sasirmak, sok olmak.
zirt birt biten sivinin kisa adi.
abd de fotokopi makinelerinin bozulmasinin nedeni insanlarin *otlerinin fotokopisini cekmeleriymis.
matrax adli radyo programinda opmek anlaminda kullaniliyor.
kullanimi: hepinizin yanaklarindan minciriyorum.
kullanimi: hepinizin yanaklarindan minciriyorum.
filmler ilgili herseyi bulabileceginiz site. ellerine saglik.
anlamsiz sahsiyet
(bkz: gazi universitesi)
sin^2x+cos^2x=1.
sin^2X=(1-cos2X)/2
^2 karesi demek.
sin^2X=(1-cos2X)/2
^2 karesi demek.
uremesi ayni zamanda konjugasyonlada olur.
damitma.
kopegin sonu sartlanmaktan degil yangin sirasinda kurtarilamamasindan kaynaklaniyor.
alman doom metal grubu. 32 kisiden olusuyor. cok sesli bir grup.
haggardin bayildigim sarkisi. oneririm.
hostem repellas eternus
pacemque dones et protinus
ductore sic de praevio
vitemus omne noxium
a sream deep in the night
as the firstborn awakes with the sign
a little dreamer... but are dreams always to define?
"do not fear, my son! awake the dragon inside
for he may guide you, being the worlds hidden eye
through a dark time, when mankind is bleeding within
oh little dreamer..."
hostem repellas eternus
pacemque dones et protinus
ductore sic de praevio
vitemus omne noxium
analyzing the midnight sky
and in the early morninglight
he just feels the warming heart
beating in his head
to declare the reasen why
should i survive this sadness
"god reality back in my mind" - beating in his head
it’s a very dark night
nobody outside
silence wraps up the land as suddenly:
hoof beats destroy all sleep
and a wooden coach loaded with innocent ones
accused and sentenced, their end has begun
and their eyes can’t cover their fear... can’t cover their fear
and he thinks he must be dreaming
lifts up his head, sees the sky is gleaming
heaven burns as red as blood
and all they have caught, they won’t return
the sky reflects, from superstition they burn
when will they ever learn... they never return!
ein drohendes pochen in tiefschwarzer nacht
in traumen geseh’n und nun wahrgemacht
die diener der kirche sind hier, sie zu holen
"brennen sollst du mein kind! - der herr hat’s befohlen!"
do not fear my son! awake the dragon inside
for he may guide you, being the worlds hidden eye
als am pfahl sie brennt, nun schwarz ist ihr rotes haar
niemand mehr zweifelt, dab des teufel’s weib sie war
geschlagen, getreten, bespuckt und belacht
die flammen dem leiden ein ende gemacht
a scream deep in the night
as the firstborn awakes with the sign
a little dreamer... but are dreams always to define?
die flammen dem leiden ein ende gemacht
ein ende gemacht
und wieder pocht es in tiefschwarzer nacht...
hostem repellas eternus
pacemque dones et protinus
ductore sic de praevio
vitemus omne noxium
a sream deep in the night
as the firstborn awakes with the sign
a little dreamer... but are dreams always to define?
"do not fear, my son! awake the dragon inside
for he may guide you, being the worlds hidden eye
through a dark time, when mankind is bleeding within
oh little dreamer..."
hostem repellas eternus
pacemque dones et protinus
ductore sic de praevio
vitemus omne noxium
analyzing the midnight sky
and in the early morninglight
he just feels the warming heart
beating in his head
to declare the reasen why
should i survive this sadness
"god reality back in my mind" - beating in his head
it’s a very dark night
nobody outside
silence wraps up the land as suddenly:
hoof beats destroy all sleep
and a wooden coach loaded with innocent ones
accused and sentenced, their end has begun
and their eyes can’t cover their fear... can’t cover their fear
and he thinks he must be dreaming
lifts up his head, sees the sky is gleaming
heaven burns as red as blood
and all they have caught, they won’t return
the sky reflects, from superstition they burn
when will they ever learn... they never return!
ein drohendes pochen in tiefschwarzer nacht
in traumen geseh’n und nun wahrgemacht
die diener der kirche sind hier, sie zu holen
"brennen sollst du mein kind! - der herr hat’s befohlen!"
do not fear my son! awake the dragon inside
for he may guide you, being the worlds hidden eye
als am pfahl sie brennt, nun schwarz ist ihr rotes haar
niemand mehr zweifelt, dab des teufel’s weib sie war
geschlagen, getreten, bespuckt und belacht
die flammen dem leiden ein ende gemacht
a scream deep in the night
as the firstborn awakes with the sign
a little dreamer... but are dreams always to define?
die flammen dem leiden ein ende gemacht
ein ende gemacht
und wieder pocht es in tiefschwarzer nacht...
abd ordusunu daha cok guclendirir.
1 temmuz 1646 leipzigde dogdu; 14 kasim 1716 hannoverde oldu.
leibniz cok yonlu bir arastirmaci ve dusunurdur; ilgi alanlari arasinda felsefe, biyoloji, jeoloji, tarih, ilahiyat, hukuk ve diplomasinin yanisira matematik de bulunmaktadir. pascaldan sonra yeni bir hesap makinesi gelistirmis ve kullanmistir. diferansiyel hesabin disinda, kombinatuar analiz konusunu da islemistir.
leibniz cok yonlu bir arastirmaci ve dusunurdur; ilgi alanlari arasinda felsefe, biyoloji, jeoloji, tarih, ilahiyat, hukuk ve diplomasinin yanisira matematik de bulunmaktadir. pascaldan sonra yeni bir hesap makinesi gelistirmis ve kullanmistir. diferansiyel hesabin disinda, kombinatuar analiz konusunu da islemistir.
"matematik, bilimlerin kralicesi oldugu gibi, sayilar teorisi de matematigin kralicesidir." diyen buyuk matematikci.
(bkz: leonhard euler)
isvicre’nin riehen kentinde, matematikci bir ailenin oglu olarak dunya’ya gelen euler, surekli olarak matematigin konusuldugu bir ortamda buyumustur. matematigi iyi bilen babasinin, yetismesinde onemli bir payi olmustur. johann bernoulli’den dersler almis ve nicolaus bernoulli, st. petersburg’a gittiginde, euler’i de beraberinde goturmustur. yasaminin onemli bir kismi burada gecmis ve bircok eserini burada yazmistir. bir ara buyuk friedrich’in daveti uzerine berlin’e gitmis ve 1741’den 1766’ya kadar berlin akademisi’nde calismistir. 1766’da carice ii. katarina’nin davetlisi olarak tekrar st. petersburg’a donmus ve olunceye kadar orada kalmistir.
euler burada gunesi gozleyerek zamanin hassas bir bicimde saptanmasi uzerine calismalar yapti. bu calismalar sirasinda gunese cok uzun sureler bakmasi yuzunden 1735’de sag gozunu kaybetti, 1766’da ise diger gozunu kaybetmesine ragmen, calismalarini surdurmustur; cunku olaganustu bir bellege sahip oldugu icin, buluslarini ara ara yazdirabilmistir. iki kez evlenmis ve 13 cocugu olmustur. euler, en cok eser birakan bilim adami olarak taninir; hayattayken 530 kitabi ve makalesi cikmis, olumunden sonra ise elyazmalarinin yayimlanmasiyla bu sayi 771’e ulasmistir.
kaynak:wikipedia
euler burada gunesi gozleyerek zamanin hassas bir bicimde saptanmasi uzerine calismalar yapti. bu calismalar sirasinda gunese cok uzun sureler bakmasi yuzunden 1735’de sag gozunu kaybetti, 1766’da ise diger gozunu kaybetmesine ragmen, calismalarini surdurmustur; cunku olaganustu bir bellege sahip oldugu icin, buluslarini ara ara yazdirabilmistir. iki kez evlenmis ve 13 cocugu olmustur. euler, en cok eser birakan bilim adami olarak taninir; hayattayken 530 kitabi ve makalesi cikmis, olumunden sonra ise elyazmalarinin yayimlanmasiyla bu sayi 771’e ulasmistir.
kaynak:wikipedia
fizigin mafya babasi olarakda bilinir. ne derse dogrudur.
bir kadini aglatmak cok zor degildir aslinda. kadinlar her seye
aglayabilir; bir filme, bir sarkiya, bir yaziya... en az erkekler kadar yani! ama bir kadini yurekten aglatmak zordur. eger bir kadin yurekten
agliyorsa, aglatan onun yuregine ulasmis demektir.
ama o yuregin degerini bilememis olacak ki aglatan, gozunu bile kirpmadan
teker teker batirir ignelerini yurege!
iste o zaman koca bir yumruk gelir oturur bogazina kadinin. yutkunamaz,
nefes alamaz; cunku o koca yumruk canini cok acitir. gozleri bugulanir
kadinin sonra.
aglamayacagim, der icinden. ama engel olamaz iste.
cunku yuregine ulasmistir birileri ve igneler saplamaktadir.. bu aciya ne
kadar karsi koyabilir ki bir kadin. ince ince suzulur yaslar gozunden;
once birkac damla, sonra bir yagmur seli... ve kadin aglar; hem de cok!
sanmayin ki gidene aglar kadin! gidenin giderken koparttigi yerdir onu
aglatan, orada biraktigi yaradir. o yaranin hic kapanmayacagini, kapansa
bile izinin kalacagini bilir kadin; o yuzden aglar. ama bilir misiniz,
aglamak kadinlari olgunlastirir. her damla, daha cok kadin yapar
kadinlari. her damla bir derstir cunku.
bazen kadinlar agladiginda cogu insan, aglama niye agliyorsun ki, degmez
onun icin derler. bilmediklerindendir boyle demeleri. cunku yurekleri
aciyan kadinlar aglamazlarsa, olurler. iclerindeki zehirdir onlari
olduren! aglayarak o zehirden kurtulur kadinlar, o irini temizlerler
yaralarindaki! cunku bilirler, o irin temizlenmezse iltihaba donusur
yaralari.
donusmemesi lazimdir oysa. o yuzden de bolca aglarlar.
zaman gecer sonra. kadinlar kendilerine sarilmayi ogrenirler. umarim
ogrenirler, yoksa ruhlar sapkin yollara carpar kendini. sapan ruhlarin
dogru yolu bulmasi da yeni acilar demektir. bunu bilir kadinlar, o yuzden
eninde sonunda ogrenirler kendilerine sarilmayi...
cok aglayan kadinlar, bir cok seyden vazgecen kadinlardir aslinda. her
damla olgunlastirir kadinlari evet ama olgunlastikca o safca inandiklari
ask gercegi onlarin gozunde kuculur. kuculdukce degerini yitirir ve iste o
zaman kendilerine sarilip, yeni bir kadin yaratirlar kendilerinden.
guclu, yenilmez, magrur ve aska inanmayan...
insanlar soruyorlar cogu zaman neden bu kadar cok bekar kadin var diye;
hepsi kariyer derdinde olan. cunku inanclarini yitirdi o kadinlar.
zamaninda yureklerine o kadar cok igne saplandi ki, o kadar cok agladilar
ki! artik kendilerinden baska bir dogru olmadigina inaniyorlar, o yuzden
kendilerine sariliyorlar.
cunku biliyorlar ki sarildiklari adamlar onlari hak etmedi; hem de hicbir
zaman! hep bir cikarlari oldu sarildiklari adamlarin.
e.. o zaman niye sarilsinlar ki!
niye sarilalim ki!
etrafinizda yurekten aglayan bir kadin varsa bilin ki olgunlasiyordur.
bilin ki, gercekleri kabul etmeye baslamistir.
bilin ki, artik askin olmadigina inanmistir.
bilin ki, sarilacak tek bir dogrusu kalmistir.
o da kim, ne diye sormayin artik.
cok aglayan kadinlar, eninde sonunda kendilerine sarilirlar cunku!
aziz nesin
aglayabilir; bir filme, bir sarkiya, bir yaziya... en az erkekler kadar yani! ama bir kadini yurekten aglatmak zordur. eger bir kadin yurekten
agliyorsa, aglatan onun yuregine ulasmis demektir.
ama o yuregin degerini bilememis olacak ki aglatan, gozunu bile kirpmadan
teker teker batirir ignelerini yurege!
iste o zaman koca bir yumruk gelir oturur bogazina kadinin. yutkunamaz,
nefes alamaz; cunku o koca yumruk canini cok acitir. gozleri bugulanir
kadinin sonra.
aglamayacagim, der icinden. ama engel olamaz iste.
cunku yuregine ulasmistir birileri ve igneler saplamaktadir.. bu aciya ne
kadar karsi koyabilir ki bir kadin. ince ince suzulur yaslar gozunden;
once birkac damla, sonra bir yagmur seli... ve kadin aglar; hem de cok!
sanmayin ki gidene aglar kadin! gidenin giderken koparttigi yerdir onu
aglatan, orada biraktigi yaradir. o yaranin hic kapanmayacagini, kapansa
bile izinin kalacagini bilir kadin; o yuzden aglar. ama bilir misiniz,
aglamak kadinlari olgunlastirir. her damla, daha cok kadin yapar
kadinlari. her damla bir derstir cunku.
bazen kadinlar agladiginda cogu insan, aglama niye agliyorsun ki, degmez
onun icin derler. bilmediklerindendir boyle demeleri. cunku yurekleri
aciyan kadinlar aglamazlarsa, olurler. iclerindeki zehirdir onlari
olduren! aglayarak o zehirden kurtulur kadinlar, o irini temizlerler
yaralarindaki! cunku bilirler, o irin temizlenmezse iltihaba donusur
yaralari.
donusmemesi lazimdir oysa. o yuzden de bolca aglarlar.
zaman gecer sonra. kadinlar kendilerine sarilmayi ogrenirler. umarim
ogrenirler, yoksa ruhlar sapkin yollara carpar kendini. sapan ruhlarin
dogru yolu bulmasi da yeni acilar demektir. bunu bilir kadinlar, o yuzden
eninde sonunda ogrenirler kendilerine sarilmayi...
cok aglayan kadinlar, bir cok seyden vazgecen kadinlardir aslinda. her
damla olgunlastirir kadinlari evet ama olgunlastikca o safca inandiklari
ask gercegi onlarin gozunde kuculur. kuculdukce degerini yitirir ve iste o
zaman kendilerine sarilip, yeni bir kadin yaratirlar kendilerinden.
guclu, yenilmez, magrur ve aska inanmayan...
insanlar soruyorlar cogu zaman neden bu kadar cok bekar kadin var diye;
hepsi kariyer derdinde olan. cunku inanclarini yitirdi o kadinlar.
zamaninda yureklerine o kadar cok igne saplandi ki, o kadar cok agladilar
ki! artik kendilerinden baska bir dogru olmadigina inaniyorlar, o yuzden
kendilerine sariliyorlar.
cunku biliyorlar ki sarildiklari adamlar onlari hak etmedi; hem de hicbir
zaman! hep bir cikarlari oldu sarildiklari adamlarin.
e.. o zaman niye sarilsinlar ki!
niye sarilalim ki!
etrafinizda yurekten aglayan bir kadin varsa bilin ki olgunlasiyordur.
bilin ki, gercekleri kabul etmeye baslamistir.
bilin ki, artik askin olmadigina inanmistir.
bilin ki, sarilacak tek bir dogrusu kalmistir.
o da kim, ne diye sormayin artik.
cok aglayan kadinlar, eninde sonunda kendilerine sarilirlar cunku!
aziz nesin
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?