kendi yaşamı için bir son istemektir. pek fazla büzük istemeyen ve hatta büzük ile alakası olmayan bir eylemdir. sonuçta sadece istemektir.
istediğini elde etmek amacı ile olayı icraata dökme kısmında bir miktar o büzük denen şeye ihtiyaç duyulduğu düşünülebilir! ama salt büzük yeterli değildir. arka planında kişinin hayatında yaşadıkları ile bina edilmiş bir vazgeçiş, bir tükenmişlik ve umudun tümü ile yitirilişi gereklidir. aksi takdirde bu dünya ile bağ kolay kolay koparılamaz.
yaşamayı kabul etmek/sürdürmek çift eşlilik gibidir. hayat, ölümün üzerine gelen ikinci eştir. ölüm hep var olandır, daimi eşimizdir. başta da sonda da, onun yanında/koynunda yerimizi alırız. hayat ise onun üzerine getirilmiş daha genç, işveli ve seksi ikinci eştir; eninde sonunda bizi terkedecek olan.
hiçbir şey sonsuza kadar sürmez deriz/m. tek istisnası ölümdür.
micheal pitt’ in death to birth’ deki sözlerini görüyor ve arttırıyorum: it’ s a long lonely journey along the death.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?