namümkün..
-aradığınız inançsıza ula$ılamadı-
insanın içindeki inanma ve tapınma güdüsü, öyle istemdı$ı ve co$kun bir $ekilde cereyan eder ki böyle birini bulamazsınız. inançsızlık kendisi zaten rölatif bir kavram: inanılan ya da inanılmayan durumun da bir tür iç dinamiği söz konusu. tanrı`nın orada olduğuna inanmak ile orada tanrı`nın olduğuna inanmak bile farklı iki konu iken, bir de "allahsızlık" olarak yaftalandı mı joker oluyor. dini bir inançsızlık mı yoksa genel bir inançsızlık durumu mu tartı$ılan, önce buna karar vermek gerekiyor.
nezdimde insan inançla yaratılmı$tır: gördün mü yaradılı$a inanıyormu$um.
mutat tenkitlerinizin bayağılığından basbayağı rahatsız olduğunuz gün yüzünüzdeki rengi bana söylemenizi rica edeceğim. tuvaleti boyatacağım da.
inancı olmayan insan
dogal olmayan sekilde yasıyoruz.
dogal degiliz, ogretilmislerle kurguluyoruz hayatımızı, belkide bir baskasının kurguladıgı bir hayatta sadece bir dublor olarak yer alıyoruz. bas rol oyuncusu olma vaadi ile suren bir kepazelik yasıyoruz.
insan dedigin toplumla var olan bir hayvan, insan dedigin ogretilmislerle yasayan refleksiv gudulerle hareket eden sartlanmıs bir yaratım. ote olmamak icin cırpınan butunun bir parcası sadece.
inanc dedigin ise bireyin ta icinden gelmesi lazım olan sey. tum ogretilerden uzak tum baskılardan uzak bireyin kendi icinde cozumlemesi gerektigi bir sorun. hayatımız dogal degil yasamımız yasanmıslıklar uzerine kurulu bir yeniden cevrim; yani kesfedilecek bir sey yok. hayatımız tel orgulerle cevrili ne kacıs ne ozgurluk.
inanmak icin bireyin icinden gelen o sesi duyması gerekir, birey kendine inanıyorsa "ben" diyebildigi icindir, ona inanıyorsa "ben" den once "o" diyebildigi icindir, tum bu samimiyetsiz soguklukta sahısların onemi sitemlerin islerliginin ustune cıkmıs, bırakın "ben" demeden once "o" demeyi, "ben" bile diyemiyecek kadar toplum olmus insan dedigin.
sonuc olarak ogretilenler dunyasında bizden once yasamısların genellemesini kopyalaıyoruz kendi yasamımıza oteki olmamak adına. bunun adı inanc degil bunun adı iki yuzluluk, bunun adı sizofreni bana inanctan bahsetmeyin; once tek basınıza var olabilecek kadar kendiniz olun sonra inanıyorum diyin. su an inandıgınız hic bir sey yok aslında inanıyorum dediginiz her sey size ogretilmis seyler, baskasının ogretilerini kendi yasamınıza monte ederek inanmak gibi derinligi olan bir konuyuda yasamlarımız gibi sıglastırmayalım.
zira bir gun inanc gercekten olursa inancı olan insanlar bir gun yeryuzunde yururse iste gercek ozgurluk o zaman kendini gostericek ve bireyler kendilerinin tanrıları olacak, ama o zamana kadar inancı olmayan insanlar olarak ogretilmisler dunyasındaki koleligimize mahkumuz, tum diger suruler gibi...
dogal degiliz, ogretilmislerle kurguluyoruz hayatımızı, belkide bir baskasının kurguladıgı bir hayatta sadece bir dublor olarak yer alıyoruz. bas rol oyuncusu olma vaadi ile suren bir kepazelik yasıyoruz.
insan dedigin toplumla var olan bir hayvan, insan dedigin ogretilmislerle yasayan refleksiv gudulerle hareket eden sartlanmıs bir yaratım. ote olmamak icin cırpınan butunun bir parcası sadece.
inanc dedigin ise bireyin ta icinden gelmesi lazım olan sey. tum ogretilerden uzak tum baskılardan uzak bireyin kendi icinde cozumlemesi gerektigi bir sorun. hayatımız dogal degil yasamımız yasanmıslıklar uzerine kurulu bir yeniden cevrim; yani kesfedilecek bir sey yok. hayatımız tel orgulerle cevrili ne kacıs ne ozgurluk.
inanmak icin bireyin icinden gelen o sesi duyması gerekir, birey kendine inanıyorsa "ben" diyebildigi icindir, ona inanıyorsa "ben" den once "o" diyebildigi icindir, tum bu samimiyetsiz soguklukta sahısların onemi sitemlerin islerliginin ustune cıkmıs, bırakın "ben" demeden once "o" demeyi, "ben" bile diyemiyecek kadar toplum olmus insan dedigin.
sonuc olarak ogretilenler dunyasında bizden once yasamısların genellemesini kopyalaıyoruz kendi yasamımıza oteki olmamak adına. bunun adı inanc degil bunun adı iki yuzluluk, bunun adı sizofreni bana inanctan bahsetmeyin; once tek basınıza var olabilecek kadar kendiniz olun sonra inanıyorum diyin. su an inandıgınız hic bir sey yok aslında inanıyorum dediginiz her sey size ogretilmis seyler, baskasının ogretilerini kendi yasamınıza monte ederek inanmak gibi derinligi olan bir konuyuda yasamlarımız gibi sıglastırmayalım.
zira bir gun inanc gercekten olursa inancı olan insanlar bir gun yeryuzunde yururse iste gercek ozgurluk o zaman kendini gostericek ve bireyler kendilerinin tanrıları olacak, ama o zamana kadar inancı olmayan insanlar olarak ogretilmisler dunyasındaki koleligimize mahkumuz, tum diger suruler gibi...
