iktisatla ilgili arkadaşların hepsi teknik tanımlar yapmışlar sağolsunlar. ben de kendi dünya görüşüme göre sığ yorumlarla katkıda bulunayım.
özelleştirme lafını ne zaman duysam aklıma eski türk filmleri geliyor. yeşilçam dönemi falan sanmayın. o kadar eskiler değil. seksenli yıllardakiler. bu filmlerde tecavüzcü coşkun abimizin uyuşturucuya alıştırdığı eroinman tipler geliyor.
"deneme" amaçlı başlanılan uyuşturucu başlarda kahramanımıza keyif veriyor. tabi bu meret pahalı da. yolsuz eroinmanımız bittabi fakir fukaranın teki. babası küçükken ölmüş, annesiyle yaşıyor. ne diyorduk? bu keyifli "uçuş" seansları yavaş yavaş bağımlılığa dönüşüyor. her seferinde daha fazla istiyor bünye bunun içinde daha çok para gerekiyor doğal olarak. ilk önce annesinin kefen parasını bu zıkkıma yatırıyor delikıanlı. daha sonra evdeki eşyaları satmaya başlıyor. çünkü "sıcak" paraya ihtiyacı var. her seferinde daha çok parça mal satıyor ki daha fazla para geçsin eline.
işte tam da bu noktada özelleştirmeler geliyor aklıma. özelleştirmelere sarılan iktidarları işte bu eroinmana benzetirim hep. hatta durumları bundan da kötü. eroinman yediği bokun farkında. bu adamlar sattıklarıyla övünüyorlar..
evde satılmaya değer bir şey kalmayınca ne bok yiyeceğim diye düşünmüyorlar. "iktidarımız yine günü kurtardı. buı sene o kadar sattık, o kadar sattık ki aklınız hayaliniz almaz."
elde avuçta bir şey kalmayınca ne olacağını da ben söyleyeyim. kriz...
evet kriz.
her iki olayda da kriz yaşanıyor sonunda. tabi fark var arada. hikaye de eroinman, krizden hiç olmazsa kendisi etkileniyor, belediyenin zehirlediği köpekler gibi titreye tireye ölüyor. ama siyasi arenadaki "eroinmanlara" hiç bir şey olmuyor. bu eroinman zihniyet 60 yıla yakın zamndır iktidarda zira. düzülen, ırzına geçilen yine halk oluyor. hiç bir şeyden haberi olmayan, gariban halk...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?