elif

0 /
pixie
karacaoglan’in sevdigi.

"incecikten bir kar yagar
tozar elif elif diye
deli gonul abdal olmus
gezer elif elif diye"
floydian
ege türküsüdür.

elif dedim be dedim aman,
kız ben sana ne dedim.
guş ganedi galem olsa aman,
ah yazılmaz benim derdim.

elifim noktalandı aman,
az derdim çokçalandı.
yetiş anam yetiş bubam aman.
ah çeyizim bohçalandı.
(ah mezarım tahtalandı)
performer
dursun dayımın ölümsüz aşkı,ama kader onları maalesef bir araya getiremedi,müjde ile şener’in aşkı gibi,şair ne demiş"koyun gelir kuzu kaçar elif"
babyish86
elif olmak zordur
çünkü elif olmak


yuvarlak bir dünyada dik durmanın
dik ve önde
belki acıyla
ama vazgeçmeden durmanın
dünya ne kadar dönerse dönsün
olduğu yerde kalmanın adıdır elif olmak
kaç silah varsa elife çevrilir
elif hep olduğu yerdedir
silahlar patladığında ilk vurulan eliftir
zordur elif olmak
elif olmak hep vurulmaktır
elif olmak yalnızca elif olmaktır
ne b, ne t, ne s
elif
yalnızca elif
elif demeden hiçbir şey denilemez
ben elif dedim
artık her şeyi söyleyebilirim

mevlana idris

hakkında böylesine yerinde ve güzel bir şiir yazılan isim ki bende kullanıyorum,memnunum,şuana kadar hiç arıza çıkarmadı..
pistimsah
yani incecikten bir kar yağar isimli türküyü dimleyince insanın sokağa yardırıp adı elif olan bir manita yapasını getirten bir isim...birde elf vardırki konuyla alakası yoktur...
chamomile
arap alfabesinin ilk harfi. elif harfi düz bir çizgi olduğundan ince, uzun boylu anlamına da gelir. islamiyet’in kutsal kitabı ’elif lam mim’ ile başladığı için islam dünyasınca çok önemsenen isimlerdendir. ayrıca türkler’in islamiyet’i kabul etmeleriyle birlikte anadolu kadınlarının da ismi olmuş ve kurtuluş savaşı’nda düşmana karşı, karda kışta cepheye cephanelik taşıyan türk kadını elif adıyla sembolleşmiştir. hatta fazıl hüsnü dağlarca’nın şiiri ’mustafa kemal’in kağnısı’ndaki türk kadını elif ismini almıştır. şiir şöyledir:

mustafa kemal’in kağnısı

yediyordu elif kağnısını
kara geceden geceden.
sanki elif elif uzuyordu, inceliyordu
uzak cephelerin acısıydı gıcırtılar
inliyordu dağın ardı, yasla
her bir heceden.

mustafa kemal’in kağnısı derdi kağnısına
mermi taşırdı öteye, dağ taş aşardı.
çabuk giderdi, çok götürürdü elifçik
nam salmıştı asker içinde.
bu kez yine herkesten evvel almıştı yükünü
doğrulmuştu yola önceden önceden.

öküzleriyle kardeş gibiydi elif
yemezdi, içmezdi, yemeden içmeden onlar.
kocabaş, çok ihtiyardı, çok zayıftı
mahzundu bütün bütün sarıkız, yanı sıra
gecenin ulu ağırlığına karşı
hafiftiler, inceden inceden.

iriydi elif kuvvetliydi kağnı başında.
elma elmaydı yanakları, üzüm üzümdü gözleri
kınalı ellerinden rüzgar geçerdi daim;
toprak gülümserdi çarıklı ayaklarına
alın yeşilini kapmıştı, geçirmişti
niceden niceden.

durdu birden bire, kocabaş, ova bayır durdu
nazar mı değdi göklerden, ne?
dah etti, yok. dahha dedi, gitmez
ta gerilerden başka kağnılar yetişti geçti gacur gucur.
nasıl durur mustafa kemal’in kağnısı.
kahroldu elifçik, düşünceden düşünceden

aman kocabaş, ayağını öpeyim kocabaş
süs beni, öldür beni, koma yollarda beni.
geçer, götürür ana, çocuk, mermisini askerciğin
koma yollarda beni, kulun köpeğin olayım.
bak hele üzerimden ses seda uzaklaşır
düşerim gerilere iyceden iyceden.

kocabaş yığıldı çamura
büyüdü gözleri büyüdü, yürek kadar
örtüldü gözleri örtüldü hep.
kalır mı mustafa kemal’in kağnısı bacım
kocabaşın yerine koştu kendini elifçik
yürüdü düşman üstüne yüceden yüceden

fazıl hüsnü dağlarca



0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol