sit

alorarola
kabil, habil’i öldürdüğü zaman adem ve havva kırk gün ağlaştılar. yemediler, içmediler, çok üzüntülü oldular. kederlendiler. hak teala vahyeyleyip adem’e dedi ki:

- ey adem, yeter ağladığın. ben sana ta ki enbiya’nın evliya atası olsun diye habil’e benzer bir oğul bağışladım.

bundan sonra o oğul doğdu. adem(a.s.) onun adını şit koydu. şit bağış demektir. yani habil’e karşılık gelmiş, bağışlanmıştır. daha sonra da hak teala hazretleri şit’e peygamberlik verdi. ona elli suhuf indirdi. şit (a.s.) da kavmini allah’a davet etti. nice halk da ona uydular. şit peygamber bin şehir yaptı. şit (a.s.) yedi yüz yıl ömrü olmuş ve sonra canını teslim etmiştir. ondan sonra idris (a.s.) onun yerine geldi.
benduruyorumsebagitti
ben bugün bunu gördüm başlığına da yazılabilecek şekilde: bir isim.

şit aleyhisselam, bir peygamber, kuran da ismi geçiyor.

bir vakit, tanıştığımız birisi ismini şit olarak söylemişti. "herhalde yanlış anladım, reşit’tir" diye düşündüm. reşit dediğimde, "şit" dedi. "yine yanlış anladım" diye düşündüm ve "reşit" dedim. "hayır şit" dedi. "nasıl yani" bakışı yayıldı yüzüme, gülümsemeyle birlikte.

yapmayın, etmeyin diyeceğim ama kimse dinlemeyecek. neyse...

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol