bodrum escort şişli escort bursa escort görükle escort türkçe seks hikayeleri izmir escort hatay escort izmir escort ankara escort
çankaya escort maltepe escort buca escort denizli escort denizli escort çiğli escort şirinevler escort çekmeköy escort
Anadolu Yakası Escort istanbul escort
şişli escort
esenyurt escort
beylikdüzü escort
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?