ben yandım, kalbim kül oldu eski bir kütüphane yangınında. iyimser bi yazı olsun istiyorum bu defa. okuyan baksın, bir daha gülsün. bir tebessüm uyandırmaktan daha güzel bir şey var mı şu hayatta? var. bir kahkaha yaratmak. kötüyken, kırıkken, kırgın ve kırılmışken kimsenin aklına kemal sunal gelmez mesela...
herkes derdini paylaşmak ister. anlayan birilerinin nefes aldığını, aynı acıların başkaları tarafından da çekilebildiğini görüp şaşırmak ister. "demek ki hayat böyleymiş, benim bi suçum yokmuş" demek ister. ama bu, tesellilerde kullanılırsa, bi işe yaramaz. "bunu sadece senin yaşadığını mı düşünüyosun? kaç kişi kalp kırıklığı yaşamıştır şu hayatta bi bilsen" şeklindeki avutma yeltenmeleri hiç bir işe yaramaz. çünkü o an için ağlayanın derdinden daha önemli bir şey yoktur dünyada. çünkü bilir "hayat böylelerini sevmez, bir tekme de o atar." farketmez onun için acısının görkemliliği. acır sadece içinden içinden. hem niye rahatlatsın ki aynı acıları başkalarının yaşadığını da bilmek?
ama şöyle yürekten bi ilgilenenin olsun istersin. ne bileyim sen ağlarken bi işe yaramaz ama mutfakta biri çorba yapıyorsa senin için, nane limon kaynatıyorsa bunu bilmek içten içten unutturur derdini. o an orda ne kadar çaresiz olduğunu dinliyor olmasından iyidir birilerinin senin için bir şeyler yaptığını bilmek. asıl amacın ilgi çekmek değildir elbette. ama bu bambaşka bi hazdır. birilerinin seni dinlemektense senin için bir şeyler yapması candır, püsürdür...
sonra kuşlar, böcekler. içine girdiğin küçük kaygan deliğin, felaketin halini alması. için acıya acıya ilgi çekmeye çalışmak. fabrikalar, tarlalar, siyasi iktidar, herşey emeğin olacak. gelir bayram günü, çalar davullar, ak ellere kına yakılır bir gün
sonra bir ben kalıyorum, bir de yalnızlık. yangınlar, uçurumlar, ben ve yanlızlık. verilen her şey boşmuş gibi geri alınıyor, önce bir bir, sonra hepsi...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?