edip akbayram söylüyor;
güneşin akyüzüne bir duman çöktü
bir türkü çığlıkla ateşe düştü
kuytu bir köşede bir çiçek küstü
büktü yaprağını boynunu büktü
şu sivasın elinde sazım çalınmaz
güllerim yandı yüreğim dayanmaz
kararmış yüreğin hiç ışığı olmaz
bilmezmisin ki türküler yanmaz
günü gelir sanma hesap sorulmaz
dayanır kapına pir sultan ölmez
ve aziz nesin yazıyor;
sivas acısı
ben tanırım
bu bulut bizim oranın bulutu
hemşeriyiz ne de olsa
benim için kalkmış ta sivastan gelmiş
yurdumun bulutu
başımın üstünde yeri var
ben bilirim
bu rüzgar bizim oranın rüzgarı
hemşerimiz ne de olsa
benim için kopup gelmiş yayladan
yurdumun rüzgarı
kurutsun diye akan kanlarımı
ben anlarım
bu acı bizim ora işi, hançer acısı
bir ülkedeniz ne de olsa
aynı dili konuşsak da
anlamayız birbirimizi
hançerin nakışı
tanıdım acısından, sivas işi
ben duyarım, duyumsarım
bizim oranın sızısı bu
binip kara bir buluta sivas ilinden
sivas rüzgarında uçup gelmiş
helallik dilemeye
ey yüreğimin onmaz acıları
ey beynimin dinmez sancıları
suç ne bende, ne de sende
ne de olsa yurttaşımsın
kapalı da olsa bütün vicdan kapıları yüzüme
bilmelisin, bir yerin var can evimde.
sonra grup yorum söylüyor;
yumrukluyorum duvarları,yumrukluyorum kara gecenin bedenini
ellerim kan içinde,nehirler taşmış yanaklarımda
37 can, 37 gül çatlamış susuzluktan sivasın içinde
nasıl uyku tutar gözlerimi
döne döne samaha duranlar tutuştu önce
sonra türküler sonra da şiir çığlıksız düştü türkülerin
yanı başına
sivas sivas yiğitlik midir emanet cana kıymak
yiğitlik midir bir tutam ışığı kör bıçakla güneşten koparıp
karanlığa kuban etmek
söyle hangi kitapta vardır elleri kolları bağlıyı yakmak
var mıdır kardelen akınında bir avuç inciyi ateşte tutmak
loov
böyle garip düştüğüme bakma, böyle mahsun durduğuma
varsın ateşim suskunlukla beslensin
benimde yüreğim gençliğini almış yanına yürür başı dik
senin de dağların var sivas senin de dağların
dağlarında şahanların!
gün tutuşur canım gece tutuşur
yangınlarda tutsak canlar tutuşur
gülüm toprak olur yele karışır
yürür gelir canlar yollar tutuşur
sivas ellerinde sazım tutuşur
söz tutuşur canım türkü tutuşur
teller bizi söyler diller yarışır
özgürlüğü yazan kalem tutuşur
canlar can olurda eller tutuşur
dost evinde canım sevda tutuşur
pir sultanlar ölmez binler yetişir
akar gelir canlar tarih tutuşur
sonra can dündar bir belgesel hazırlıyor;
http://www.candundar.com.tr/index.php?did=2138
sonra biz bir acıya kiracı oluyoruz ve biz bir yangının küllerinden doğuyoruz.
şu sivasın elinde sazım çalınmaz
güllerim yandı yüreğim dayanmaz
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?