confessions
  1. toplam entry 994
  2. takipçi 1
  3. puan 18819

anketör

adrenokortikotropik
merhaba..hede hödö araştırma şirketinden geliyorum, alkolsüz içecekler üzerine bir araştırma yapıyoruz da, yardımcı olmak ister misiniz? şeklinde, üzerine araştırma yapılan konusu değişken lakin yardımcı olmak isteyenleri aramaktan asla vazgeçmeyen ve bunun için tüm gün sokaklarda sürten cefakar insanların genel adıdır . yüzlerinde bir sevimlilik ve bakışlarında acı bana ifadesi taşıyanları makbuldür. genelde kapılar yüzlerine kapanır, öff senle mi uğraşacağım gibisinden. ama azimli bir anketör asla yılmaz, yılmamalıdır.

marla singer a yelloz demek

adrenokortikotropik
dizi, film izlerken yorum yapan babaannelerin anneannelerin gerçekleştirmesi yüksek hadisedir. bu tip aile büyükleri, aay aayy gitti çocuk ölüyor gibi feryatlar basma, vaay orospuya bak baştan çıkardı evli barklı adamı deme gibi mükemmel huylara da sahiptirler ki bu durumlarda mıncırılası, üstlerine atlanasıdırlar, öyle de şeker ve saftırlar.

regl olan erkek diyalogları

adrenokortikotropik
-hamdi abi, komünist kuzenim geldi dün akşam çok huzursuzum, bir baş ağrısı falan..bir de asabiyim sorma gitsin..
-tabi oğlum marxdan girmiştir şimdi o, yazık lan.
-öyle değil ya abi, kanlı darbe gibi bir şey bu, ay anlatamadım mnskym. halam geldi, anavatan kan ağlıyor falan.
-desene oğlum regl oldum diye, bu ne lan ilk kez regl olmuş kız tripleri? doğanın kanunu oğlum, kabullendim ben, yengeni artık daha iyi anlıyorum hem.
-hmm.

etom

adrenokortikotropik
her devrin adamı olmayı beceremeyecek yapısından kaynaklı olsa gerek sevenleri olduğu kadar sevmeyeni de olan yazar kişisi kendisi. sanırım herkesin sevgilisi olmak gibi de bir niyeti yok her aklı selim sahibi insanın olması gerektiği gibi, zira bir fikre karşı çıkan yoksa o fikrin doğruluğundan şüphe etmek gerekir mantalitesini tam manasıyla oturtmuş biri anladığım kadarıyla..

sevdiğini övmek kadar beğenmediğini de belirtmek herkese olduğu kadar etom’a da yakışıyor, saygı çerçevesi içinde ve hakaretten uzak elbette..

saygılar..

tanrı ya dava açmak

adrenokortikotropik
gözünden sakındığı yavrusunu kendi elleriyle hazırlayarak gönderdiği okulda olaylarla hiç alakası olmadığı halde kaybeden annenin,

doğumgününde arkadaşlarıyla eğlenmek isteyen ve bunun için dışarı çıkan gel gör ki bar çıkışı evsiz, sahipsiz kalmış bir başka tanrıya davacının kör bıçağıyla can veren çiçeği burnunda üniversite mezununun,

çocuğuna istediği bisikleti almak için haftalar boyunca her gün birkaç saat daha fazla çalışmak zorunda olan , bisikleti almak için gittiği çarşıda, biz de kendimize ait toprak isteriz diye atılan bombanın parçaladığı babanın,

bir adam sevdi diye abisi tarafından vurulan 17lik genç kızın,

sonuna kadar hakettiği durumdur belki de..

benim kızım, can parçam ölünce mi kavuştu özgürlüğe halklar?
ben ölünce mi evi yurdu oldu tinercilerin?
oğlum mu vermemiştim ki onlara o toprağı da, tek isteği bir bisiklet olan oğlumu cezalandırdın beni alarak?
sevgi denen şeyi içimize sen koymadın mı ki şimdi ben sevdim diye cezalandırıldım? keşke hiç öğretmeseydin bize sevmeyi!

olmaz mı haykırışı davacıların?



yakışıklı değilsin ama sempatiksin

adrenokortikotropik
güzel vücut boş surat paradoksundan uzaklaşasım var, içten gülümsemeyi ve boş bakmamamayı becerebilen insanlar benim için daha kıymetli diye düşünen bir bağyandan duyulduğunda havalara uçurası bir cümledir kanımca. 40 yaşında kel kaldın diye seni terketmeyeceğini söyleyen bir bağyan anam anam hastayım ölürüm sana, gurban olam boyuna posuna diyenden daha kıymetli değil mi?

sarhoşken sevişmek

adrenokortikotropik
sarhoşluğun derecesine göre hassasiyeti de azaltma olasılığından dolayı rahat davranılacak lakin hayal meyal geçecek ve ertesi gün rüyaymış gibi hatırlanacak durumdur kanımca. sarhoşluktan kasıt çakırkeyflikse başkadır, kusmak üzere olan biriyle sevişmek pek de heyecan verici olmasa gerek aksi takdirde.

19 eylül 2007 fenerbahçe inter maçı

adrenokortikotropik
pek heyecanlı, bacağımızı titretmek, tırnaklarımızı yemek, avcumuzu ısırmak suretiyle izlediğimiz ve pek de keyif aldığımız maç olmuştur. cassibıdı bıdı isimli inter futbolcusunun topa ısırmasına da hayran kaldık ailecek lakin bu futbolcular ne kadar pis adamlar be. futboldan pek anlamayan bünye bile fenerin ne kadar azmettiğini ve bastırdığını farkederdi. adil bir maçtı, 1-0 oldu bizim oldu, önümüzdeki maçlara bakacağız.

terörist

adrenokortikotropik
herkes kendince doğru ve yaşanılır olan dünyaya kavuşmak ister elbet..insan olmanın doğal getirilerinden zira özgür olma ve istediğini yapma güdüsü. evet, özgür olmak iyi hoş da, yok mudur bu özgürlüğün sınırı? yani özgür olmak istediklerini elde etmek için önüne geleni kırıp dökmek, ezip geçmek midir? orası muamma..

hak verilmez alınır derler ya hep, doğru, ağlamayan bebeğe emzik yok bu dünyada. burası saflıktan bu kadar uzak bir yer, bir bebeğin hislerine dahi bu kadar duyarsız. hatta ağlayana bile meme vermeyecek kadar acımasız. hırçınlaştırıyor sanırım bizleri bu durum. hırçınlaştıkça acımasızlaşıyoruz, daha fazlasını istiyoruz, istedikçe acımasızlaşıp hırçınlaşıyoruz.

öyle kansızlaşıyor öyle adi oluyoruz ki, bütün gün evine ekmek götürmek için uğraşmış ter dökmüş adamın ekmeğine bulaştırıyoruz kanı, okulda alfabeyi ezberlemeye çalışan çocukları rehin alıyoruz sesimiz duyulsun diye, birini diğerinin gözü önünde öldürüp çekeceği acıyı tattırıyoruz ya acıyı hissedemeyecek kadar uyuşsa bile gözünün önüne gelsin aslında hisssettikleri..

biraz kurnaz davranıp gücü elde edenler bizi birbirimize kırdırmanın yolunu buluyor ya, tepemize bombalar yağdırırken büyük patronlar, birbirimize dalaşmaktan vazgeçemiyoruz. sonra hepimiz aynı bombanın kurbanı oluyoruz. kendimizi elimize silah geçince onca büyük zanneden bizler, ne kadar kolay lokma olduğumuzu ancak ölürken anlıyoruz. öldürdüğümüz kardeşlerimiz geçiyor belki ölürken aklımızdan ama nafile.

terörist diye etiketleniyoruz can verirken bumerangımız yüzünden..

sonra yeni pimi çekilmiş el bombaları yaratıp bizden salıyorlar sokağa, sanki böyle olmak fikri aklımıza onlar tarafından sokulmamış gibi, terörist diyorlar bize..

öldürdüm, acımadım, kıydım doğru..ama acımamayı öğretenler değil miydi bana şimdi terörist diyenler?

ben bulamadım tanımını, terörist benim diyemedim, terörist diyenler aslında teröristi yaratanlardır diyemedim..buyrun siz yapın şimdi teröristin tanımını bu kadar mühimse sizin için etiketler..

anneanne

adrenokortikotropik
bir köy evinin kapısından bakarken küçücük ellerinden destek alıp, beton avluda bir yanında onun gitmesine dayanamayıp kahrından kısa bir süre sonra hayat arkadaşına kavuşacak ama senin bunu tahmin bile edemeyecek kadar küçük olduğun deden, diğer yanda onu en az kendi annesi kadar sevmiş ve asla kaynanası olamadığı damadı,baban.. hayatın onca yükünü taşımış, hasretler yaşamış, iki tane,anne olmayı sonuna kadar hakedecek bilinç ve olgunlukta kız evladı yetiştirmiş, bunun yanında minnacık oğlunu toprağa vermek zorunda kalmış ve buna katlanmış olmasına rağmen o an yanındakiler bıraksa düşecek kadar güçsüz kalmış, göğsüyle beraber kadınlığını ve ardından kendini yitirmiş hisseden, altın saçları ağarmış bembeyaz bir kadın, annenin annesi..

annenin eksik kalan yanı. beni de annem nolur böyle yarım bırakıp gitmesin, nolur ilk giden ben olayım, ben o kadar dirayetli olamam deme sebebi..

be careful what you wish for

adrenokortikotropik
çok şeker, tonton bir babaanne anlatır..

dedenle evlendiğimizde evimiz yoktu tabi, güç bela kiralık evler, sürekli taşınmak zorunda kalmalar, bıkmıştım..dedim ki bir gün, bir evimiz olsun, varsın çatısı olmasın.
güç bela aldığımız ilk evin çatısı sürekli tepemize akıyordu. aman diyeyim yavrum, ne diliyorsanız tam dileyin, sonra yanlış anlaşılmalar olabiliyor.

yanlış anlaşılmamak, sonradan pişman olmamak için ne istediğini bilmek gerekiyor öncelikle, çok doğru.
18 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol