ilhan selçuk

1 /
seyhmerat
cumhuriyet gazetesi’nin olmazsa olmazi,cumok tarafindan cumhuriyeti yonetmesi icin yetki verilmis kisidir.cok buyuk bir yazardir,ikinci sayfa acilip ilhan selcuk okunmadan olmaz,cumhuriyet gazetesi almanin bir anlami kalmaz.buyuk bir bilgi birikimine sahiptir,bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan birisi degildir tam tersine fikirleri saglam temeller ustundedir.
shibumi
cumhuriyet gazetesi calisanlari adina gazetenin imtiyaz sahipligini ustlenmis olan yazar.yazilari takdir edilerek okunur okutturulur.
seyhmerat
http://www.ikincicumhuriyet.org/arsiv/arsiv6121.htm

aşikâr ve pişekâr...

’ikinci cumhuriyetçi’ lerin kulakları çınlasın..
türkiye’de iki cumhuriyet var..
birincisi türkiye cumhuriyeti..
ikincisi cumhuriyet gazetesi..
bu ikisi yazgı birliğinde ortaktırlar..
yazgı birliği nerede başladı?..
**
elinizde tuttuğunuz gazetenin kurucusu yunus nadi , 29 ekim 1923’te ankara’da büyük millet meclisi’nde kürsüye çıktı...
ve cumhuriyet’i ilan etti...
ama, salt cumhuriyet yeterli miydi?..
bugün iran’da cumhuriyet rejimi geçerli..
yeterli mi?..
iran’da seçim var..
yeterli mi?..
komşumuz iran’da hem cumhuriyet rejimi sürüyor, hem seçimler yapılıyor..
ama iran’da demokrasi yok.. ülkeye karanlık bir ortaçağ rejimi egemen...
**
yunus nadi ankara’da meclis kürsüsünden cumhuriyet’i ilan etmişti; ama, yetmiyordu, çünkü istanbul’da halife vardı, ülkede şeriata dayalı hukuk geçerliydi..
bu durumda ne cumhuriyet gerçek cumhuriyet olabilirdi..
ne de ülke demokrasiye açılabilirdi..
kadını şeriat üzre ikinci sınıf insan sayan bir ülkede demokrasinin d’sini ara ki bulasın...
istanbul’daki medya -o zaman basın- ise çoğunlukla mütareke artığıydı ve hilafetin yanında yer alıyordu..
mustafa kemal , yunus nadi’ye,
- çocuk, dedi, istanbul’a git, cumhuriyet gazetesini çıkar!..
yazgı birliği böylece gerçekleşti..
**
türkiye cumhuriyeti’nin bugün içine düştüğü durumda cumhuriyet gazetesi kendi tarihine ve varoluşuna sadık kalabilmek için gereken savaşımını yürütüyor...
bizim iki kırmızı çizgimiz var:
laik cumhuriyet..
bölünmezlik..
halkımızın büyük çoğunluğunun bu iki kırmızı çizgiyi savunmakta kararlı olduğuna inanıyoruz..
ama bir de medya var..
bu medyada doğan grubu’nun cumhuriyet gazetesine bir savaş açtığı da görülüyor..
neden?..
**
önümüzdeki günlerde bu neden sorusunun nedenlerini açıklamak ve sergilemek kararındayız..
türkiye’de iki cumhuriyet var..
birincisi türkiye cumhuriyeti..
ikincisi cumhuriyet gazetesi..
birinci cumhuriyet’in defterini dürmek isteyen güçler, doğan medya grubu’nu cumhuriyet gazetesinin üstüne saldırtmışlardır...
cumhuriyet böyle saldırılara pabuç bırakacak bir gazete değildir...
türkiye cumhuriyeti’nin bugün tehdit altında olduğunu bilmeyen ve görmeyen yok!..
iki kırmızı çizgiyi çiğnemek isteyenler meydanda...
cumhuriyet’e saldırının nedeni aşikâr...
biz bu aşikârın pişekârlarını sergileyeceğiz.



