gerçekten rahatsız edici bir durumdur. din vaazı veren ve kitlelere göre dini doğruları öğütleyen bir şahsiyetin bu denli yüksek bir meblağ alması; dinin ticaret olarak kullanılmasıdır. bir de bu adam aza tamah etmek gerektiğini falan da söylüyordur.
emekli olmayan cerrahlar için "kasaplığa alışmış, bırakır mı?" denir ya, nihat hatipoğlu için de; her yıl altı yüz bin lira cukkalamaya alışmış bırakır mı? demek en doğrusu olacaktır. bu adamı izleyip para kazandıracağınıza gidin ibadet edin daha iyi.
bunu ağız alışkanlığı sebebiyle yapıyorsa antipatik durmayan insandır. "abi suya bir dalışım var, tam bir balıklamaydı anadın mı?" "en sevdiğim mekan burası abi ya, sessiz sakin anadın mı?" bu şekilde "l" yi eritip hızlıca söyleyince gayet sıkıntısınız.
ama bilinçli şekilde, bastıra bastıra "anladın mı?" denilince ben de sinir oluyorum haliyle. aslında bu cümleyi kullanmak yerine "anlatabiliyor muyum?" , "anlatabildim mi?" demek daha doğru ifadelerdir.
ama bilinçli şekilde, bastıra bastıra "anladın mı?" denilince ben de sinir oluyorum haliyle. aslında bu cümleyi kullanmak yerine "anlatabiliyor muyum?" , "anlatabildim mi?" demek daha doğru ifadelerdir.
Tuborg gold ve becks.
ev yemeklerini saymazsak eğer en sevdiğim yemektir. hazırlanışı ve malzemeleri dolayısıyla kolay, basit bulanlar olabiliyor ama bu unsurlar kesinlikle iskender kebabın güzelliğine gölge düşüremez. kırk yılın başı bir restorana gidersek; gözüm menüde ilk iskenderi arar. hayatımda olan en sevdiğim alışkanlıklardan birisidir.
çok nadir yaptığım bir eylemdir. ben genellikle çorbayı ya ekmek banarak ya da ağzıma bir ekmek parçası attıktan sonra yudumlayarak içerim.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?