toplanın gençler, anlatıyorum: ben okula daha doğrusu üniversiteye giderken yolumun üzerinde, asfaltta küçük küçük delikler vardı, tıpkı köstebeklerin toprağa açtığı delikler gibi. ben de hep merak ederdim acaba bu deliklerin hikmeti nedir diye. doğru ya köstebekler asfalta delik açamayacaklarına göre bunlar ne için açılmış deliklerdi? belli başlı bir sıra veya düzen içinde değillerdi. neyse en son aşamada bunların yağan aşırı yağmurun yol üzerinde birikinti şeklinde küçük göletler oluşturmaması için açıldığı fikri aklıma yattı ve: ''evet, evet! bunlar kesinlikle bu yüzden açılmış olmalıydılar çünkü başka bir mantıklı açıklaması olamaz.'' dedim. velhasılıkelam bir gün babamla konuşurken bu muhabbet açıldı ve ona deliklerden ve benim bu delikler hakkındaki düşüncelerimden bahsettim, babam ise şöyle cevap verdi:
-oraya pazar kuruluyor, o delikleri de pazarcılar direkleri dikmek için kullanıyor salak!
bu cevaptan sonra bende öyle bir aydınlanma oluştu ki anlatamam. bu da böyle bir anımdır işte.
ben peygamberim dedim dedim inanmadınız, bak n'oldu şimdi?
muhtemelen şahin k'dır, bundan sonra olacakları tahmin etmek zor değil.
kullanan ya çok iyi kullanıyor ya da çok kötü, ortası yok.
bu sozlukte şu ana kadar takip ettiğim ilk ve tek yazar.
göz bebeğim gibi bakıyorum gerçekten, bu açıdan doğru olabilir.
hepsini yapıyorum da bir gözlerimden ateş çıkaramıyorum.
diyanet açısından daha doğrusu islamiyet açısından bakarsak doğru ve tutarlı bir önermedir, siz ne bekliyordunuz ki?
bunlar arasında benim en çok dikkatimi çeken şey, türklerin kaldırımda durup dakikalarca sohbet etmeleri. belki ''ne var bunda her yerde görülebilecek bir şey'' diyebilirsiniz fakat asıl can alıcı noktaya henüz gelmedim. evet, buradaki ana konu türklerin mümkün olduğunca kaldırımın en dar olduğu misal bir elektrik direği veya bir ağaç tarafından iyice daraltılmış bir bölgede bu eylemi gerçekleştirmesi. öyleki ülkemizde zaten kaldırımlar dar, sen bir de kalkıp o kaldırımdaki en dar bölgeyi kendine hedef seçiyorsun. aradan sıyrılmak için binbir şekle giriyoruz, sen oralı bile olmuyorsun! bunun türklerin genetik yapısından kaynaklandığını düşünmeye başladım artık bu kadar üstüste tesadüf vakası olamaz.
bu dünyaya çaylak olarak geldim, çaylak olarak ölüp gitmek istemiyorum.
sadece bayan yazarları dinleyebilirim, erkekleri dinlemekten gına geldi bunca sene.
çok sığ ve sessiz bir sözlük olması, sanki terk edilmiş gibi. henüz keşfedilmemiş gibi de olabilir bilemedim.
fiyatını falan bilmem ama bence bir değişikliğe ihtiyacı olan logodur.
11 may 1824 - 10 january 1904 tarihleri arasında yaşamış olan fransız ressam ve heykeltraş. özellikle oryantalizm alanında sayısız ve başarılı çalışmalar imza atmış bir sanatçıdır. öğrencileri arasında ünlü ''kaplumbağa terbiyecisi'' tablosunun ressamı osman hamdi bey de vardır.
sadeliği ile gönlümü fethetmiş bir yerdir ancak gözüme çarpan bazı özelliklerin değişmesi kanaatindeyim. özellikle tema renginin beyaz olması gözler için oldukça yorucu oluyor, bir diğer nokta ise sözlük logosunda ufak çaplı bir revizyona gidilmesi. benim şu an için önerebileceklerim bunlar. bir de aklıma gelmişken şu aşağıdaki ''sektör rehberi'' adlı zımbırtı kaldırılsa hiç fena olmaz.
gözlerimin aşırı yorulmasına sebebiyet veriyor, belki ileriki zamanlarda hakkında bir şeyler yapılabilir..
adobe firmasının sunmuş olduğu elektronik imza servisi.
kariyeri başarılarla dolu olan macar futbol efsanesi.
kariyeri başarılarla dolu olan macar futbol efsanesi.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?