walide sultan

hic de kolay olmayan ve zaman alan bir eylemdir. ayni zamanda ulasildiginda rahat bir nefes aldiran, bu baslikla alakasiz bir basliktan uretilmis, bir baska basliktir.

kendini kaptirmis cok eski tarihlerdeki entrylerini okuyan bilgicin, an itibariyle yaptigi, sonuc alamadigini gorunce de, sinegin butun sulalesine guzel ovguler duzdugu eylemdir.

iyi uykular-feridun düzağaç

bu arayışın bir buluşu
bu kayboluşun bir çıkışı yok belki
belki var bilemem
yaşamak bir mesai gibi
maaşı az patronu çok bir iş
sanki mecburen
oyunlarım umutlarım düşlerim vardı
hepsi birden yarım kaldı
maviye boyadığım gökyüzüm vardı
kuşlarımı kimler çaldı
küçücükken kollarımdan taşıyordu yaşamak heyecanı
parlaktı bütün renkler
büyüdükçe adımlarım
nasırlaştıkça yüreğim
küçüldü anlam
cebime sığdı tüm şehirler
uyuduk büyüdük ninni
bir doğduk kaç kez öldük ninni
mutluluğu kaça böldük ki ninni
elimizde kalmadı ninni
ninni ninni bu hayat

bir moody blues albumudur.
albumdeki eserler:
1-22.000days(long distance voyager)
2-a face in the crowd
3-a simple game
4-adam and i
5-after you came
6-air
7-all that is real is you
8-and my baby’s gone
9-and the tide rushes in
10-another morning
11-are you sitting comfortably

bu albumun adi, ayni zamanda bilgic kisisinin yillardir uzerinde calistigi kitabinin da, adi olmustur. bir turk yayinevi tarafindan satin alinabilecegi umuduyla, baskiya hazir bir sekilde gun itibariyle tamamlanmistir. paylasmak dilegiyle.

"hani askimiz mezara kadardi oysa burasi
pazar"

hayati acilarla gecmis bir kanada super staridir. gerek sanati gerek se ozenli yasami nedeniyle adeta bir "canadian idol"dur. gecen yil, toronto konseri sirasinda kendisini izlemis, sesine sanatina ve sahne hakimiyetine hayran olmusumdur.
mutevazilik sayabilecegimiz superstar erdemleri, onun icin siradan dogal davranislardir. uc saatlik konser sirasinda kostum degistirmemis sade bir sari tisort ve blujeanla konseri tamamlamistir.

bu super kahramanin; sozleri gunumuze uyarlanmis ogutlerinden bazilari ise sunlardir;

*gurultu patirtinin ortasinda sessizce ve sukunetle dolasin; sessizligin icinde huzur vardir. sakin bunu unutmayin.
*baskalarina da kulak verin. aptal ve cahil olduklari zaman bile karsinizdakini dinleyin. cunku dunyada yasayan herkesin bir oykusu vardir.
*yalniz yaptiginiz planlarin degil, basardiklarinizin da tadini cikarin.
*sevebileceginiz bir is secerseniz, yasaminizda bir an bile calismis ve yorulmus olmazsiniz.
*sevmiyorsaniz eger karsinizdakini seviyormus gibi yapmayin.
*cevrenize, tadidiklariniza onerilerde bulunun fakat asla hukmetmeye kalkmayin.
*herkesle dost olmaya calisin. size bir kotuluk yapildiginda verebileceginiz en iyi karsilik; unutmak olsun. bagislayin ve unutun. ama kimseye teslim olmayin.
*insanlari yargilarsaniz, onlari sevmeye zamaniniz kalmaz.
*ve unutmayin ki insanligin, sevgi konusunda yuzyillardir ogrenebildigi her sey kumsaldaki bir kum tanecigi bile degildir, henuz.

bu efsanelesmis akilli kisiye, nicin deli demisler ki; acaba ogutleri insanlar icin, uygulamada ulasilmaz hedeler oldugu icin olabilir mi?

kendisi ucamiyorsa, kanat takviyesi yapmak veya ucak bileti hediye etmek yada karga tulumba kargoya atmak alternatifleri sunulmaktadir.

ural tan
[email protected]

"cekicilik. cagimizda yaratilmis bir seydir. bunun nedeniyse cekiciligin, kisisel ve toplumsal kiskancligin ortak, yaygin bir duygu olarak ortaya cikmasindan once yaratilamayacak olmasidir. sanayi toplumu, bu ortak duygunun yaratilabilecegi bulunmaz bir ortamdir. cunku bir sanayi toplumunda birey olmak ve kisisel mutlulugun pesinde kosmak, kabul edilmis bir haktir. sanayi toplumunun bireyi, icinde bulundugu durumla olmak istedigi durum arasindaki celiskiyi her gun yasamaktadir."

john berger’in gorme bicimleri kitabindan aktarilmistir.

yasadigimiz yuzyilin, dahi sanat elestirmenlerinden birisidir.
grafik tasarimcilarinin ve butun alanlarin tasarimcilarinin, kutsal kitabi "ways of seeing"in yazaridir.
hayatinin her kesitinde gerek sanata, gerek siyasete, gerekse felsefeye ait buyuk sozler soyleyemistir. cok degerli eserler uretmistir.
buna karsilik cok mutevazi bir yasami tercih etmis olan, ingiliz asilli yazar, sair, dusunur ve sade insan.

soylemleri degistirmek, ya da soylem tarzini bulunulan ortama ve kisilere gore uyumlandirarak, soylemek istediklerini soylemek. seklinde az hasarla basarilabilecek, basligin isaretledigi sorun.
(bkz: nabza gore serbet vermek)

arti hem de kiskanan ucuncu cins.
kiskanip da hirslanmak, hirslanip da kendisi de iyi bir seyler yapmak yerine, tek suclari "iyi yazilmis olmak" olan entryleri, sapansiz taslamak eylemini gerceklestiren, kendini asamayan, asmis olanlari da bu sekilde durdurabilecegini sanan, evrimlesememis bilgic’imsilerdir bunlar.
kinamiyoruz. hayatin suregelen dogal deviniminin icerisinde bunlarda gereklidir ki; karsi entry yazabilme imkani bulunabilsin.

insan cinsleri arasinda, vazifeye baglilik boyutlarini, tartismaya acabilecek baslik cumlesidir.
bagnaz bir yaklasimdan oteye gecemez. "analik" vazife degil erdemdir. ancak, bunun gerektirdigi vazifelerden soz edilebilir.
soz edilirken de baba olan cinsin, vazife boyutlari ayni anlam butunlugu icerisinde incelenmelidir.

gunde bir kez turk kahvesinin yaninda icmek gibi luzumsuz ama bir o kadar da bunu aliskanlik edinmis bunyenin; gunun anlam ve onemine caiz olarak mazoist bir yaklasimla, sigarasiz kahve icme olayini denemesi ve gerceklestirmesidir.

her hangi bir seyleri kazanmak ugruna, belli bir mal varligini harcamak; akabinde bunlarin kazanilacagi ortama girilip buranin aciklarindan yararlanmaya, buradaki butun kazanclari kendisine yontmaya, kaybedilen mal varliginin, binlerce mislini bu sekilde kazanmaya yemin etmis bunyelerin soylemidir bu baslik.

hayati boyunca ataturk ilkelerinden sapmamaya ozen gostermis bir kadinin, kizini bir devlet kurumunda ise aldirmak icin, caresiz kalip, sikma bas sekline burunup akp kadin kollarina girmesi sonucunda, bunu basarmis olmasiyla ilgili yakin tarihli bir emin colasan roportajidir.
analik, kadini kadin yapan en buyuk erdemlerden birisidir. bu ugurda, bir kadin bunu yapabilmis, lakin vicdan azabi kendinde sakli kalmistir. dayanamayip islerin nasil yurudugunu anlatmak icin kendisi yazardan boyle bir roportaj talebinde bulunmustur.

dip not: sasirtici ve carpici bir roportaj degil, kaniksanmis bir gunah cikarma hikayesi olarak algilanmistir, okuyucular tarafindan.asil budur onemli olan.

azicikta, kimlik yasi otuz bes olmasa bile o yasin olgunluguna ulasabilmis oradan yazabilen, oradan dusunebilen bilgic potansiyeli.

(bkz: sistemden beslenenler sistemi sorgulayamaz)

sisteme girinceye kadar, sistem hakkinda atip tutanlarin, sisteme girdikten sonra, adeta sistemin savunucusu durumuna gelmelerini ifade eden bir cumledir.
gazete yazarlarinin koselerini susleyen ici bos bir soylem olmaktan kurtulamayan, butun zamanlarin icinde, butun bozuk sistemler icin, yuzde yuz dogruluk onermesi veren bir kosuldur.
durulmasi gereken sorgulanacak yer, daima sistemin disidir. sistemden rahatsiz olan disari cikar, sistemi sorgulamaya oradan devam eder.
bozuk sistemin icinde kalip, sistemin hatalarini sorgulamak, etkin demokrasiyi cagristirir. etkin demokrasi uygulamasi disindaki ortamlarda, gosterilen bu kahramanca ama anlamsiz cabalar onlari, basliktaki kosuldan kurtaramaz.