bugünkü yazısıyla yine aşmış olduğunu düşündüğüm büyük üstad...
kemalizm ve din
dün, türkiyede sosyalizmin dini ideolojiye karşı benimsemesi gereken birinci ilkenin, kendini kemalizmin görüş ve politikalarından ayırmak olduğunu söylemiştim. bunu açayım.
kemalizm genel olarak din olgusuyla sorunu olan bir ideoloji değildir. sorunu islamladır ve bunun nedeni de bu dini ulusal kalkınmaya engel olarak görmesidir. ama herhangi bir durumda islamın araçsal bir yararı olabilecekse, kemalist, bunu da sonuna kadar kullanmaya hazırdır: evrenin zamanının amerikan sosyolojisiyle birlikte yeşil kuşak politikalarıyla bağdaşabilmesinden tunceliye gökten din kardeşliği broşürleri yağdırmaya kadar çok sayıda örneği vardır bunun.
kemalizmin bilinçaltında hıristiyanlık gibi bir din yoktur; daha doğrusu, hıristiyan dünyada kurulmuş din-devlet ilişkisinin idealizasyonu yatar. ama bu ilişkinin tarih içinde nasıl evrildiğine dair köklü bir bilgisi de yoktur ve bu nedenle batıda olanın tersini yapmakta, yani aslında (kurtulunmak istenen) osmanlıda olduğu gibi dini devletin yedeğine almakta sakınca görmez.
müslümanlık yanlıştır diye bir iddiası yoktur. dindar olmayın demez ve genel bir (sekülarist) din eleştirisine hiç girmez, bu konuda söylenmiş tek sözü yoktur. ama "islam sizin bildiğiniz gibi değildir. şimdi oturun, kollarınızı göğsünüzde kavuşturup dinleyin, islamın ne olduğunu ben size anlatacağım" der.
başlar anlatmaya: "islamda örtünme yoktur. bursada türk kadınları çok güzelmiş. erkekler arasında kavga çıkıyormuş. onun için şunlar örtünsün denmiş" diye aydınlatır, hurafe ile yaşamaya alışmış kitleleri, devlet televizyonundan. (bunun kaynağı falih rıfkıdır: "bilmem ne kadar doğrudur elyazması bir karaman tarihinde okumuştum. sultan orhan vaktinde türk kadınları örtünmezlermiş. fakat bursaya yerleşen bir aşiretin kadınları o kadar güzelmiş ki çarşıya gelip gittikçe kimse onlardan gözünü ayıramazmış. padişah, sadece güzellikleri herkesi işinden alıkoyduğu ve bazı vakalara sebep olduğu için, kapanmalarını emretmiş.")
falih rıfkının bilmem ne kadar doğrudur diye aktardığı hikâyeyi (o dönemde türkler arasında kaçgöç olmadığı doğrudur, ama o başka hikâye) kenan evren her akşam halkını aydınlattığı günlerde kesin gerçek olarak anlatırdı.
ne kadar inandırıcı, ikna edici olduğu bugün yaşananlardan belli (dün yazdığım, yukarıdan aşağı metazori bilinçlendirmenin kaderi bu).
ama bu toplumda yaşayan müslümanlar da inandıkları dinin felsefesini, kurallarını, kültürünü kenan evrenden öğrenmiyorlar. dünya kadar kaynak var, onların da istedikleri zaman bakacakları -isterlerse.
şu halde, özetle, kemalist, topluma dindar olun, iyidir der ve arkasından hemen ekler, şimdi dininizi size ben öğreteceğim. her türlü dini düşüncenin yarattığı zihni tutsaklıkla mücadele etmez, tersine, o tutsaklığın yarattığı zihni kalıpları kendi biçimlendirdiği laik dinin yerleştirilmesi için faydalı araçlar gibi görür, kullanmaya çalışır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?