pinkcat

doğruluğu yüksek bir tez.
efendim ben koç,en yakın arkadaşım da başaktır.ikimiz de birbirimizin yediği her halta karışıp durduğu için de başarı kaçınılmaz tabe.bir nevi ying-yang ilişkisi.
koçun tersi terazidir.

ibrahim tatlıses-sarhoş,yalnızım dostlarım
cem karaca-tamirci çırağı
placebo-i know,song to say goodbye
tüm nirvana parçaları....

mikro-makro (mikro iktisat-makro iktisat için)
envanter-envanter bilanço
ayrıca her türden hukuk dersiyse (borçlar,ticaret,vb.) ’hukuk’ olarak geçer.

acının,isyanın,tutkunun,çaresizliğin,dibe vurmanın,çırpınmanın,zavallılığın,çocukluğun,gençliğin,kadınlığın,erkekliğin,arada kalmışlığın,sahteliğin,yalanın,boş hayallerin,kederin,sahte gülüşlerin,değersizliğin,aşkın,çılgınlığın en şiddetlisinin yaşandığı sokaklar.’hayatın kenar mahalleleri’, ’umutsuz yaşamlar çıkmazı’ da denebilir.evet,aynı köşebaşlarında yanyana,dip dibe,karşı karşıya hayatın her kesitinden oyunlar sergilenir,her gece başka bir film oynar.başrol oyuncuları bilinmez,duyulmaz,ama film genelde aynı sonla biter.ve evet,film biter...

ingiliz yönetmen neil marshall tarafından çekilmiş,çok sağlam bir korku filmi.kısaca konusuna değinecek olursak,mağara keşfi yapan 6 bayanın mağarada kapalı kalmaları sonucu başlarına gelen olaylar silsilesi.kimsenin bilmediği bir mağarada,kapalı kaldıkları bu yabancı mekanda bir yandan çıkış yolunu bulmaya çalışacak,bir yandan da mağaradaki garip yaratıklara karşı ölüm kalım mücadelesi vereceklerdir.bu süreçte arkadaşlık ilişkilerini sorgulayacak,dostluk,cesaret ve bencillik duygularına derin ve zorlu bir yolculuk yapacaklardır.filmin sonu çok sinir bozucu,hiç bitmeyen bir kabus gibi.ayrıca filmdeki yaratıklar da sanki bir yerlerden tanıdık gibiler.belli klişeleri ve ufak mantık hatalarını barındırsa da izlenmesigereken bir film.yalnız klostrofobik olanlara pek tavsiye edilmez,zira klostrofobiyi harekete geçirici sahneler mevcut.

yazmış olduğu kişisel gelişim kitaplarıyla dünyaca tanınan,kendini sıfırdan yaratan ve bugün bile çok satan kitaplarında işe yarar tavsiyeler veren amerikalı yazar.tabi içeriği günümüz şartlarınca ele aldığımızda bazı tutarsızlıklar oluyor ancak yine de faydalı öğütler karşımıza çıkabiliyor.özellikle ’dost kazanma ve insanları etkileme sanatı’ ile ’üzüntüyü bırak yaşamaya bak’ kitaplarını şiddetle tavsiye ederim.

giyinmek,tuvalete girmek,mekandan kaçıp eve duş yapmaya gitmek.eğer kötüyse partnere belalar okumak,kişisel tatmin yoluna gitmek.eczaneye koşmak.

ve tabii ki aysel gürel...

ne var ne yok?

konuş onunla
leon-sevginin gücü.

aslında genç kitleyi hedef alan bir parfüm firmasının sloganıdır.lakin kurt cobain bir gece bu sloganı sokakta duvara yazılmış olarak görür ve yeni yaptığı şarkısına bu ismi vermeye karar verir/veya bu isimle bir şarkı yapmaya karar verir burası muallakta.neticede reklam sloganından tüm zamanların en iyi şarkılarından birine isim babalığı yapma şansı doğmuş olur.

önemli olan kazanmak değil katılmaktı,o atmosferi yaşamaktı,ben zaten soruları merak ettim diye geldim yoksa ne sınavı...

kalkıp ’ben yeni jenerasyonun sid vicious uyum deme cüretini kendinde bulan terbiyesiz yeni yetme budala müzisyen müsveddesi.müzikal yeteneğin m’si olmadığı,canlı performanslarında rezalet bir sese sahip olduğu,şarkı yazmaktan ve söylemekten anlamadığı,doğru düzgün gitar çalamadığı ve knockin on heavens door gibi bir klasiği sıçıp batırdığı halde halen daha ortalarda laf attığı pop prenseslerinden beter biçimde yüzeyselce dolaşması düşünme sebebi.kim ki kendinde bu cüreti buluyor?sen kim sid kim ey g.tü b.klu yeni yetme punk özentisi popçu kız?bu işler öyle caka satmakla olmuyor,içerik önemli içerik.ukalaca konuşmasa belki sempati duyulabilirdi diycem ama dersem gerçek müziğe ve müzisyenlere ihanet etmiş olucam...

astım ilacımı çeker ve lavaboya giderim.

ingilterede tamı tamına 7 ewet yedi sene olan,hem teknik zeka hem de sanatsal yeteneği aynı anda gerektiren,okuması meşakkatli,bitirmesi zor,saçma sapan ödev ve projelerle öğrenciyi kastıran,kırtasiye masrafı çok olan,özel çizim masaları gerektiren,öğrenciyi hamal ve antisosyal bir varlık haline getirme suretiyle sıkıp suyunu çıkaran,intihar vakalarına sıkça rastlanan
(bkz: odtü mimarlık) bölüm/meslek.

çok çok zor bir okul olan,girmenin çok zor,çıkmanın ise imkansıza yakın olduğu ileri kalitedeki her öğrencinin hayallerini süsleyen(fenci olmasalar bile) üniversite.bir dönem öğrencilerinin yoğun intihar vakalarıyla başetmek zorunda kalmışlardı,öğrenciler vahşice yöntemlerle canlarına kıyıyorlardı(üzerine benzin döküp kendini yakmak gibi).bu hadiselerle eğitmenlerin öğrenciler üzerinde ağır derslerine ek olarak nasıl bir psikolojik baskı kurdukları da ortaya çıktı,bir yetkili konuyla ilgili açıklama yapmak zorunda kalmıştı.bu sebebiyetle insanın tüylerini ürpertici bir etkisi de vardır,korku filmi gibi.

iki ayrı arkadaşımın mezun olduğu ve mezuniyet sonrasında çok başarısız oldukları eskiden çok iyi,kaliteli ve ünlü olan ama artık kalitesi yerlerde sürünen kolej.

ya allahaşkına bi organizasyon da izmirde yapılsın lütfen okul dönemi mecburen izmirdeyim siz oralarda eğlenirken ben kıskançlıktan ortadan ikiye ayrılacam yönetim duy sesimizi.

çıkarken felaket ağrı yapan ve genelde doğru düzgün çıkamayan dişler.çekilmeleri için çene cerrahı tarafından ciddi bir operasyon yapılması gerekir.çekildiğinde özellikle ilk gün felaket ağrı yaparlar.bir hafta boyunca ağzınızdaki dikişlerden ötürü rahat edemezsiniz,yüzünüz şiş ve hafif mor gezersiniz,konuşamazsınız,koşamazsınız,püre dışında birşey yiyemezsiniz ve neticesinde haftada 3-4 kilo verirsiniz.bu sebepten ötürü kendilerine ’rejim dişleri’ veya ’form dişleri’ demek istiyorum.bir hafta boyunca ilgi odağı olmanızı sağlarlar,zayıflama ve dikkat çekme konusunda işe yararlar.

her izlediğimde saçmalıklarıyla beni benden alan dizi.herşeyden önce bildiğimiz superman hikayesiyle pek bi alakası yok,hatta yer yer kafa karıştırıcı.dizinin geçtiği kasaba iiğrenç,adı gibi ’small’ clarkın ana babası normalden çok genç,lana aşırı güzel,aşırı zeki,aşırı başarılı,aşırı popüler yani nefret edilesi bir karakter.ayrıca lanayı oynayan oyuncunun aile ağacını çok merak ediyorum,asyalıyla latin arası bişey bu hatun.chloe desen ukala,zeki olduğunu sanan sıkıcı yapışkan biri.ve her niyeyse dizideki kızların hepsi aşırı derecede iyi görünüyolar,her daim bakımlılar,patlamalarda bile fönleri hiç bozulmuyor.lex sübyancı edalarıyla lise önlerinde cirit atadursun,kellik kompleksi bizim derdimiz oluveriyor niyeyse.sanki dünyada peruk diye bişey icat edilmemiş.evet ışın bakışlı adamla cep telefonu var ama peruk yok.lana salağıyla clark dingilinin ne vakit sevişecekleri izleyenlerin kurdeşen dökme sebebi.ara karakterleri saymıyorum bile.izlemiyorum lan ben bu diziyi,biri bi zahmet smallville gidip clarkın gardrobunu da yenileyiversin,sevaptır,çiftçi çocuudur o.