recep tayyip erdoğan

5 /
portakal suyu
’’özelleştirme’’ kelimesi altında yavaş yavaş toprakları dağıtan,yapmakta olduğu bu ’’satış’’ işlemleri eleştirildiğindede ’’benim toprağım değilmi satarım’’ tarzında yorumlar yapabilicek kadar zavallı konuma düşmüş olan adam.
ozerezgi
ülkemi pazarlıyorum derken ciddiyetini ve ülke sevgisini dile getiren yurdum başbakanı geçinemediği için tazminat davaları açmakta da bir sakınca görmez.
walide sultan
su yasadigimiz ileri teknoloji caginda, dunyanin yabanci lisan bilmeyen, bilgisayar kullanamayan tek basbakani (arapca okuyabildiginin kesin, fakat bu lisani konusabilme kapasitesinin bile olmadigini dusundugum). ve digerlerinden sonra, ulkenin basina gelen, buyuk talihsizliklerden birisi dahadir kendisi, ayni zamanda...boyle mi olmaliydi...
biz millet olarak, nereden nerelere gelmisiz... ne acilar cekilmis ne bedeller odenmis bu ulkenin tarihi yazilirken...simdi boyle mi olmasi gerekiyordu, o begenmedigimiz iran bile kafa tutarken dunyanin gercek seytani, amerika birlesik devletlerinin baskanina, bizimki kuyrugunu kistirmis emirlerini bekliyor, ulke butcesinin neredeyse yarisi askeri harcamalara gidiyor, orada cocuklarin okuyacak ders kitaplari bile yok, ogretmenleri yok. bu cagda, boyle mi olmaliydi...
hirsizliklardan, yagmalardan bikan bu ulkenin secmenleri, bir anlik ofkeyle hareket edip, diger beceriksizlere ders vermek istediler. o anda dusunemediler, yeni bir ac gozlu mollalar cetesini basa getirdiklerini. biz boyleyiz iste, ofkeyle kalkar zararla otururuz hep. duygusalligimiz bas belamiz... boyle mi olmaliydi...
yok delikanliymis da, yok kasimpasaliymis da gerek yok, bu polat alemdar soylemlerine, cagdas ulkeler boyle delikanlilikla filan yonetilmiyor artik. bilim konusuluyor, teknoloji konusuluyor.
herkes globallesme yolunda, hatta uzay yolunda...

uc sene ayri kaldiktan sonra kavusur kavusmaz egilip topragini optugum, hasretiyle yuregimi kavurdugum, vah benim guzel turkiyem, vah benim memleketim vah...
asturyas
yabancı dili olmayan başbakan ... rahmetli turgut özal’ın bile yabancı dili vardı...
bide paso ulusa sesleniş konusması yapıyor kendileri...

ampulu edison icat etti sayın başbakanım ...
yaramyan the sun of art
kendisi özelleştirme, toprak satışı olayları ile bu ülkeyi yavaş yavaş satan bir boş muhabbet insanıdır.

didim’de ingilizler bir sürü arsa almışlardır, velhasıl buraya evler falan da yapmışlardır. peki ne olduğunu tahmin edin? didim’de bu beylere elektrik, su gibi faturalar ingilizce gitmektedir! vay be bende bizim resmi dilimiz türkçe sanıyordum.
faten
durumu su fıkra ile özetlemek mumkundur ;

erdoğan’la bush ilk bulusmalarında birbirlerine hava atarlar. bush, erdoğan’a "bizde öyle bir teknoloji var ki, ölüyü diriltiriz" der. erdoğan altta kalmaz ve karşılık olarak "bizde öyle bir teknoloji var ki, partimizin bütün üyelerine 100 metreyi 3 saniyede koşmayı öğretiyoruz" der.

türkiye’ye döndüğünde erdoğan’ı bir düşünce alır. danışmanlarını çağırtır ve attıgı palavrayı anlatır. "haftaya bush geliyor. yalanımız ortaya çıkacak, acaba ne yapsak?" diye sorar. danışmanlarından biri hemen yanıtlar:
"onlara ölüyü nasıl dirilttiğini sordunuz mu?"
"hayır sormadık"
"o halde hiç korkmayın başbakanım, alın bush’u anıtkabir’e götürün. atatürk’ü diriltmesini isteyin. diriltmezse o rezil olur. yok eğer diriltirse, siz zaten 100 metreyi 3 saniyede koşarsınız..."
yaramyan the sun of art
atatürk’ün selanikteki evindeki ziyaretçi defterinde akp iktidarının atatürkçülüğe karşı icraatlar yaptığı yazan bir ziyaretçi notunu yırtmış adamdır. yazıyı yazan adam "ben atamla dertleşirim ve şikayetlerimi de oraya yazarım senelerdir" gibisinden bir şey demiştir ancak eleştiriye tahammülü sıfır olan insan ve de başbakan olmuş olan rte kişisi bunu yırtmıştır. yok artık daha neler diyeceğim kendisine ve de şunu da söylemek isterim ki bu ülke senin gibi çok gördü hadi yavaştan yaylan...
floydian
salaklıkta ve sığlıkta sınır tanımayan bu adam yüzünden artık selanikteki ziyaretçi defteri de müzeden kaldırılmış ve gelen ziyaretçiler de müzeyi refakatçilerle gezecekmiş. ata halkından mı korunuyor? ... artık rte anasını da alıp buralardan toz olsa, daha iyisi veya daha kötüsü artık kim gelecekse o gelse çok iyi olacak zira 1938de başlayan "karşı devrim" şu anda en yüksek hızıyla devam ediyor.
sirinsem gunahim ne
17 mayıs 2006 tarihinde terörist saldırıya uğrayan danıştay üyelerinin aldığı türban kararı sonrası:

"efendi, bu senin işin değil, diyanet’in işi"

daha sonra;(5 nisan 2006 tarihinde)
"açık konuşuyorum, danıştay’da birçok engelle karşı karşıyayız"

tralier
tc’nin başına gelmiş ve gelecek en acayip başbakan.danıştay saldırısı sonrası verdiği demeçler ve genelkurmay başkanı hilmi özkök’e karşı söylediği sözler, başbakanının ne kadar duyarsız ve vurdumduymaz olduğunu göstermekte.geçmişte "ben laikliği makamım gereği koruyorum" tarzı sözlerde bulunun laik türkiye cumhuriyeti başbakanın’a da bu yakışırdı zaten.danıştay’a yapılan saldırının asıl sebebi.din ulemasını, hukuktan üstün gören dinci.

yavaş yavaş laikliği yoketmek için ortamı hazırlamış olduğunu düşünürken, laikliğe karşı yapılmış bir saldırı karşısında onbinlerin sokağa dökülmesi ile hayal kırıklığı yaşamış kişidir ayrıca.

vatan hainlerinin attığı iki kurşunla laik olmadık biz, öyle de yenilmeyiz.
5 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol