(bkz: götüme sağlık)
(bkz: hayat)
bir gaffur fikri. gazetelerden en beğendiği cinayetleri kesip bir deftere yapıştırmak suretiyle hazırlamış olduğu, her sayfasında bir başka şahane cinayet hikayesi bulunan defter.
(bkz: cinayet defteri)
gaffurun zaman zaman hepimizin bir zaman birileri için hayal ettiğimiz isteği. sıralaması zaman zaman değişebiliyor; önce boğup sonra bayıltmak, bayıltmadan boğmak, boğmayıp sadece bayıltmak gibi..
doğum ile ölüm arasında geçirilmek üzere verilen süre. ya da sagopa kajmer’in dediği gibi "hepimiz tanrının çizdiği bir geçici dövmeyiz" ve geçmeyi bekliyoruz, ne kadar geçici olduğumuzun farkına bile varamadan. hayat, genellikle bir zaman karmaşası.. bir zaman ölçü birimi, saat gibi, dakika gibi, yıl gibi, ta ki ölüm isimli zaman sonlandırıcı gelene kadar, tüm yaşanmışlıkların toplamı olan hayatın sonuna beklenen ’nokta’yı koyana kadar.
istenmeden alınan bir hediye hayat. kabul etmeme şansı verilmeyen ve aldıktan sonra bu hediye ile ne yapacağına karar vermek zorunda olduğun..
üzerine fazla da kafa yormadan içerisinde var olduğun, içerisinde var olamayacağını hissedene kadar umursamadığın ama biteceğini anladığında "biraz daha tanrım" dediğin, "her ölüm erken ölümdür" diyen gibi, hep daha fazlasını istediğin bir mecburiyet.
hayat, karşına çıkan zorluklar ve yaşanan acılara artık şaşıramadığın durumda "hayat da böyle bir şey işte" diyerek kendini kandırdığın bir avuntu.
eşitsizliğin ta kendisi hayat, ilk adımında belli olan.
inandığın ve inandırıldıklarınla, sevdiklerin ve sevmediklerin, istediklerin ve alabildiklerinle, içerisine sığdırılmaya çalışılan hayaller ve kaçamadığın gerçekler ile yaşanandır.
hayat herkese verilen ama kuralları kişiye göre değişen bir oyun. kurallarını değiştirebileceğini sanma yanılgısına kapıldığın ama oyunun ilk ve tek kuralını yani ölümü hiç değiştiremediğin bir oyun. bu dünya üzerinde oynamak zorunda olduğun, kefene cep de diktirsen oyunda kazandıklarını yanında götüremediğin ve en sonunda herkes gibi ölüme çıplak gittiğin için aslında sadece "kazanmak hayali" ile yaşadığını anladığın bir oyun.
saati-vakti fark etmeksizin, yaşarken eşitlenemeyenlerin sonunda eşitlendiği, aslında kimsenin kazanmadığı bir oyun..
istenmeden alınan bir hediye hayat. kabul etmeme şansı verilmeyen ve aldıktan sonra bu hediye ile ne yapacağına karar vermek zorunda olduğun..
üzerine fazla da kafa yormadan içerisinde var olduğun, içerisinde var olamayacağını hissedene kadar umursamadığın ama biteceğini anladığında "biraz daha tanrım" dediğin, "her ölüm erken ölümdür" diyen gibi, hep daha fazlasını istediğin bir mecburiyet.
hayat, karşına çıkan zorluklar ve yaşanan acılara artık şaşıramadığın durumda "hayat da böyle bir şey işte" diyerek kendini kandırdığın bir avuntu.
eşitsizliğin ta kendisi hayat, ilk adımında belli olan.
inandığın ve inandırıldıklarınla, sevdiklerin ve sevmediklerin, istediklerin ve alabildiklerinle, içerisine sığdırılmaya çalışılan hayaller ve kaçamadığın gerçekler ile yaşanandır.
hayat herkese verilen ama kuralları kişiye göre değişen bir oyun. kurallarını değiştirebileceğini sanma yanılgısına kapıldığın ama oyunun ilk ve tek kuralını yani ölümü hiç değiştiremediğin bir oyun. bu dünya üzerinde oynamak zorunda olduğun, kefene cep de diktirsen oyunda kazandıklarını yanında götüremediğin ve en sonunda herkes gibi ölüme çıplak gittiğin için aslında sadece "kazanmak hayali" ile yaşadığını anladığın bir oyun.
saati-vakti fark etmeksizin, yaşarken eşitlenemeyenlerin sonunda eşitlendiği, aslında kimsenin kazanmadığı bir oyun..
hayatım boyunca ne dinleyebileceğime ne de sevebileceğime asla ihtimal vermediğim, kitsch’in garip müzikleri bulma hevesi sayesinde dinlediğim (ve o dinletmese muhtemelen daha başlar başlamaz "bu yaştan sonra rap mi dinlicez ulan" diyerek kapatacağım) ama kendisinin "bu herif gerçek bir ozan" yorumundan sonra dikkatle dinlediğim ve hayretler içerisinde kaldığım, son zamanlarda duyduğum en güzel, en iddialı ve en içerikli şarkı sözlerinin sahibi.
boş bir bakıştır genelde. sahip olunan kuş fotoğraflarından edinilen gözleme göre mayhoş, hayattan pek bir beklentisi olmayan bir bakıştır.
verimlilik konusunda had safhaya ulaşmış bünyenin bokundan bostan bitmesi, öyle yüce bir varlık olması..
(bkz: sıç bagrıma bostan bitsin)
http://www.sabah.com.tr/yaz1365-40-129.html adresinden aldığı ödül ve şahsı hakkında yazılmış çok güzel bir yazı okunabilir.
ben ayrılmak istiyorum barbaros diyen hatun kişinin ayrılma gerekçesidir. içler acısıdır. neden?
1. ayrılma sebebi olarak bir erkeğin aynı tshirtü giymesi gösterilebilir, bunu kendisinin suratına söylemekte sakınca görmemek normaldir.
ye kürküm ye hayatımızın orta yerinde meşrulaştırılmaktadır, barbarosun x5i olsa, dkny giyse o kız ayrılmayacaktır. götüne koyim ben öyle insanın demekte bir sakınca yoktur ozaman.
2. türkçe artık bize lazım olan bir dil değildir, nasıl olsa ingilizce ile ilişkilerimiz başlatıla, geliştirilebilmekte ve sonlandırılabilmektedir.
bu reklam her izlediğimde bende "lanet gelsin" hissi uyandırmaktadır ama belki de hali hazırda lanet gelmiş olduğundan bu dilek bile boştur.
1. ayrılma sebebi olarak bir erkeğin aynı tshirtü giymesi gösterilebilir, bunu kendisinin suratına söylemekte sakınca görmemek normaldir.
ye kürküm ye hayatımızın orta yerinde meşrulaştırılmaktadır, barbarosun x5i olsa, dkny giyse o kız ayrılmayacaktır. götüne koyim ben öyle insanın demekte bir sakınca yoktur ozaman.
2. türkçe artık bize lazım olan bir dil değildir, nasıl olsa ingilizce ile ilişkilerimiz başlatıla, geliştirilebilmekte ve sonlandırılabilmektedir.
bu reklam her izlediğimde bende "lanet gelsin" hissi uyandırmaktadır ama belki de hali hazırda lanet gelmiş olduğundan bu dilek bile boştur.
(bkz: i dont love you barbaros)
star tv’de yayınlanan, jüri üyelerini ebru gündeş, orhan gencebay, bülent ersoy ve armağan çağlayan’ın oluşturduğu, alaturka adı verilen müzik türünü icra etmeye çalışan gençlerin yarıştığı yeni yarışma.
(bkz: bir gün herkes onbeş dakikalığına meşhur olacak)
(bkz: andy warhol)
(bkz: bir gün herkes onbeş dakikalığına meşhur olacak)
(bkz: andy warhol)
koltuğun kol koymaya yarayan kısmı.
(bkz: kolçak)
(bkz: ermeni soykırımı)
başlığa tıklamak isteyen gençlerin aklından "acaba mı lan" sorusunun geçmesine sebep olacağını düşünüyorum. başlıklar tıklanmasına göre hit alıyor olsa idi sonucu da zevkle izlerdik..
popstar alaturca yarışmasında, "kırık" olduğu gerekçesi ile, türk gençlerine örnek olamayacağı düşünülerek alınmayan bir elenmiş yarışmacı sebebiyle bülent ersoyun ebru gündeşe "sen akşam nasıl yatıyorsun" demesi ile vuku bulmuştur. yarışmacılardan bir tanesinin küpe takarak türk sanat müziği söylemesi tartışmanın başlangıcı olmuş, bülent ersoy üstü kapalı olarak "devletin, yayın organlarının ve halkın arasında da bir sürü ibne var" demiş (ima ettiği buydu en azından), bunun da utanılacak bir şey olmadığını belirtmiş ve "müziğin cinsiyeti olmaz" diye bağırarak ebru gündeşi dövmekten beter etmiştir. nitekim ebru gündeş, bu programı izleyecek gençlere bir ibnenin örnek olamayacağını ağzından çıkarırken büyük ihtimalle jüri üyeleri arasında oturan bülent ersoyun geçmişini gözden kaçırmıştır.
bununla beraber, bülent ersoy mu haklıdır ebru gündeş mi?
sanatçı halka neresi ile örnek olmalıdır?
bülent ersoy kimliğini gizleyerek, gizlemeye çalışarak mı yaşamalı idi?
bu yarışma katılımcılarını "nesine" göre seçmekle yükümlüdür?
bir yarışmacı "ibne" olduğu gerekçesi ile elenebilir mi?
bunlar kendi kendimize cevaplamamız gereken sorular olarak bize kalmıştır.
bununla beraber, bülent ersoy mu haklıdır ebru gündeş mi?
sanatçı halka neresi ile örnek olmalıdır?
bülent ersoy kimliğini gizleyerek, gizlemeye çalışarak mı yaşamalı idi?
bu yarışma katılımcılarını "nesine" göre seçmekle yükümlüdür?
bir yarışmacı "ibne" olduğu gerekçesi ile elenebilir mi?
bunlar kendi kendimize cevaplamamız gereken sorular olarak bize kalmıştır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?