herkesin şikayet ettiği ama gene de izlediği programlar. ve bununla birlikte, izlemiyor muyum? izliyorum. sabah kahvaltı yaparken izleyecek hiç bir şey yok ve bende ağlayan, göbek atan kadınlara boş vites bir bakış ile bakıyorum. bu insanın zaman zaman hiçbir şey düşünmeden, kafa yormadan, omurilikten televizyon seyredebilme isteğidir. beni izlediklerim birileri ciyaklamadığı sürece pek rahatsız etmiyor, hatta izlerken eğlendiğim bile oluyor, bazen komik oluyorlar, çocuk gibi komik, aklında kalması gerekmeyen, derin bir felsefi anlamı falan da olmayan, halktan komiklikler işte. hem teyzeler gidiyor, programa katılanlara bağırıp rahatlıyor, onlara da evde çocukları ile kocaları bağırıyor, bu programlar olmazsa o teyzelerin ruh sağlığı ne olur diye düşünen var mı? bundan önce sabahları meksika dizilerini izliyordu o teyzemler evde kahve eşliğinde, daha mı iyiydi mariannanın çocuğunun aslında papazdan olduğunu öğrenip sinir içerisinde çocuğun büyümesi için dizinin ileriki bölümlerini beklemeleri?
ben meksika fasulyesi gibi insanda gaz yaptıran dizilerdense göbek attırıp eğlendiren sabah programlarını tercih ederim.
bu halkı çok kültürlü bir topluluk sanma ve sabahları belgesel verilse izlenicekmiş havası yaratmanın sebebi entel uzaklığıdır. entellerin kendi halklarına olan uzaklığıdır.. türk halkı bunu sever işte, sabah sabah seda sayanı, semra hanımı, akmerkez hülyayı, vadiye inen kurtları sever.. sonra unutur. balık gibi.. her şeyi, haksızlıkları, parasızlıkları, işsizlikleri, seçim öncesi verilen sözleri unuttuğu gibi bunları da unutur.. ama sever de..
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?