alchoburn
ayrıca ’yüzbaşı selahattin in romanı’nı yazmıştır

vakti zamanında ’ bu ülkede kim ki emperyalizmi gizliyor, başka hedeflere yönlendiriyorsa insanları, bilin ki o kişi emperyalizmin baş adamıdır’ lafını etmiş kişi...

cumhuriyet bir başörtüsü popülizmine katılmış güdülürken,ilhan selçuk emperyal ülkeleri değil ülke içi grupları hedef gösterirken; kim ne yapıyor diye beni derin düşüncelere sevk etmiştir bu lafı...

mandela
bu günkü köşe yasısında milliyetçi hareketi aklamaya çalışmış kafası son derece karışmış devlet adamı!
seyhmerat
türkiye’de sol ile sağ bir yer değiştirme içerisine girdiğini ve bu yüzden de çatışmanın bitmediğini çok iyi tespit etmiş olan yazardır.
keks
kendisine,genç subayların rahatsız olduğunu, ülkeye bildirmek gibi bir rol biçen cumhuriyet gazetesinin önemli bir yazarı.orduyu göreve çağırması ile meşhurdur.enazından benim için
madeline
kendisi cumhuriyet gazetesi başyazarı olmasının yanı sıra 83 yaşında ve tansiyon hastasıdır.ancak bu sabah 4 sularında insafsızca yatağından kaldırılıp gözaltına alınmıştır.
ve kendisinin gözaltına alınacağından habersiz yazmış olduğu bugünkü yazısı:
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/8509984.asp?gid=229&sz=9956
independence
gozaltina alini$ bicimi, bana kurban bayramlarinda ellerinden kacirdiklari kurbanlarin pe$inden ko$an kasaplarin halini hatirlatti.bir tela$, bir daha yakalayamayiz endi$esi, bir yaygara.oysa sabahin 4 unde gozaltina alinan ki$i, 15 senedir devlet tarafindan korumalarla korunan bir gazeteci.sabahin 4 unde apartopar gozaltina alacaginiza, kendisini korumak icin gorevlendirdiginiz korumalara soyleseydiniz ya sabah kahvaltisini yaptiktan sonra giyinip insanca gelseydi goturulmesi gereken yere.

ilhan selcuk polisten mi kacacakti yoksa devletten mi? ki gazetecilik ya$ami boyunca kimse devletten kacamasin polisten kacamasin, haksizlik yapanlar kanuna kar$i gelenler yakalansin diye ugra$an birisi, polisten mi kacar devletten mi?

bakalim daha neler gorecegiz diye du$unurken bile urkuyorum artik gorebileceklerimden.
sarkilarbircigligasiginmaksasimdi
kamuyouna

gazetemiz başyazarı ve imtiyaz sahibi ilhan selçuk, terörle mücadele şubesi ekipleri tarafından, evine yapılan baskınla, cuma günü sabaha karşı saat 04.30’da gözaltına alınmıştır.

devletin kendisine 15 yıldır yakın koruma tahsis ettiği, ikametgâhı, çalıştığı yer ve tüm yaşamı toplumun bütün kesimlerince saydam olarak bilinen ilhan selçuk’un 12 mart ve 12 eylül askeri darbe dönemlerini anımsatan bir yöntemle gözaltına alınmasının anlamını kamuoyunun takdirlerine sunuyoruz.

akp’nin kapatılması davası sonrasında, siyasi iktidar ve yandaşları tarafından bu davanın yörüngesinden çıkarılması çabası yoğun olarak sürmektedir.

bu bağlamda, kamuoyunda "ergenekon" operasyonu olarak bilinen ve uzun süredir devam etmekte olan soruşturmanın, akp’nin kapatma davasıyla ilişkilendirilmesi ve cumhuriyet gazetesinin bu yolla sindirilmek, susturulmak istenmesi oyununa alet olmayacağız.

ismini atatürk’ün verdiği cumhuriyet gazetesi, kurulduğundan beri 84 yıldır demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti sistemini savunmaktadır.

bu uğurda pek çok şehit vermiş ve birçok badire atlatmıştır.

cumhuriyet gazetesi, demokratik hak ve özgürlüklerin ve laik atatürk cumhuriyeti’nin korunması mücadelesini sürdürecektir.

