nevrotik sayıklamalar

nerobianco
kapı çaldı.4 aydır olan keyfim birden bire bozulmuştu.çıbıldak ayaklarımla ’şıkıdık şıkıdık’ sesleri eşliğinde açtım kapıyı.gelen kimdi?kapı deliğinden bakmak istedim ama geçen sene ev arkadaşımla o deliğe zarar vermiştik.site yöneticileri kontrolde anlamasın diye bol miktar uhu ile yapıştırmıştık ondan delikten bakınca insanlar seçilmiyordu fakat yönetici olayı anlamamıştı.zaten ev arkadaşımda bir gün alt kata taşınıp gitmişti .anlayacağınız rahattım. neyse konudan uzaklaşmıyım delikten göremedim ben bunu açtım kapıyı ’ben yeni ev arkadaşın’ dedi.danışman şirket bana 4 ay yanlızlık bir nevi sevgilimle rahat takılma şeklinde verdiği hakkı o gün elimden almıştı.cocuğa ’bugun günlerden ne’ dedim şaşırdı.ayakkabılarını dışarıda çıkarırken elimle ’gel gel’ işareti yaptım.o anda eğildiği için görmedi.ben de tanımadığım için elimle dokunmak istemedim. geçti içeri narin bir çocuk değildi.bildiğin hayvan gibi bir boy büyükçe kafa sakallar ve bir erkekte hoşlanmadığım uzun tırnaklar mevcuttu şöyle bir süzdükten sonra ’ne zaman geldin’ dedim. ’4 gün oldu’ dedi.o an gözlerimde bir yıldız parladı 2 senedir bu şehirdeydim ve yanıma bu şehir hakkında tek bir tecrübesi olmayan üstelik benden de 2 yaş küçük bir çoçuğa karşı üstünlüğümü koymak üzereydim.’ben 2 yıldır burdayım’ viyana zor okumak zor gibi büyük büyük laflar ettim. tırstı bu abi çekmeye başladı bana. ’kes sesini otur köşeye ağzına sıçarım senin it’ demedim. denir mi öle çocuk küçük yani iri olsa da anlaşılıyo daha saf temiz.kurallarımı koydum böyle böyle dedim abilik tasladım yavşak yavşak almanca cümleler söylenip durdum.beni cidden bir şey sandı bir daha tırstı.neyse nezaketen ’çorba içer misin’ diyen sevgilime ’sağol canım’ diyince orada dişlerimi sıktım ’pırşç ’ diye ses çıktı.neyse ki ’velet lan bu’ dedim kendime içimden. ailesinin türkiyeden tatile ve onu yerleştirmeye geleceğini söyledi.tamam dedim.sabah olduğunda uykuma ilk tecavüz edilmişti.içeri anne ile baba girdi.annesi bütün evi temizlerken tencerelerimi dahi çöpe attı ’bu ne siz nasıl ölmediniz yavrularım ah vahh’ diyerek her yeri çamaşır suyuna boğdu.ben kendime göre derli toplu temiz bir adamım bunu bir hakaret olarak algılamak üzereyken birden eski ev arkadaşıma
bok attım tekrar onların gözünde yüceldim.yücelicem tabi 2 senedir bu şehirdeyim ve almanca biliyordum.baktım tost makinamı çöpe atıyo kadın ’teyzecim dur ne yapıyorsun’dedim. ’ben size yenisini alırım oğlum’ dedi. ben de ekledim ’teyze ben bu ay sonunda çıkabilirim sevgilimle eve filan kalıcı değilim ’ dedi: ’ aa olur mu öyle siz birbirinize alıştınız’ işte burda beynimden vurulmuşa döndüm ulan adamla daha bir gece karşılıklı yattık ne alışması.zor günlerin beni beklediğini o an anladım dostlarım.olaylar birbirini kovaladı kendimi sokakta onlar için temizlik malzemesi ararken buldum.sonra babası ’yarın işin var mı sercan’ dedi.tam sevgilimle işm va derken annesi ekledi ’sabah ikeaya götür bizi kaşık pıçak alayım size ordan da nohut yapayım yersiniz ayy çocuklarımm’ dedi. o an bekledim içimden kendi annem ve babam geçti tanrıya onları bana verdiği için şükrettim.daha sonra sabah ikeaya gitmek için saatimi 9 a kurdum yattım.uyuyamadım.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol