beklenen gün gelecekse çekilen cile kutsaldır

deborah
bir de şu açıdan bakalım.

insan yani yaşayan birey doğumundan itibaren süregelen bir döngü içinde öleceği güne hazırlık yapıyor gibi ele alalım.
kimi kendini dine verir, ölümden sonra gideceği bir cennet ve cehennem kavramına inandığı için.bu yüzden 5 vakit namazında, ramazanlarda orucunda, bütün kötü alışkanlıklardan uzak bir hayat sürer ve ölür gider.sonrasını en azından biz şimdilik bilemiyoruz.
kendisi yaşadığı günleri çile olarak algılamasa da bir şekilde öleceği gün için bütün hayatını feda etmiş bir biçimde dünyevi zevklerden uzak olarak beklediği günü kucaklar.

diğer tip insanlar öleceği güne herhangi bir hazırlık yapmadan günlük hayatın dertleriyle başbaşa nacizane varoluş savaşı verir.yeri geldiğinde yaşadığı cinnet nöbetleriyle veya bitmesini istemediği güzellikteki anlarıyla saatlerin kendi halinde geçişine şahit olur.sonuç olarak o da o kaçınılmaz sona bir şekilde ulaşır.önemsemez tabi diğeri gibi bunun getireceklerini.

demek ki her halukarda herkesi bekleyen bir son ve bu son için yaşanan günlerden ibaret olan hayatımızda içimize dert olan veya bizi mutlu eden şeylerden ibaretiz.o gün gelecek evet ve kutsal olan olay bizim öleceğimizi bile bile acıdan kıvranmamız yani bunun bir şekilde biteceğini bile bile sızlanmamız ise:

(bkz: ee oynamıyorum ben ya)

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol