cezaevi denetimine adalet bakanlığı’ndan bir müfettiş gelir. bir kaç gün denetim yaptıktan sonra müdüre:
"- nazım da buradaymış, çağır da görelim nasıl biridir?" der.
nazım’i odaya getirirler. müdür koltuğuna iyice kurulan müfettiş nazım’ı tepeden tırnağa süzer ve:
"-demek nazım hikmet sensin", der. nazım’a oturması için yer göstermez.
kısa bir konuşma sonrası, “gidebilirsiniz” der.
nazım tam kapıdan çıkarken durur ve müfettişe:
"-ömer hayyam adını duydunuz mu?" diye sorar. müfettiş hemen atılır:
"-kim bilmez ki hayyam’ı"
nazım:
"-hayyam zamanında iran hükümdarı kimdi?" diye sorar.
müfettiş şaşırır. nazım konuşmasını sürdürür,
"görüyorsunuz, sanatçıyı anımsadınız ama hükümdarı anımsamadınız. yıllar sonra beni dünya anımsayacak, ama dönemin adalet bakanını ve sizi kimse anımsamayacak" der ve çıkar.
müfettiş yaptığı yanlışı anlar, nazım’ı geri çağırır ama nazım koğuşunun yolunu tutmuştur, asla geri dönmez.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?