gazetemiz imtiyaz sahibi ve başyazarı ilhan seçuk’a uygulanan bu haksız gözaltı işlemine karşı gazetemiz tarafından derhal yargıç nezdinde hukuki işlemler başlatılmıştır.


cumhuriyet
angelus
suçludur veya suçsuzdur, bunun muhakemesini yapmdak dahi saçmadır. o yüzden konuyla ilgili bişey söylemek istemiyorum. lakin o gözaltına alınış şekli sanki "bizim karşımızda olanlara olacak olan budur" mesajı verilmek istenmek gibidir. ne ayıp.

edit: yanlış anlamalara sebebiyet vermemekle birlikte girilen bi entryinin açıklamasını da girmek ayrıca bir saçmalıktır nezdimde. lakin ilgili yazarın birkaç yazısını okuyan herkes "neyin karşısında" olduğunu zannediyorum anlayacaktır "örgüte üye olmaksızın örgütün amaçlarını bilerek örgüt adına vazife yüklenmek" gibi bir suçtan gözaltına alındığını. gerçi bir ülkede "biz laik cumhuriyeti yıkmak için geliyoruz" diyenler cumhurbaşkanı olabiliyorsa bu tür tutuklamalar da çok ilginç gelmemeli zannediyorum.
chavez
ağır ceza mahkemesine sevkedilip, başsavcı zekeriya öz tarafından sorguya alınan gazetecidir. terörle mücadele yasası dahilinde ilk 24 saat avukatı ile bile görüştürülmemiştir. ne acıdır...
erbakan’ın el bebek gül bebek yargılandığı, fethullah gülen’in amerika’dan bir türlü geri istenemediği ülkemizde 83 yaşında bir gazetecinin maruz kaldığı tutum utanılacak bir durumdur. tabi ki utanmak başlı başına bir erdemdir. erdem ise, ülkemizi yönetenlere göre sadece bir erkek ismidir. aynı şeref gibi...
sepulturk
serbest bırakıldığı açıklanan yazar. şu anda en çok merak edilen ise ilk yazısıdır.

edit: anladım ki bu sözlükte sike sürülecek aklı olmayan yazarlar var. yok daha önceden de tahmin ediyordum da artık eminim. arkadaşım götüne mi girdi bu adamın yazı yazdığı kalem senin?

edit2:(bkz: bir taş attım pencereye tık dedi)
benduruyorumsebagitti
abiniz ufaktan tırsmış gibi sanki

omurgasıyla, eklem yerleriyle, böbreğiyle dalağıyla falan dimdik ayakta olduğunu söylediler hınk deyicileri, ama bana pek öyle gelmedi...
sanki bir şeyler "kırılmış" içinde.

pabuç fiyatlarının sandığından daha yüksek olduğunu görünce şaşırmış gibi bir hali var.

"konuşmayacağım" deyip sonra da üç gündür bülbül gibi şakımayı hadi bir taktik olarak kabul edelim ama, işin ciddi olduğunu da anlamış gibi görünüyor.

bu sefer pek öyle james watt’ın buhar makinesine binip kaçmak yok.
öyle olmasaydı, "ortalığı yatıştırmak başbakana düşer" diye alttan almazdı.

aydın doğan’ın adamlarına düşmez mi mesela? vahşi saldırıya devam mı etsinler?
yatışır gibi görünüp saldırıyı sürdürmek "omurgalı" bir davranış mı yoksa?

"sivil toplum bilmemnelerinden itidal çağrısı" yaza yaza geçir babam geçir, ha?
alttan alırmış gibi gösterip mi dikleniyor, yoksa diklenmeyi sürdürürmüş gibi yapıp mı geri basıyor?... tilki değilim ki bileyim!
ne yatışması yahu? hani gerilim tırmanacaktı? plan ve program bunun üzerine kurulmamış mıydı?

hani herkes "hesaplaşmaya hazır" olacaktı?

karşı tarafın da fatura yazmaya elinin kalem tuttuğunu görünce bir daha düşünecekmiş gibi görünüyor.

