cevabı belli bir soru!
ünlem işaretli olması, onun bir soru ya da sorun olmadığı anlamına gelmez. kimden veya neden bahsedildiği de gayet açık: yaratıcıdan. (kesme işaretiyle ayırmamın sebebi: nasıl ki allah ve tanrı kavramlarına özel bir ihtimam gösteriliyorsa, ona da öyle davranılmalı kanaatinde olduğumdan) konuyu dağıtmayalım, sadet: "ya yoksa" meselesi.
bu kadar inandın, taptın, her dediğini yaptın di mi? ne kadar huzurlu öleceğini bir tek sen bilebilirsin, başkası değil. emin ol, senin kadar rahatı yok. içimden gelerek söylüyorum bunları, buna da inan, ("ama"...
demeyeceğim, yalan olduğu kanaatine varabilirsin, buna izin vermeyeceğim)
şöyle de düşünebilir misin acaba(?):
huzurlu ölmek için, ille de öbür taraf düşünülmeli mi?
huzurlu bir yaşama(k) fiili için, illa mı beklentilerimiz yaratıcının görüşlerine saygı gerektiriyor?
ahlâki vicdan hiç mi yok sende?
ahlâkı hep yaratıcının bize söylediklerinden mi kopartıp yapıştırmalıyız üzerimize, geçmişimize, yapacaklarımıza?
ya yoksa?
o zaman anlayacağımız bir sorunun kendisi bu!
ben inanmıyorum, dolayısıyla da böyle bir sorudan çekincem olmayabilir... hatta yok da aynı zamanda. ama sen sordun mu kendi kendine peki?
yıllar önce, tepebaşıda bir imam arkadaşım vardı : tartışırken biz, şöyle bir şey sormuştu bana yaratıcı üzerine; "düşünsene c..; ya varsa!"? genellemeyeceğim; kendi görüşüdür, ne inananları ne de başkalarını ilgilendirir bu söyledikleri onun. lâkin, doğruluk payı yüksek; yani inanmanın da "düşünsel", yani "yoktan var etmek" olduğunu idrak edebilme aktivitesi olduğunu bilmek, kavramak ve bunu da insanlara yayabilmek kabiliyeti olduğunu -en azından kendi kendine- anlatabilmek adına iyi bir şey olduğunu farkedebilmişti belki de. ya da bana öyle gelmiş, beni yemişti hoca efendi.
sonra devam ederim...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?