nuri el maliki

pipisik
"ilk kez mayıs 2006’da iktidara gelen irak başbakanı nuri maliki, mart 2010’da düzenlenen parlamento seçimlerinde en yakın rakibinden iki eksik sandalye kazanmasına rağmen koltuğunu korumayı başardı. irak’taki son amerikan askeri birliğinin 18 aralık 2011’de geri çekilmesinin ardından sünni arap politikacılar ve ülkenin kuzeyindeki özerk bölgesel kürt yönetimi ile ilişkileri ağır şekilde bozulan maliki, türkiye’ye karşı da uzlaşmaz bir tutum sergiliyor.

nuri kamil muhammed hasan maliki, 1950 yılında irak’ın babil eyaleti’ndeki el hindiyye (tuveyrih) kazasına bağlı cenace köyünde dünyaya geldi. beni malik aşiretinden gelen maliki’nin ülkenin tanınmış şairlerinden olan büyükbabası muhammed hasan al ebi mahasin, ingiliz yönetimine karşı 1920 irak devrimi’ni gerçekleştiren devrim konseyi’nin üyeleri arasındaydı. ebi mahasin, kral faysal idaresindeki irak’ta eğitim bakanı oldu. maliki’nin arap milliyetçisi görüşlerinin gelişiminde büyükbabasının büyük rol oynadığı ifade ediliyor.

irak’ın başkenti bağdat’ta islami ilimler fakültesi’nden mezun olan maliki, sonrasında bağdat üniversitesi’nde arap dili ve edebiyatı alanında master derecesi aldı. öğrenciliği sırasında şii ’islamcı dava partisi’ne üye olarak siyasi faaliyetlere başladı.

arap sosyalist baas partisi’nin 1968’de gerçekleştirilen bir askeri darbeyle irak’ta yönetimi ele geçirmesinin ardından, diğer siyasi partilere yönelik baskılar yoğunlaştı. 1978 yılında, perde arkasında saddam hüseyin’in bulunduğu dönemin irak hükümeti, dava partisi karşıtı bir kampanya başlattı. birçok politikacı, çeşitli ülkelere kaçmak zorunda kaldı. saddam hüseyin’in 1979’da ülkenin başına geçmesiyle daha da artan baskılar üzerine maliki de suriye’ye gitmek üzere ülkesini terk etti. ancak iktidar yurtdışına kaçan maliki’yi gıyabında ölüm cezasına çarptırdı.

1982 yılında dava partisi’nin birçok yöneticisinin yaşadığı iran’a giderek başkent tahran’a yerleşen maliki, 1990’da suriye’ye geri döndü. başkent şam’da dava partisi’nin suriye kolunun faaliyetlerini yürüten maliki, bu dönem zarfında hem suriye ve iran yönetimleri hem de lübnan’daki şii hizbullah hareketi ile yakın ilişkiler geliştirdi.

irak’a geri dönüş ve başbakanlık

abd’nin, britanya ile beraber 20 mart 2003’te irak’ı işgal ederek baas iktidarına son vermesi, maliki’nin yaşamında yeni bir sayfanın açılmasını sağladı. 24 senelik sürgünün ardından bağdat’a geri dönen maliki ve üyesi olduğu dava partisi, kısa sürede irak’ın başlıca siyasi güçlerinden biri haline geldi.

dava partisi, ocak 2005’te düzenlenen geçici ulusal meclis seçimlerine katılmak için irak islam devrimi yüksek konseyi gibi diğer şii oluşumlar ve bazı bağımsız sünni siyasetçiler ile beraber birleşik irak ittifakı’nı kurdu. maliki’nin de üyeleri arasında bulunduğu ulusal meclis’teki anayasa komitesinin hazırladığı irak’ın kalıcı yeni anayasası, 15 ekim 2005’te düzenlenen referandumda kabul edilerek yürürlüğe girdi. sünnilerin bir kesiminin boykot ettiği aralık 2005’teki parlamento seçimlerinde birleşik irak ittifakı oyların yüzde 41’ini alarak çoğunluğu elde etti. dava partisi lideri ibrahim caferi, ülke tarihinin demokratik seçimlerle iktidara gelen ilk başbakanı olarak hükümeti kurdu.

irak’ın birliğini korumak için sünniler ve kürtler ile işbirliği yapmak isteyen caferi’nin ılımlı yaklaşımları, birleşik irak ittifakı çatısı altındaki bazı şiiler arasında, özellikle de dava partisi’nde büyük rahatsızlık yarattı. kendisine yönelik ağır eleştiriler ve suçlamalar neticesinde etkinliğini kaybeden caferi, nisan 2006’da istifa etmek zorunda kaldı. abd’nin müdahalesiyle yeni hükümeti kurma görevi maliki’ye verildi. kabinesi mayıs 2006’da parlamento tarafından onaylanan maliki, başbakanlık koltuğuna oturdu. dava partisi, mayıs 2007’de caferi’yi liderlikten uzaklaştırdı ve yerine maliki’yi seçti.

mezhep savaşları ve uzlaşma

şiilerin, askeri cami’nin bombalanmasından kimi sünni grupları sorumlu tuttukları ve irak’ın kanlı bir iç savaşa doğru sürüklendiği kritik bir dönemde ülkenin yönetimine geçen maliki’nin özellikle sünnilere yönelik dışlayıcı tavırları, ortamı daha da gerginleştirdi.

mehdi ordusu mensuplarının da dahil olduğu bazı silahlı şii grupların ülkedeki sünnileri ’yok etme’ planları yaptıkları bu dönemde birçok sünni iraklı, komşu ülkeler ürdün, suriye ve türkiye’ye sığındı. el kaide ile ilişkili olduğu tahmin edilen bazı sünni oluşumların, şiiler ve amerikan birliklerini hedef alan saldırılarının da buna eklenmesiyle irak, mezhep temelli bir iç savaşa sürüklendi. neredeyse her gün onlarca sivilin hayatını kaybettiği irak’taki bu şiddet döngüsü içerisinde maliki, ’silahlı şiileri kayırmak’ ve ’sünnilere karşı sert tedbirler almak’ ile suçlanıyordu.

2006 sonlarında maliki, el kaide bağlantılı grupların meydana getirdiği şiddete karşı sünnilerin kurduğu sahva hareketi’ni destekleyerek birtakım önemli adımlar attı. 2007 yılında sünnilerden kaynaklanan şiddetin azalmasıyla oluşan ortamdan cesaret alan maliki, başlıca rakibi olan ve abd karşıtı bir çizgi izleyen şii din adamı mukteda sadr’ın liderliğindeki harekete bağlı mehdi ordusu milislerine karşı mücadeleye ağırlık verdi. mehdi ordusu’nun faaliyetlerini ciddi ölçüde sınırlayan maliki, sadr yanlısı şiilerin büyük tepkisini topladı.

maliki, aşiret liderleri arasındaki popülerliğini arttırmak için halkla ilişkiler kampanyaları düzenlemeye girişti. anbar ve ninova gibi sünnilerin yoğunlukta olduğu bölgeleri ziyaret ederek pek çok kez uzlaşma mesajı verdi. diğer siyasi liderlerle yaptığı görüşmelerde, ülkenin iç savaşa sürüklenmekten kurtulması için elele vermelerini teklif etti ve ’ulusal barış’ formülünü masaya getirdi. mısır’da yayınlanan el ahram gazetesine verdiği 19 aralık 2009 tarihli röportajda, "mezhepçiliğin çirkin yüzünü ortaya çıkardığım için büyük gurur duyuyorum" diyen maliki, bu sayede iraklıların artık mezhepçiliğin sözü geçtiğinde dahi utanır hale geldiklerini vurguladı.

2010 seçimleri ve maliki’nin sertlik politikası

şii müttefiklerinden gelen baskılar ve sünniler ile uzlaşma sürecinin doğurduğu sıkıntılar nedeniyle 2009 yılında birleşik irak ittfakı’ndan ayrılan maliki, aynı yıl hukuk devleti koalisyonu isimli çatı örgütlenmesini hayata geçirdi. 7 mart 2010’da gerçekleştirilen parlamento seçimlerinde seküler bir şii olan iyad allavi’nin liderliğindeki irakiye bloku ve ibrahim caferi’nin öncülüğündeki irak ulusal ittifakı ile yarışan hukuk devleti koalisyonu, beklediği düzeyde bir çoğunluğa ulaşamadı.

allavi’nin irakiye bloku oyların yüzde 24,7’sini alırken, maliki’nin hukuk devleti koalisyonu’nun oy oranı yüzde 24,2’de kaldı. bu sonuçlar doğrultusunda irakiye bloku parlamentoda 91 üyelik kazanırken, hukuk devleti koalisyonu 89 üye çıkarabildi. caferiye’nin irak ulusal ittifakı da oyların yüzde 18’ini alarak 70 sandalye kazandı. yenilenmiş irak parlamentosu haziran 2010’da açıldı ama hükümet oluşturma çalışmaları aylarca devam etti. nihayetinde kurduğu hükümetin aralık 2010’da parlamentodan güven oyu almasıyla maliki de başbakanlık vazifesini bir kez daha üstlendi.

belli bir uzlaşmaya varılmış görünse de irakiye bloku’ndan üyelerin de yer aldığı hükümetteki güç paylaşımı mücadelesi alttan alta varlığını devam ettirdi. amerikan askerlerinin aralık 2011’de irak’tan tamamen çekilmesinin ardından bu mücadele aniden yönetim krizine dönüştü.