karşısına aldığı adamın, adnan menderes gibi sıkıyı görünce ağlayıp zırlamaya koyulan bir adam olmadığını anladı.

süleyman demirel gibi şapkasını alıp gidecek bir adam da hiç mi hiç olmadığını gördü (ayrıca bunun şapkası yok, şapka sevmez!)

durup dinlenmesi, nefes alması ve yeni dümenler bulması gerekiyor.

belki kapatma davasının sonunu bekleyecek, belki ergenekon’dan hamle umacak...

belki de ergenekon "işinin" daha fazla büyümemesi için dua edecek...

bu arada bir sürü basın hokkabazı da yangına körükle gitmeyi sürdürsün, onların derdi satış, abinin öyle bir sorunu yok. abi gazete satmaz, abi devlet kurtarır.
bu kez devlet onu kurtarabilirse ne devlet!

seksen üç yaşına gelmiş adama yapılır mı bu?...

seksen üç yaşına gelmiş adam bunlarla mı uğraşır, diyen yok.
ne bileyim abi, ben yurtdışındaydım, yeni geldim. aklım ermez.

engin ardıç
http://www.sabah.com.tr/ardic.html

chavez
bir kısmımız, devlet yönetimini protesto için sokağa dökülen halk için yollar yürümekle aşınmaz, bana sağcılar adam öldürüyor dedirtemezsiniz diyen demirel’in çocuğu.
17 yaşındaki erdal’ı asmayalım da besleyelim mi diyen soran evren’in...
devlet için kurşun atan da yiyen de şereflidir diyen çiller’in...
değişim kanlı mı olcak kansız mı diye soran erbakan’ın...
erbakan’a kerhen hüküm giydirip, el bebek gül bebek ayaklarını yıkayanların...
din adına yandaş toplayıp amerika’nın kucağında oturanların...
belçika’dan, hollanda’dan adını duymadığımız bir sürü adamı ısrarla isteyip, bahçelievler’de 7 kişiyi öldürenden peygamber gibi bahsedenlerin...
taliban hükümeti başbakanının dizi dibinde oturanların...
atatürk’e saygı duruşunda sap gibi ayakta durmaya gerek yok diyenlerin...

diğer bir kısmımız ise atatürk’ün evlatlarıyız...
deniz gezmiş’in...
uğur mumcu’nun...
bahriye üçok, onat kutlar, ahmet taner kışlalı...
ve kalemini asla satmamış ilhan selçuk’un...

ben, ilhan selçuk’un evlatlarından biri olmanın gururunu yaşıyorum. o, ilhan selçuk olduğu için değil...
atatürk’ün evladı olduğu için...

engin ardıç gibilerin kimin evladı olduğunu ise bilmiyorum...

edwardd
ilhan selçuk,
83 yaşında, hayatının neredeyse tamamını darbeciliğe adamış ve bundan dolayı da kendisini fazlasıyla aydınlanmış sayan yazar...demokrasi, hukuk ve özgürlükle asla yanyana gelemeyecek olan cunta oyunlarının başoyuncusu, darbe heveslisi ve halk-düşmanı olan bu yazar, bir de hiç sıkılmadan "aydınlanma"dan söz edebiliyor...en son ergenekon operasyonunda göz altına alındıktan sonra serbest bırakıldığında dilini yutmuş hale gelen, tahrikçilerin piri, türkiye’de demokrasinin başdüşmanlarından, hukuk yoksunu, cunta karanlıklarının prensi ve bundan dolayı da aydınlanma ideolojisinin de en büyük muhalifi bir yazardır kendisi...onlar bu halka hep öteki olarak bakan, laik-elit bürokrasinin kaymak tabakaları ve fikir babalarıdır..ama ne olurssa olsun, dünya ve türkiye dönüşüyor ve daha iyiye, demokrasiye, refaha doğru ilerliyor...meclis’inde "egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" yazan bir ülkede, yaşadığı müddetçe bu egemenliği halktan alıp cuntalara devretme rüyasıyla yaşamış birisine sahip çıkmak, utanç vericidir, herkese önemle duyurulur..
1 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol