ses..hoş ses sesi güzel olan kulağa güzel gelen ses..buğulu ses..
ru farsçadan geliyor ama osmanlıcada kullanılmış..
pozitif düşünce,olumsuzluklara razı olmaan ,her koşulda yapılabilecek bir şeylerin olduğuna inanan,insan hayatını olumlu yönde etkileyen bir düşünce tarzıdır.
pervasızca,saygısızca.
insanlar arasındaki bir takım gereksinmelerden matematik doğmuştur.tarihi incelersek ;ilk çağlarda bile bugün bilgisayarlarda kullanılan ikili sistemin mısır aritmetiğinde kullanıldığını görürüz.yine o çağlarda dairenin çevresini , nil nehrinin taşıma zamanlarını saptamak için mevsimleri ve böylece 365 günün içeren takvimlerin hazırlandığını belirleriz.başka ülkelerin bilimlerini inceleyen yunanlılarda ilk köklü bilgileri mısırlılardan öğrenmiş oldular...
matematiğin özellikleri
*matematik bir disiplindir.
*matematik bir bilgi kaynağıdır.
*matematik,bir iletişim aracıdır.çünkü kendine özgü bir dili vardır.
*matematik,ardışık ve yığılmalıdır,birbiri üzerine kurulur.
*matematik,varlıkların kendilerile değil,aralarındaki ilişkilerle ilgilenir.
*matematik, bir çok bilim dalının kullanıldığı bir araçtır.
matematiğin özellikleri
*matematik bir disiplindir.
*matematik bir bilgi kaynağıdır.
*matematik,bir iletişim aracıdır.çünkü kendine özgü bir dili vardır.
*matematik,ardışık ve yığılmalıdır,birbiri üzerine kurulur.
*matematik,varlıkların kendilerile değil,aralarındaki ilişkilerle ilgilenir.
*matematik, bir çok bilim dalının kullanıldığı bir araçtır.
küçük kuş,boz renkli,tarlalarda bulunan bir tür serçe.
bilgi ve görgüde olgunlaşan.
çok yavaş akan su.
nikris yani şimdiki tıp bilimindeki adı gut hastalığı genellikle erkek hastalığıdır.genetik yollardan tanışınabilir nitelik ve niceliklere sahiptir.kısa olarak eklem iltihabıdır.
gut, kandaki ürik asit düzeylerinin yükselmesinden (ürik asit idrarda bulunan bir atık üründür) veya böbreklerdeki ürik asit tasfiyesinin azalmasından doğan bir hastalıktır. ürik asid kristalize olur ve eklemlerde çökelir. bu çökelme ciddi ağrı nöbetlerine ve inflamasyona yol açar. çoğu kez bu olay ayak başparmağı tabanında bulunan nispeten büyük eklemde cereyan eder. ancak kollar, ayaklar, ellerde bulunan diğer eklemler de hastalıktan etkilenebilmektedir
sıraca (iltihaplı apse) ve raşitik hastalarda, kemik çökmesinde, kemik deformasyonunda ve iltihaplı el ve ayak tırnaklarında ceviz yaprağı kaynatılarak banyo yaptırılır. ayrıca sıraca hastalığında 30gr ceviz yaprağı, 15gr kavrulmuş meşe palamudu, 5gr kahve pişirilerek balla tatlandırılıp içilir. romatizma ve gut (nıkris) hastalığına karşı vücudu korur. ceviz yaprağı pişirilerek çıbanların üzerine sarılırsa iyileşmelerini sağlar.
gut, kandaki ürik asit düzeylerinin yükselmesinden (ürik asit idrarda bulunan bir atık üründür) veya böbreklerdeki ürik asit tasfiyesinin azalmasından doğan bir hastalıktır. ürik asid kristalize olur ve eklemlerde çökelir. bu çökelme ciddi ağrı nöbetlerine ve inflamasyona yol açar. çoğu kez bu olay ayak başparmağı tabanında bulunan nispeten büyük eklemde cereyan eder. ancak kollar, ayaklar, ellerde bulunan diğer eklemler de hastalıktan etkilenebilmektedir
sıraca (iltihaplı apse) ve raşitik hastalarda, kemik çökmesinde, kemik deformasyonunda ve iltihaplı el ve ayak tırnaklarında ceviz yaprağı kaynatılarak banyo yaptırılır. ayrıca sıraca hastalığında 30gr ceviz yaprağı, 15gr kavrulmuş meşe palamudu, 5gr kahve pişirilerek balla tatlandırılıp içilir. romatizma ve gut (nıkris) hastalığına karşı vücudu korur. ceviz yaprağı pişirilerek çıbanların üzerine sarılırsa iyileşmelerini sağlar.
genelde bende olan bir durumdur.belki sebep kimseyi sitede tanımamaktır
bugün tüm duyguların kağıtlara döküldüğü şiirler akıllarda bir bir zihinlere düşer .
dikkatli bir modaretör
bilimsel çay sözlüğü
á antioksidan: hücrelere zarar veren serbest radikalleri etkisiz hale getirerek kansere ve erken yaşlanmaya neden olabilecek zincirleme reaksiyonları önleyen moleküller. çay, meyve ve sebze tüketmek gerekir.
á flavonoid: çaydaki antioksidan maddenin adı.
á kateşin: çay ile bazı meyve ve sebzelerde bulunan antioksidan etkili flavonoid grubu.
á tein: diğer adıyla kafein. çayda, kahvenin yarısı kadar kafein bulunur. günde sekiz bardak çay, ihtiyaç duyulan kafeini karşılar.
á teanin: sadece çayda bulunan amino asit. rahatlatır, konsantrasyon sağlar.
á antioksidan: hücrelere zarar veren serbest radikalleri etkisiz hale getirerek kansere ve erken yaşlanmaya neden olabilecek zincirleme reaksiyonları önleyen moleküller. çay, meyve ve sebze tüketmek gerekir.
á flavonoid: çaydaki antioksidan maddenin adı.
á kateşin: çay ile bazı meyve ve sebzelerde bulunan antioksidan etkili flavonoid grubu.
á tein: diğer adıyla kafein. çayda, kahvenin yarısı kadar kafein bulunur. günde sekiz bardak çay, ihtiyaç duyulan kafeini karşılar.
á teanin: sadece çayda bulunan amino asit. rahatlatır, konsantrasyon sağlar.
etimolojisi kahve ağacının ilk bulunduğu yer olan habeşistanın kaffa yöresinin arapça karşılığı "qahwah " dır. araplar bugün bilinen kahveyi henüz tanımıyorken kelime keyif veren içki, şarap anlamında kullanmaktaydı. bugünkü anlamına 14. yüzyılda kazanmaya başlamıştır. bu türkçede kahveye dönüşmüş, buradan da avrupada café, caffe, koffie, coffee, koffie, kaffee şekline gelmiştir.
coffea ağacı
kahve ağacıçiçekleri beyaz ve hoş kokulu , kirazı andıran kırmızı meyvasının içinde iki çekirdek bulunan, dikildikten yaklaşık 3 yıl sonra meyve vermeye başlayan ve 30-40 yıl boyunca aralıksız meyve veren bir ağaç türüdür.doğal haline bırakıldığında 8-10 metreye kadar uzayan ağaç, meyvelerin kolay toplanabilmesi için sürekli budanarak 4-5 metre uzunluğunda bir çalı boyutunda tutulur. kahvenin defne yaprağına benzer derimsi ve kenarları dalgalı kışın dökülmeyen koyu, parlak ve sivri uçlu yaprakları vardır. bol yağış alan, ortalama sıcaklığın 18-24° c arasında bulunduğu ve don olayının görülmediği, ekvatorun 25 kuzeyi - 30 güneyi arasındaki kuşakta yetişir. soğukta ağaç ölür, ayrıca ani ısı değişiklikleri de ağaca zarar verir. nemli ortamı sevdiğinden, kahve ağacının düzenli yağışın olduğu tropik bölgelerde yetiştirilmesi gerekir. doğada pek çok yetişen türü olmasına rağmen yalnızca coffea arabica ve coffea robusta adındaki türlerin tarımı yapılmaktadır.
kahve çiçeği
kahve çiçeği ve meyvesibol yağışların ardından kahve ağacı, yılda iki ya da üç kez bembeyaz muhteşem çiçekler açar. güçlü ve keskin kokuları kimi zaman yasemini kimi zaman portakal ağacının çiçeğini andırır. yeni çiçek vermeye başlamış bir ağaç, dallarında bir yılda toplam 20-30 bin çiçek taşır.
kahve çiçekleri açtıktan birkaç saat sonra solmaya başlar ve yavaşça meyve olmak için hazırlanırlar.
kahve meyvesi ve çekirdeği
kavrulmuş kahve çekirdeğikahve çiçeği beyaz renktedir ve yasemin gibi kokar. kahve meyvesi; büyüklüğü, şekli ve rengindeki benzerlikler nedeniyle "kahve kirazı" olarak da adlandırılmaktadır. içinde ince iki çekirdek bulunur. çekirdeklerin birbirine bakan tarafı düz, dış tarafı yuvarlaktır. her çekirdeğin içinde aynı biçimde bir tohum (kahve tanesi) vardır. tanenin düz yüzeyinde, içi sert bir besidokusu ile dolu olan, derin bir çizgi yer alır, besidokusunun dış tabakası ince bir zarla kaplıdır. zarın dışında ise daha sert bir kabuk vardır. eğer kahve çekirdeği daha sonra tohum olarak kullanılacaksa çekirdek kabuktan ayrılmaz.
bazı kahve ağaçlarının meyvesinden iki yerine bir tane çekirdek çıkar. bu çekirdek (peaberry), diğerlerine göre çok daha yuvarlak bir şekle sahiptir. tek olarak çıkan çekirdekler, diğerlerinden ayrılarak üretim sürecinden geçirilir. genellikle fiyatları da normal kahveye göre çok daha pahalıdır.
kahve meyvelerinin çok düzenli kontrol edilmeleri gerekir, çünkü olgunlaştıktan sonra 14 gün içinde çürümeye başlarlar.
coffea ağacı
kahve ağacıçiçekleri beyaz ve hoş kokulu , kirazı andıran kırmızı meyvasının içinde iki çekirdek bulunan, dikildikten yaklaşık 3 yıl sonra meyve vermeye başlayan ve 30-40 yıl boyunca aralıksız meyve veren bir ağaç türüdür.doğal haline bırakıldığında 8-10 metreye kadar uzayan ağaç, meyvelerin kolay toplanabilmesi için sürekli budanarak 4-5 metre uzunluğunda bir çalı boyutunda tutulur. kahvenin defne yaprağına benzer derimsi ve kenarları dalgalı kışın dökülmeyen koyu, parlak ve sivri uçlu yaprakları vardır. bol yağış alan, ortalama sıcaklığın 18-24° c arasında bulunduğu ve don olayının görülmediği, ekvatorun 25 kuzeyi - 30 güneyi arasındaki kuşakta yetişir. soğukta ağaç ölür, ayrıca ani ısı değişiklikleri de ağaca zarar verir. nemli ortamı sevdiğinden, kahve ağacının düzenli yağışın olduğu tropik bölgelerde yetiştirilmesi gerekir. doğada pek çok yetişen türü olmasına rağmen yalnızca coffea arabica ve coffea robusta adındaki türlerin tarımı yapılmaktadır.
kahve çiçeği
kahve çiçeği ve meyvesibol yağışların ardından kahve ağacı, yılda iki ya da üç kez bembeyaz muhteşem çiçekler açar. güçlü ve keskin kokuları kimi zaman yasemini kimi zaman portakal ağacının çiçeğini andırır. yeni çiçek vermeye başlamış bir ağaç, dallarında bir yılda toplam 20-30 bin çiçek taşır.
kahve çiçekleri açtıktan birkaç saat sonra solmaya başlar ve yavaşça meyve olmak için hazırlanırlar.
kahve meyvesi ve çekirdeği
kavrulmuş kahve çekirdeğikahve çiçeği beyaz renktedir ve yasemin gibi kokar. kahve meyvesi; büyüklüğü, şekli ve rengindeki benzerlikler nedeniyle "kahve kirazı" olarak da adlandırılmaktadır. içinde ince iki çekirdek bulunur. çekirdeklerin birbirine bakan tarafı düz, dış tarafı yuvarlaktır. her çekirdeğin içinde aynı biçimde bir tohum (kahve tanesi) vardır. tanenin düz yüzeyinde, içi sert bir besidokusu ile dolu olan, derin bir çizgi yer alır, besidokusunun dış tabakası ince bir zarla kaplıdır. zarın dışında ise daha sert bir kabuk vardır. eğer kahve çekirdeği daha sonra tohum olarak kullanılacaksa çekirdek kabuktan ayrılmaz.
bazı kahve ağaçlarının meyvesinden iki yerine bir tane çekirdek çıkar. bu çekirdek (peaberry), diğerlerine göre çok daha yuvarlak bir şekle sahiptir. tek olarak çıkan çekirdekler, diğerlerinden ayrılarak üretim sürecinden geçirilir. genellikle fiyatları da normal kahveye göre çok daha pahalıdır.
kahve meyvelerinin çok düzenli kontrol edilmeleri gerekir, çünkü olgunlaştıktan sonra 14 gün içinde çürümeye başlarlar.
öğrenme:öğrenme yaşantılar yoluyla davranışlarda meydana gelen oldukça uzum süreli değişmelerdir.
*öğrenme davranışta ortaya çıkan değişikliktir.bu değişiklik olumlu olabileceği gibi olumsuz da olabilir.
*öğrenme tekrar ya da yaşantılar sonucu ortaya çıkar.
*davranış değişikliğinin öğrenme olabilmesi için belli bie süreklilik taşıması gerekir
*öğrenme davranışta ortaya çıkan değişikliktir.bu değişiklik olumlu olabileceği gibi olumsuz da olabilir.
*öğrenme tekrar ya da yaşantılar sonucu ortaya çıkar.
*davranış değişikliğinin öğrenme olabilmesi için belli bie süreklilik taşıması gerekir
monografi:belli bir grup veya özel bir örneğin gözlenmesidir.
ilk kez le play kullanmıştır.türkiyede "köy envanterleri", "hane halkı anketleri" bu nitelikteki hazırlanmış sistematik gözlemleridir.
ilk kez le play kullanmıştır.türkiyede "köy envanterleri", "hane halkı anketleri" bu nitelikteki hazırlanmış sistematik gözlemleridir.
müeyyide(yaptırım):herhangi bir kuralın koymuş olduğu emir veyasaklara uygun şekilde hareket etmeme halinde karşılaşılacak tepkidir.
müeyyidenin türleri;
1.ceza
2.cebri icra
3.tazminat
4.hükümsüzlük
5.iptal
müeyyidenin türleri;
1.ceza
2.cebri icra
3.tazminat
4.hükümsüzlük
5.iptal
devletin üreticilerine yaptığı karşılıksız yardım.
bir umut
yorgunsun,uzaklardan gelmişsin;
yitirmişsin neyin varsa birer birer.
bir sağlık,bir sevinç,bir umut...
onlar da neredeyse gitti gider.
dost bildiğin insanların yüzleri
aynalar gibi kapkara.
suyu mu çekilmiş bulutların?
dönmüşsün kuruyan ırmaklara.
taşlara düşen saat gibi,
ne artı, ne eksi.
bir sağlık,bir sevinç,bir umut
hikaye hepsi.
yorgunsun,uzaklardan gelmişsin;
yitirmişsin neyin varsa birer birer.
bir sağlık,bir sevinç,bir umut...
onlar da neredeyse gitti gider.
dost bildiğin insanların yüzleri
aynalar gibi kapkara.
suyu mu çekilmiş bulutların?
dönmüşsün kuruyan ırmaklara.
taşlara düşen saat gibi,
ne artı, ne eksi.
bir sağlık,bir sevinç,bir umut
hikaye hepsi.
reklama ihtiyacı olmayan çok sesli bir yazar.
reflü ve reflü hastalığı ne demektir ?
reflü’ nün kelime anlamı geri akım ya da geri kaçmaktır ve bize fransızca’dan alınmış latin kökenli bir sözcüktür.
normalde sindirim sistemimizdeki içeriğin hareketi ağızdan, yutma borusuna ; yutma borusundan mideye ve mideden de onikiparmak barsağına doğrudur. bunun tersine, mideden yutma borusuna, ya da onikiparmak barsağından mideye doğru bir içerik kaçması olmaması lazımdır. onikiparmak barsağından mideye doğru bir kaçak olması durumunda bir tip gastrit oluşabilir ve buna tıpta "alkalen reflü gastrit" hastalığı denilmektedir. burada oluşan gastritin nedeni pankreas sıvısı ve safra içeren alkali özellikteki onikiparmak barsağı içeriğinin mide yüzeyinde oluşturduğu hasardır. bu durum çok ciddi problemlere yol açmaz ve ilaçla tedavisi gerekir.
mide içeriğinin yukarı, yutma borusunun içine doğru kaçması ise son derece ciddi sıkıntılara yol açabilmektedir. sonuç olarak halk arasında reflü hastalığı dendiği zaman anlaşılan; mide içeriğinin fazla miktarda yutma borusunun içine doğru geri kaçmasının sonucunda ortaya çıkan bir dizi şikayetlerdir. bu kaçak belli bir sürenin ve miktarın üstünde olunca ciddi problemlere yol açar ve bu önemli bir sağlık sorunudur.
belirtileri
reflü, herkeste zaman zaman görülebiliyor. ancak yemeklerden sonra ortaya çıkan ve günde 10-15 kez tekrarlayan bu durum, kişiyi rahatsız edecek boyutlara ulaştığında hastalık olarak kabul ediliyor.
hastalar, sıklıkla mide yanması şikâyetiyle doktora başvuruyor. bunun yanı sıra; göğüste yanma ve ekşime, boğaza doğru acı su gelmesi , ağız kokusu gibi yakınmalar gelişiyor. reflü bazen nefes alma güçlüğü yüzünden astımla karıştırılıyor, bazen göğüs ağrısı yapıp, "kalp" endişesi yaşatıyor.
özellikle yemeklerden sonra ve tok karnına yatıldığında geceleri rahatsız eden şişkinlik, geğirme ve boğulma, göğüste takılma ve sıkışma hissiyle birlikte kalbe baskı ve çarpıntı hissedilebiliyor, derin nefes almada güçlük çekilebiliyor.
reflü; diş minesi kaybı, ses kalınlaşması, kronik sinüzit, larenjit, hatta astım gibi değişik tablolarla da ortaya çıkabiliyor.
reflü’ nün kelime anlamı geri akım ya da geri kaçmaktır ve bize fransızca’dan alınmış latin kökenli bir sözcüktür.
normalde sindirim sistemimizdeki içeriğin hareketi ağızdan, yutma borusuna ; yutma borusundan mideye ve mideden de onikiparmak barsağına doğrudur. bunun tersine, mideden yutma borusuna, ya da onikiparmak barsağından mideye doğru bir içerik kaçması olmaması lazımdır. onikiparmak barsağından mideye doğru bir kaçak olması durumunda bir tip gastrit oluşabilir ve buna tıpta "alkalen reflü gastrit" hastalığı denilmektedir. burada oluşan gastritin nedeni pankreas sıvısı ve safra içeren alkali özellikteki onikiparmak barsağı içeriğinin mide yüzeyinde oluşturduğu hasardır. bu durum çok ciddi problemlere yol açmaz ve ilaçla tedavisi gerekir.
mide içeriğinin yukarı, yutma borusunun içine doğru kaçması ise son derece ciddi sıkıntılara yol açabilmektedir. sonuç olarak halk arasında reflü hastalığı dendiği zaman anlaşılan; mide içeriğinin fazla miktarda yutma borusunun içine doğru geri kaçmasının sonucunda ortaya çıkan bir dizi şikayetlerdir. bu kaçak belli bir sürenin ve miktarın üstünde olunca ciddi problemlere yol açar ve bu önemli bir sağlık sorunudur.
belirtileri
reflü, herkeste zaman zaman görülebiliyor. ancak yemeklerden sonra ortaya çıkan ve günde 10-15 kez tekrarlayan bu durum, kişiyi rahatsız edecek boyutlara ulaştığında hastalık olarak kabul ediliyor.
hastalar, sıklıkla mide yanması şikâyetiyle doktora başvuruyor. bunun yanı sıra; göğüste yanma ve ekşime, boğaza doğru acı su gelmesi , ağız kokusu gibi yakınmalar gelişiyor. reflü bazen nefes alma güçlüğü yüzünden astımla karıştırılıyor, bazen göğüs ağrısı yapıp, "kalp" endişesi yaşatıyor.
özellikle yemeklerden sonra ve tok karnına yatıldığında geceleri rahatsız eden şişkinlik, geğirme ve boğulma, göğüste takılma ve sıkışma hissiyle birlikte kalbe baskı ve çarpıntı hissedilebiliyor, derin nefes almada güçlük çekilebiliyor.
reflü; diş minesi kaybı, ses kalınlaşması, kronik sinüzit, larenjit, hatta astım gibi değişik tablolarla da ortaya çıkabiliyor.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?