(bkz: insomnia jim )
olmadığına inanmak; inançsız insan olamaz.
inanç ihtiyaci insanin yaradili$inda ona bah$edilmi$ bir hediyedir. insan inanmadan ya$ayamaz, illa ki siginacak bir liman arar kendine:
korktugunda, asik oldugunda, umutsuzlugunda, her $eyde... inanci olsun ister,onu dü$tügünde kaldiracak bir duygusu olsun ister.
ancak inandigi seyi icsellestirme yoluna ara$tirarak girmelidir. $unu da gormek gerekir ki bilim her zaman inançta sökmez ne yazik ki.inanç; ba$li ba$ina soyut bir kavramdir, bilimin somut ellerinde tutunamaz,zerre zerre dagilir.
(bkz: tanriyi nasil sevdigini goster bana)
(bkz: imkansiz)
korktugunda, asik oldugunda, umutsuzlugunda, her $eyde... inanci olsun ister,onu dü$tügünde kaldiracak bir duygusu olsun ister.
ancak inandigi seyi icsellestirme yoluna ara$tirarak girmelidir. $unu da gormek gerekir ki bilim her zaman inançta sökmez ne yazik ki.inanç; ba$li ba$ina soyut bir kavramdir, bilimin somut ellerinde tutunamaz,zerre zerre dagilir.
(bkz: tanriyi nasil sevdigini goster bana)
(bkz: imkansiz)
inanmak, iman etmek bazı kabulleri gerektirir.önce olayları zihin süzgecinden geçirdikten sonra çözemediğimiz şeyler olması normaldir. çözemediğimiz her şey anlamsız, saçma olmayabilir. yani bilimin açıklayamadığı bazı şeylerin olması zaten bilimin var olma sebebinden başkası değildir. bilim her gün öncesinde kabul ettiği şeyleri kırıp, üstüne yeni şeyler koyuyorsa, sonsuz bilinmeyenden her gün bir şeyler eksiltmesindendir.
ne yazık ki bazı insanlar bilim ile dini birbirine çakıştırır. ya bilimsel düşünürsün ya da yobaz olursun gibi bie mantık var. oysa bilimsel bir süreçi incelediğinizde soyutlamaların, ceteris paribusların ne çok olduğunu, aslında bilimin bile ne kadar bazı gerçeklere iman ederek yola çıktığını görürsünüz.
neyse konu saptı bambaşka bir noktaya gitti.boku çıkmadan keseyim.
ne yazık ki bazı insanlar bilim ile dini birbirine çakıştırır. ya bilimsel düşünürsün ya da yobaz olursun gibi bie mantık var. oysa bilimsel bir süreçi incelediğinizde soyutlamaların, ceteris paribusların ne çok olduğunu, aslında bilimin bile ne kadar bazı gerçeklere iman ederek yola çıktığını görürsünüz.
neyse konu saptı bambaşka bir noktaya gitti.boku çıkmadan keseyim.
(bkz: hakkinda bu kadar cok entry girilince inandi zannettim)
edit: inanmi$ evet, cok da gucenmi$ bana, ne gerek var?
edit: inanmi$ evet, cok da gucenmi$ bana, ne gerek var?
(bkz: laissez faire laissez passer)
(bkz: bunu yapan insan olamaz)
zaman kazanmış insandır!
kendi nazarımda cesur insandır. toplumun çoğunluğuna, baskısına, yetiştirilme tarzına ve koca bir geçmişe karşı dik durabilendir. çoğunluk tarafından aykırı kabul edilir. toplumun normal ve genel diye nitelendirdiği, hatta delicesine bağlanıp inandığı dogmalar çok da normalmiş gibi.
inançsızdır. inançsızlık insanı güçsüz kılar, en azından kendine inanmalı insan.
sorgulayan insandir. sorgularinin kar$iliginda net ve muspet veriler alamayinca da inancsizligi secmi$tir. afferim ona.
robot süpürge
bebek maması
aptamil bebek maması
en ucuz klima fiyatları
klima fiyatları
dubai vize
sözlük scripti sütyenli atlet
şişli escort bursa escort görükle escort türkçe seks hikayeleri izmir escort hatay escort izmir escort ankara escort
çankaya escort maltepe escort buca escort denizli escort denizli escort çiğli escort şirinevler escort çekmeköy escort
Anadolu Yakası Escort istanbul escort
şişli escort
esenyurt escort
beylikdüzü escort
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?