gece çok şiddetliydi yağmur, zifiri karanlık bir yandan, ayaz da diğer yandan.
derken pencerede yağmur tıkırtısını dinlemekten içi geçmişti adamın. elektrikler kesikti ama mum ışığında dışarıdaki yağmuru seyretmek de rahatlatıyordu kendisini, sıcak sobanın yanında ikinci katın penceresinden.
derken birden elektrikler geldi. hemen koştura koştura bilgisayarını açtı adam.
o da ne ? aman allahım gözlerine inanamadı... çünkü kulakları duydu, gözleri değil.
ama kulaklarına da inanamadı adam. bilgisayarı açtı ve tek duyduğu şu ses idi;
diiiiiiiiiiiid did did did.
evet en yakın arkadaşını aradı hemen telefona sarılıp, ve sordu.
- antonyus, bilgisayarımı açıyorum ama dit dit dit diye bir ses duyuyorum, neden aceba ?
+ aman tanrım ! kahretsin luis... dedi, beklenen işaret bu sanırım.
- nasıl yani antonyus ? o gün geldi mi diyorsun ? sadece efsane değil miydi o ?
+ hayır luis, gerçek bu dostum, şimdi şemsiyeni al ve koş yeni ekran kartını al, vakit geldi artık...
derken adam çıkar sağnak yağmura aldırmadan, insanlık adına, kutsal görevini yerine getirmek için, bir bilgisayarcı bulur ve içeri dalar...
evet stoklarında kendi bilgisayarına uygun olan tek model kalmıştır, ve onun seçilmiş olduğuna inanır.
bir zotac gtx480 dir.
ve hemen eve dönüp montajını yaptıktan sonra, kutsal görevini yerine getirir. önce türkçe öğrenir, sonra hemen bilgi sözlüğe kayıt olup yazmaya başlar...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?