bilgiçlerin şiirleri

wereyda
ya$amı ölümün kemiklerinden sıyırırdın sen
gülerken noktalama i$aretlerine dikkat etmez,
ekmeğin kö$esini balıklara salardın..
sonra.. susardın!

pet bardakta top böceği gibi kıvrılırdı kül,
rüzgarı sapanla vurduğun gün kanamı$tı parmakların, kanamı$tı gözlerin,
parmakların ellerine sava$ açmı$tı; buzlu bir kadeh viski gibiydi yaz
yaz, ilkbaharın aramızdaki kaldırıma savurduğu tükrüğüydü! ahh, ah o kayısının zerdali olduğu zamanlar,
incirde bal, gülde kırmızı, saçlarındaki elma kabuğu kokusu;
ya$ayacak kadar sebebimizin olduğu zamanlar,
önsözsüz öpü$tüğümüz zamanlar yani..
o zamanlar ki;
manzumu mensurun atomlarından ayırırdın sen
ağlarken imla kurallarına uymaz,
karpuzun göbeğini kafesteki ku$a verirdin.
sonra.. susardın!
incirin çekirdeğini doldururdu güz,
incirin çekirdeğinde radyoaktif bir kımıltıydı çernobil
ve çernobil ölümlere bağlaçtı!
bağlaçların bizi bağlamadığı zamanlar yani,
ahh o serserpe hıçkırıklar
boynundaki pembe abalon, ayı$ığında bayku$ sonatları
ölümsüzle$en fanilerin ayak sesleriydi!

ve sen.. sen,
geceyi gündüzün kaburgalarından çıkarır,
bir hâki kiremit gibi dü$erdin terastan hayatıma
tam da burada patlardın i$te.

öğrendim;
elveda dememekteydi çünkü hiçbir ölü!

^muğla.. soğuk bir odada..^
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol