cepte taşınabilecek ve günlük gereksinime cevap verebilecek nitelikte küçük sözlük.
cepte taşınacak, cebe girecek biçimde küçük kitap.
bir kimseye ufak tefek gündelik harcamalarını karşılaması için verilen para.
cepte taşınabilen, pilli, küçük fener.
yankesici.
cebe sığabilecek büyüklükteki defter.
bugüne hızlı başlanmasından dolayı tekerrür mü edecek acaba diye düşündüğüm gündür.
tematik savaş var ve şöyle oluyor;
(bkz: mitili)
(bkz: mitili)
(bkz: mitili)
(bkz: mad)
(bkz: mitili)
(bkz: mitili)
(bkz: mad)
edit: tematik çalışmada hepsini sollayan biri var tabiki.mitilide onun yanında yavaş kalır.
(bkz: goetica)
(bkz: mitili)
(bkz: mitili)
(bkz: mitili)
(bkz: mad)
(bkz: mitili)
(bkz: mitili)
(bkz: mad)
edit: tematik çalışmada hepsini sollayan biri var tabiki.mitilide onun yanında yavaş kalır.
(bkz: goetica)
"çok alametler belirdi,
vakit tamamdır.
haram, helal oldu
helal haramdır.
kendi kendimizle yarışmaktayız gülüm.
ya ölü yıldızlara götüreceğiz hayatı,
ya da dünyamıza inecek ölüm."
vakit tamamdır.
haram, helal oldu
helal haramdır.
kendi kendimizle yarışmaktayız gülüm.
ya ölü yıldızlara götüreceğiz hayatı,
ya da dünyamıza inecek ölüm."
filmin sonlarına dogru erkan canın repliği beni benden almıştır.
erkan can;
-başta sonu bilmek yeter sandım,
sonda ne var ? ölüm ;
ölümden sonra ?
işte bunu bilince tamam sandım.
yaradanın korkusu beni düzene sokar sandım.
ben sadece iyi bir insan olmak istedim muhittin sadece iyi bir insan.
...
şeytan her zaman var.belkide şeytan bizzat kendimiziz.
erkan can;
-başta sonu bilmek yeter sandım,
sonda ne var ? ölüm ;
ölümden sonra ?
işte bunu bilince tamam sandım.
yaradanın korkusu beni düzene sokar sandım.
ben sadece iyi bir insan olmak istedim muhittin sadece iyi bir insan.
...
şeytan her zaman var.belkide şeytan bizzat kendimiziz.
(bkz: millenniumda teenage olmak)
çatlak patlak yusyuvarlak
kremalı sepet sütlü çörek
çek dostum çek
arabanı yoldan çek
çek çek amca
burnu kanca
al sana bir tabanca
tabanca kaç kuruşa
veriyorum 5 kuruşa
bir
iki
üç
dört
beeeş.
kremalı sepet sütlü çörek
çek dostum çek
arabanı yoldan çek
çek çek amca
burnu kanca
al sana bir tabanca
tabanca kaç kuruşa
veriyorum 5 kuruşa
bir
iki
üç
dört
beeeş.
gözünü kırpmadan güneşe bakabilen tek canlıdır.
çarşı kapalının ortasında sıralanan bir grup değildir.
çarşı bir ruhtur.
çarşı ;
-korede dünya kupası finallerinde kale arkasına asılan pankarttır.
-new yorkda metro trenine yazılmış siyah beyaz bir grafitidir.
-pragda duvara yazılmış bir yazıdır.
-erzincanda bir dağın yamacına yazılmış sevgidir.
-adanada bir rengi bozuk derneğin duvarlarına boyanmış siyah ve beyazdır.
-galatasaray lisesi duvarına yazılmış çarşi ulan işaretidir.
bir tiyatro sahnesinde hiç bir dekora uymadan sırtında taşınan kutsal beşiktaş formasındadır çarşi.
zonguldakta maden göçüğünden çıkarıldığında ilk nefesle sorulan "maç kaç kaç?" sorusundadır çarşi.
atatürke dil uzatan dönemin milletvekili hasan mezarcıya hasan mezarcı ya kafam girsin diyen tezahüratıyla cumhuriyetin kemalist çizgisindeki duruşunun ödünsüz sesidir.
beşiktaş aşkını pankartlarda, başka boyutların tanrısı diye ifade eden kalpdir.
kaşınanı tesislerinde ziyaret eden yada ellerine verdikleri cobarde gallina ortega pankartıyla maymun edenlerdir.
işıklar söndüğü zaman tüm fenerliler güzeldir pankartıyla herkesi güldürenlerdir.
çarşinın "a" sını, anarşinin "a"sıyla yazan güce tapmayan isyankarlıktır.
2 km bayrak yapıp dünya rekoru kıran sevgidir; o bayrağın en arkasında hiç bırakmadan duran 72 yaşındaki teyzedir.
mitinglerde beşiktaşliyiz savaşa karşiyiz tezahüratlarında, tribünde savaşa hayir , amerikan sahinlerine karşı karakartallar pankartlarıyla tepkisini koyandır.
"siyah-beyaz, ölüm-yaşam" diyen felsefedir.
sevinmek için sevmeyendir, inadına inançla bağlı olandır.
nazım hikmetin aslolan hayattır ına, tribünlerin hacı babasıyla hayatta beşiktaş diye ölümsüzleştirenlerdir.
tribüne boydan boya "ölüm ne zaman ve nereden gelirse gelsin; mezarıma siyah beyaz güller atılacaksa, mezar taşıma beşiktaş yazılacaksa, böyle ölüm hoşgelsin sefa gelsin..." yazan ölümsüz sevgidir.
sevgisini çok sevdik be abi diyerek anlatan halktır, kendini halktan bilendir başka bir cumhuriyet oluşturan değil.
beşiktaşk
çarşı bir ruhtur.
çarşı ;
-korede dünya kupası finallerinde kale arkasına asılan pankarttır.
-new yorkda metro trenine yazılmış siyah beyaz bir grafitidir.
-pragda duvara yazılmış bir yazıdır.
-erzincanda bir dağın yamacına yazılmış sevgidir.
-adanada bir rengi bozuk derneğin duvarlarına boyanmış siyah ve beyazdır.
-galatasaray lisesi duvarına yazılmış çarşi ulan işaretidir.
bir tiyatro sahnesinde hiç bir dekora uymadan sırtında taşınan kutsal beşiktaş formasındadır çarşi.
zonguldakta maden göçüğünden çıkarıldığında ilk nefesle sorulan "maç kaç kaç?" sorusundadır çarşi.
atatürke dil uzatan dönemin milletvekili hasan mezarcıya hasan mezarcı ya kafam girsin diyen tezahüratıyla cumhuriyetin kemalist çizgisindeki duruşunun ödünsüz sesidir.
beşiktaş aşkını pankartlarda, başka boyutların tanrısı diye ifade eden kalpdir.
kaşınanı tesislerinde ziyaret eden yada ellerine verdikleri cobarde gallina ortega pankartıyla maymun edenlerdir.
işıklar söndüğü zaman tüm fenerliler güzeldir pankartıyla herkesi güldürenlerdir.
çarşinın "a" sını, anarşinin "a"sıyla yazan güce tapmayan isyankarlıktır.
2 km bayrak yapıp dünya rekoru kıran sevgidir; o bayrağın en arkasında hiç bırakmadan duran 72 yaşındaki teyzedir.
mitinglerde beşiktaşliyiz savaşa karşiyiz tezahüratlarında, tribünde savaşa hayir , amerikan sahinlerine karşı karakartallar pankartlarıyla tepkisini koyandır.
"siyah-beyaz, ölüm-yaşam" diyen felsefedir.
sevinmek için sevmeyendir, inadına inançla bağlı olandır.
nazım hikmetin aslolan hayattır ına, tribünlerin hacı babasıyla hayatta beşiktaş diye ölümsüzleştirenlerdir.
tribüne boydan boya "ölüm ne zaman ve nereden gelirse gelsin; mezarıma siyah beyaz güller atılacaksa, mezar taşıma beşiktaş yazılacaksa, böyle ölüm hoşgelsin sefa gelsin..." yazan ölümsüz sevgidir.
sevgisini çok sevdik be abi diyerek anlatan halktır, kendini halktan bilendir başka bir cumhuriyet oluşturan değil.
beşiktaşk
yedi yıl geçti.
sormanın zamanıdır...
cumhurbaşkanı ahmet necdet sezerin çocuklarının ismini bilen var mı?
efendim? duyamadım...
**
mesela, " sezerin kızı ebru" diye başlayan bir cümle kursam, kaçınız itiraz edebilir, ebru değil de, betül diye?
veya " oğlu tarık" desem...
var mı doğrusunu bilen?
çalışıyorlar mutlaka...
ne iş yapıyorlar?
babaları cumhurbaşkanı yahu...
vipe girerken gören?
genişletelim soruyu...
hayali ihracat yapan yeğeni var mı?
devlet kredisiyle banka alan kuzeni?
kayınço?
"sen benim kim olduğumu biliyor musun" diye fors yapan müteahhit kanka?
var mı?
peki, aile fotoğrafı?
bıraktık işadamlarını...
gelin? damat?
nerede bu insanların magazin dergilerindeki şatafatlı pozları, televizyondaki görüntüleri, gazetelerdeki röportajları?
elalemin yatında gören?
verdimse, ben verdim... duyan?
telefon açsa neyse... kimseye mektup yazdı mı, " hamili kart yakinimdir" diye?
uzatmayayım...
bizden biriydi.
yedi yıl geçti... hâlâ bizden biri.
sadece bu mütevazı tablo bile, sezerin ne kadar başarılı bir cumhurbaşkanı olduğunun kanıtıdır.
"ideolojik" olarak karşı çıkanları, anlarım... "siyaseten" eleştirenlerin haklı olduğu taraflar vardır, normal.
ama...
kırmızı ışıkta durduğu için, yalaka gazetecileri limuzinine bindirmediği için, köşkün mutfağından ithal peyniri çıkardığı için, israf sevmediği için, akrabalarını zengin etmediği için, ayıp denilen kavramın farkında olduğu için, beyaz saraya gidip akıl sormadığı için
"vizyonsuz" deniyorsa...
hâlâ bu kadar saldırılıyorsa...
memleketteki utanmazların, ne kadar cesur, arsız ve cüretkâr olduğunun da kanıtıdır.
sormanın zamanıdır...
cumhurbaşkanı ahmet necdet sezerin çocuklarının ismini bilen var mı?
efendim? duyamadım...
**
mesela, " sezerin kızı ebru" diye başlayan bir cümle kursam, kaçınız itiraz edebilir, ebru değil de, betül diye?
veya " oğlu tarık" desem...
var mı doğrusunu bilen?
çalışıyorlar mutlaka...
ne iş yapıyorlar?
babaları cumhurbaşkanı yahu...
vipe girerken gören?
genişletelim soruyu...
hayali ihracat yapan yeğeni var mı?
devlet kredisiyle banka alan kuzeni?
kayınço?
"sen benim kim olduğumu biliyor musun" diye fors yapan müteahhit kanka?
var mı?
peki, aile fotoğrafı?
bıraktık işadamlarını...
gelin? damat?
nerede bu insanların magazin dergilerindeki şatafatlı pozları, televizyondaki görüntüleri, gazetelerdeki röportajları?
elalemin yatında gören?
verdimse, ben verdim... duyan?
telefon açsa neyse... kimseye mektup yazdı mı, " hamili kart yakinimdir" diye?
uzatmayayım...
bizden biriydi.
yedi yıl geçti... hâlâ bizden biri.
sadece bu mütevazı tablo bile, sezerin ne kadar başarılı bir cumhurbaşkanı olduğunun kanıtıdır.
"ideolojik" olarak karşı çıkanları, anlarım... "siyaseten" eleştirenlerin haklı olduğu taraflar vardır, normal.
ama...
kırmızı ışıkta durduğu için, yalaka gazetecileri limuzinine bindirmediği için, köşkün mutfağından ithal peyniri çıkardığı için, israf sevmediği için, akrabalarını zengin etmediği için, ayıp denilen kavramın farkında olduğu için, beyaz saraya gidip akıl sormadığı için
"vizyonsuz" deniyorsa...
hâlâ bu kadar saldırılıyorsa...
memleketteki utanmazların, ne kadar cesur, arsız ve cüretkâr olduğunun da kanıtıdır.
adam gibi adamdı ilhan mansız...
1.hatalı gol yiyenlere yaptığı jestlerle
takımda istenmiyormuş gibi gösterilenlere açtığı kucağıyla...
2.tepkiliydi ilhan mansız...yapılan şaibelerden sonra yan hakeme gidip "seni kim satın aldı lan" diyecek yüreği vardı....
3.beşiktaşın beş gol yemesini görmemek için kendini ortaya koyup attıracak kadar yürekliydi...
4.isınmalarda dikkatli bakıldığında arada bir çalan marşlara eşlik edecek kadar;
5.genclerbirliği maçında yüreğini ortaya koymasına rağmen maçı kaybettikleri için hüngür hüngür ağlayacak kadar duyguluydu...
6.ilhan cimbomun anasını sk tezahüratından sonra tribüne dönüp alkış yapacak kadar ilginçti....
7.formasının altına içkili yorum yapmayın yazacak kadar;
onun aleyhine propaganda yapan basının üzerine şut çekecek kadar cesaretliydi...
özliyeceğim....
- kartal gibi gol sevinçlerini....
- inanılmaz gollerini.....
- taraftar gibi tepkilerini...
- hakemlerle dalaşmasını....
- "ilhan baktı sert vurdu goooooooooooooooooooooooooooool" diye nağmelerin olmamasını...
belkide en çokta...
26 numaralı formasıyla mansiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiz......sesine...ilhan diye karşılık vermeyi...
1.hatalı gol yiyenlere yaptığı jestlerle
takımda istenmiyormuş gibi gösterilenlere açtığı kucağıyla...
2.tepkiliydi ilhan mansız...yapılan şaibelerden sonra yan hakeme gidip "seni kim satın aldı lan" diyecek yüreği vardı....
3.beşiktaşın beş gol yemesini görmemek için kendini ortaya koyup attıracak kadar yürekliydi...
4.isınmalarda dikkatli bakıldığında arada bir çalan marşlara eşlik edecek kadar;
5.genclerbirliği maçında yüreğini ortaya koymasına rağmen maçı kaybettikleri için hüngür hüngür ağlayacak kadar duyguluydu...
6.ilhan cimbomun anasını sk tezahüratından sonra tribüne dönüp alkış yapacak kadar ilginçti....
7.formasının altına içkili yorum yapmayın yazacak kadar;
onun aleyhine propaganda yapan basının üzerine şut çekecek kadar cesaretliydi...
özliyeceğim....
- kartal gibi gol sevinçlerini....
- inanılmaz gollerini.....
- taraftar gibi tepkilerini...
- hakemlerle dalaşmasını....
- "ilhan baktı sert vurdu goooooooooooooooooooooooooooool" diye nağmelerin olmamasını...
belkide en çokta...
26 numaralı formasıyla mansiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiz......sesine...ilhan diye karşılık vermeyi...
gol attıktan sonra delice sevinen futbolcunun sevinç gösterisi.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?