irakiye bloku üyesi olan cumhurbaşkanı yardımcısı tarık haşimi, 19 aralık 2011’de, abd güçlerinin ülkeyi terk etmesinin hemen ertesi günü, bölgesel kürt yönetimi’nin idari merkezi erbil’e hareket etmek için gittiği bağdat havaalanı’nda göz altına alınmak istendi. maliki tarafından bazı yargı mensupları ve hükümet üyelerini öldürtmek amacıyla korumalarına para vermekle suçlanan irak’ın önde gelen sünni politikacılarından tarık haşimi, cumhurbaşkanı celal talabani’nin araya girmesiyle kuzey irak bölgesel kürt yönetimi’ne sığındı. haşimi’nin üç koruması ise havaalanında göz altına alındı.

kuzey irak’taki birkaç aylık misafirliğinin ardından önce katar’a sonra da suudi arabistan’a giden haşimi, mayıs 2012’de türkiye’ye gelerek istanbul’a yerleşti. interpol’un, hakkında kırmızı bülten çıkardığı haşimi, eylül 2012’de bağdat’ta gıyabında yargılanarak idam cezasına çarptırıldı. ankara’nın bütün bu süreç boyunca bağdat yönetimini eleştirmesi ve haşimi’yi iade etmeye yanaşmaması, türkiye-irak ilişkilerinde ciddi bir gerilim yarattı.

haşimi krizinin ardından hükümetten çekilen allavi’nin irakiye bloku ile onları destekleyen sadr hareketi’nden milletvekillerinin maliki hükümetini devirme girişimi başarısızlıkla sonuçlandı. cumhurbaşkanı talabani’nin ofisinden 10 haziran 2012’de yapılan açıklamada, muhalif milletvekillerinin topladığı imza sayısının 160’ta kaldığı belirtildi. irak anayasası’na göre hükümet düşürmek için 163 milletvekilinin imzası gerekiyor.

haşimi meselesinin akabinde türkiye dışişleri bakanı ahmet davutoğlu’nun, kuzey irak’ta türkmen nüfusun yaşadığı kerkük şehrini 2 ağustos 2012’de sürpriz bir şekilde ziyaret etmesi, iki ülke arasındaki gerginliği daha da derinleştirdi. davutoğlu’nu bağdat yönetiminden izin almadan kerkük’e gitmekle suçlayan irak, türkiye’ye nota verdi.

mesut barzani’nin idaresindeki kuzey irak bölgesel kürt yönetimi ile türkiye arasındaki ilişkilerin gelişmesi de ayrıca maliki’nin çok büyük tepkisini çekiyor. türkiye’nin kuzey irak ile enerji anlaşmaları imzalamasının kabul edilemez olduğunu söyleyen bağdat yönetimi, ankara’yı irak’ın toprak bütünlüğünü ihlâl etmekle suçluyor. 4 aralık 2012’de erbil’in ev sahipliği yaptığı enerji konulu uluslararası bir konferansa gitmek için havalanan türkiye enerji bakanı taner yıldız’ın uçağına bağdat’ın iniş izni vermemesi, maliki hükümetinin türkiye’ye kızgınlığının derecesini yansıtıyor.

diğer yandan erbil ile bağdat arasında aralık 2012 başlarında zirveye ulaşan yetki anlaşmazlığı, varılan uzlaşma ile ileri boyutlu bir çatışmaya evrilmeden belli ölçüde çözülmüş olsa da mevcut durum her an yeni bir kriz çıkarma potansiyeli taşıyor.

muhalifler, maliki’yi kendi kişisel gücünü pekiştirirken ülkede birliğin kurulması için gereken adımları atmakta ’yetersiz kalmakla’ suçluyorlar. maliki’ye karşı, gerek şii gerek sünni muhaliflerin gündeme getirdiği başka suçlamalar da söz konusu. maliki’nin irak parlamentosu da dahil kimseye danışmadan tek taraflı karar alması ve milliyetçiliği körüklemesi bunlardan bazıları.

maliki ayrıca, sünni araplar ve abd tarafından da iran ile çok yakın ilişki kurduğu için eleştiriliyor.

bütün tepkilere rağmen sert ve uzlaşmaz politikalarını değiştirmeyen ve suriye’deki baas rejimine de destek veren maliki’nin 2015 yılına kadar hükümette kalıp kalamayacağı sorusu, bölgesel ve küresel güçlerin zihinlerini meşgul ediyor.

faliha halil ile evli olan ve üçü kız biri erkek toplam dört çocuğu bulunan maliki, araplarda gelenek olduğu üzere en büyük evladının ismine göndermeyle ebu esra (esra’nın babası) lakabıyla anılıyor."

http://www.aljazeera.com.tr/portre/portre-nuri-maliki
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol