201. altı ay kadar murat alıp murat verdiler. bu suretle o kız da tamamen iyileşti.
202. ondan sonra hekim, kuyumcuya bir şerbet yaptı, kuyumcu içti, kızın karşısında erimeye başladı.
203. hastalık yüzünden kuyumcunun güzelliği kalmayınca kızın canı, onun derdinden azat oldu, ondan vazgeçti.
204. kuyumcu, çirkinleşip hastalanınca, yüzü sararıp solunca kızın gönlü de yavaş yavaş ondan soğudu.
205. ancak zâhirî güzelliğe ait bulunan aşklar aşk değildir. onlar nihayet bir âr olur.
206. keşke kuyumcu baştanbaşa ayıp ve âr olsaydı, tamamıyla çirkin bulunsaydı da başına bu kötü hal gelmeseydi!
207. kuyumcunun gözünden ırmak gibi kanlar aktı, yüzü canına düşman kesildi.
208. tavus kuşunun kanadı, kendisine düşmandır. nice padişahlar vardır ki kuvvet ve azametleri helâklerine sebep olmuştur.
209. kuyumcu, ”ben o ahuyum ki göbeğimin miskinden dolayı bu avcı, benim sâf kanımı dökmüştür.
210. ah, ben o sahra tilkisiyim ki postum için beni tuzağa düşürüp tuttular, başımı kestiler.
devamı için:
(bkz: mesnevi 211 220)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?