ece temelkuranın öss için yazdığı yazıdır,tavsiye edilir.
genç,
üste çıktım diye seviniyor, altta kaldım diye yeriniyor olabilirsin. abartma! senin zor görevin şimdi başlıyor.
öncelikle:
"başarı olmak isteyen gençlerin taze sebze meyve mutlaka yemesi, bonfileyi zinhar es geçmemesi lazımdır" diye açıklamalar yapan yetişkinler senin ruh dünyana aşina değildir. içinden geçmekte bulunduğu yoğun anlamsızlık duygusuna aşina olmayan bir nesil senin durumundan bihaberdir. bu yılki üniversite sınavı rekoltesi açıklanmadan hemen önce yapılan "sınava şeker getirilmesi caiz değildir!" açıklamalarını duymazlıktan gel. anlayışla karşıla! affetmek "gençliktendir"!
genç,
senin çalışmaktan ya da çalışamamaktan, korkudan feleğin şaşmışken "bunlar senin en güzel yılların" diyen insanlar sakın asabını bozmasın. bunlar senin en berbat yıllarındır, bir an önce atlatıp hiç değilse yirmilerinin ortalarına gelmeye bak. otuzlarına kadar dişini sık. o vakit anlayacaksın zira "gençlik" ne demek.
tam giderken kuyruğuna yapışacaksın genç olmanın. ne yana yatsan orana batan iğneli fıçı yıllar içinde yuvarlanıp gitmek son bulacak. kendini kabul edeceksin, hayatla boğuşmayı ve barışmayı öğreneceksin. ama şimdi...
genç,
şimdi sen üç aşağı beş yukarı kaç puan alacağını biliyorsundur sınavdan. ananla, babanla hangi kavga gerekiyorsa onu yap; üniversiteyi muhakkak ailenden uzak bir yerde okumaya bak. para yoksa çalış malış, bir şey yap, çık o evden dışarı. mutfak masasında, salondaki oturma grubunda yapacağın "terk ediş" kavgaları ne kadar kanlı olursa olsun aldırma. zira...
genç,
senin birinci vazifen kendi şahsi istiklalini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. ben sana söyleyeyim, mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. bak buraya yazıyorum tükürükleyip parmağımı:
o kavgayı kazanırsan, ondan sonra sırtın pek yere gelmez, dahili ve harici bedhahlarının icabına bakabilirsin damarlarındaki kandan ve en önemli kavgandan muzaffer çıkmış olmaktan aldığın kuvvetle.
o günden itibaren senin istiklaline kastedecek düşmanlar çok namüsait bir mahiyette başına üşüşseler de sen başının çaresine bakabilir hale geleceksin evi terk etmekle.
ev dahilinde iktidara sahip olanlar, genel olarak gaflet, dalalet ve hatta senin şahsına karşı, çocuğundan ayrılmak istememek, senin başına geleceklerden korkmak, senin hayatla baş edemeyeceğini sanmak gibi sebeplerle hıyanet içinde bulunabilirler. sen de herhangi bir ekonomik gücün olmadığı için fakru zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilirsin. sakın vazgeçme, diren.
zira sevgili genç, bu ahval ve şerait içinde dahi senin vazifen, kendi istiklalini ve şahsına ait cumhuriyetini kurmaktır. senin vazifen bir ev kiralayıp veyahut da yurda başvurup kendi hayatına başlamaktır.
sakın bunu erteleme, boyun küçük kalır, büyüyemezsin. büyüyemezsen sonunda sevgilisiyle kavga edince bile ne diyeceğini öğrenmek için anasını babasını arayan otuzlu yaşlarının sonundaki adamlara ve kadınlara dönüşürsün. söylüyorum sana: komik olursun!
genç,
muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda olduğu kadar arkadaşlarınla kuracağın komün hayatında ve bulacağın yarı zamanlı işte de olabilir. tam bilemiyorum, sen bulacaksın. fatih senin yaşındayken istanbulu fethetti sevgili genç, sen de gidip bir üniversite şehrini fethedebilirsin. bekâra ev vermeyen ev sahiplerini fatihin hain bizanslıları alt ettiği gibi galebe çalabilirsin.
kimi zaman, o uzak şehirde böğüre böğüre ağlayabilirsin, meteliksiz kalıp sadece bisküvi yiyebilirsin. o kadar daralırsın ki derslerinle ilgilenemeyebilirsin. fakat kafan çalışıyorsa mutlaka kendine sıcak bir çorba içecek bir dost evi bulur, geceyi orada geçirirsin, sabah durumuna tekrar bakabilirsin.
sen onlarca savaşın tarihini ezberleyip berbat integral sorularını çözebiliyorsan bu söylediklerimi de yapabilirsin. sakın kendini hafife alma, sen şimdi benim de bir şehri salya sümük fethettiğim yaştasın.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?