keşfetmektir. kalbinin artık vücudunun neresinde attığını bilemezsin. dudaklarında mıdır, ellerinde mi, ellerinin sardığı belinde mi.
beklemektir biraz, zamanı içmek, bambaşka bir anı tatmak, kendinden bile uzaklaşmaktır.
onun bakışlarını üzerinde hissetmek için çok beklediysen, aylar, yıllar geçtiyse mesela, sonunda seni fark edip tıpkı senin gibi aşık olduysa sana, o küçücük öpücük bile hayallerinin çok ötesinde kalır.
düşünmemişsindir o anı, kurgulamamışsındır, bir şekle, bir kalıba oturtmamışsındır.
işte tam bu yüzden değerlidir. şaşırmak, anlamaya çalışmak ve envai çeşit hisle sarmalanmış o heyecan.
alınan ilk öpücükten bahsediyorsak eğer, bendeki yansıması budur.
bir başkasından alınan ilk öpücük, arkasından gelen ilk öpücükler, her birinde bir öncekinin izleri kalır. belki nefret edersin o an ondan, sırf bir önce öptüğün adam yüzünden.
belki sana her zaman anlayışlı davranan adam birden değişir, tanıyamazsın, canın yandığıyla kalır.
belki hiç beklemediğin, uzaktan izlediğin adamın nefesini bir gün dudaklarında hissedersin. öpmese dahi, ellerine dokunduğunda parmağının geçtiği her yerini yakar, yıkar. başını döndürür, midene milyonlarca kelebek bırakır, sonra gider... o öpüşmenin ötesidir zaten, çoktan sevişmişsinizdir, herhangi bir dünyada ölüp başka bir dünyada tekrar dirilmiş, zamanı çoktan alt etmişsinizdir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?