kuran-ı kerimin 19ncu suresidir ve 98 ayetten oluşur.
türkçe meali:
-rahman ve rahim olan allahın adıyla-
1- kaf, he, ye, ayn, sad.
2- (bu,) rabbinin, kulu zekeriyaya rahmetinin zikridir.
3- hani o, rabbine gizlice seslendiği zaman;
4- demişti ki: "rabbim, şüphesiz benim kemiklerim gevşedi ve baş, yaşlılık aleviyle tutuştu; ben sana dua etmekle mutsuz olmadım."
5- "doğrusu ben, arkamdan gelecek yakınlarım adına korkuya kapıldım, benim karım da bir kısır (kadın)dır. artık bana kendi katından bir yardımcı armağan et."
6- "bana mirasçı olsun. yakup oğullarına da mirasçı olsun. rabbim, onu (kendisinden) razı olunan(lardan) kıl."
7- (allah buyurdu:) "ey zekeriya, şüphesiz biz seni, adı yahya olan bir çocukla müjdelemekteyiz; biz bundan önce ona hiçbir adaş kılmamışız."
8- dedi ki: "rabbim, karım kısır (bir kadın) iken, benim nasıl oğlum olabilir? ben de yaşlılığın son basamağındayım."
9- (ona gelen melek:) "işte böyle" dedi. "rabbin dedi ki: bu benim için kolaydır, daha önce sen hiçbir şey değil iken, seni yaratmıştım."
10- dedi ki: "rabbim, bana bir alamet (ayet) ver." dedi ki: "senin alametin, sapasağlam iken, üç tam gece insanlarla konuşmamandır."
11- böylelikle (zekeriya) mescidten kavminin karşısına çıkıp onlara (şu anlamları) işaret etti: "sabah akşam tesbih edin."
12- (çocuğun doğup büyümesinden sonra ona dedik ki:) "ey yahya, kitabı kuvvetle tut." daha çocuk iken ona hikmet verdik.
13- katımızdan ona bir sevgi duyarlılığı ve temizlik (de verdik). o, çok takva sahibi biriydi.
14- ana ve babasına itaatkardı ve isyan eden bir zorba değildi.
15- ona selam olsun; doğduğu gün, öleceği gün ve diri olarak yeniden-kaldırılacağı gün de.
16- kitapta meryemi de zikret. hani o, ailesinden kopup doğu tarafında bir yere çekilmişti.
17- sonra onlardan yana (kendini gizleyen) bir perde çekmişti. böylece ona ruhumuz (cibrili) göndermiştik, o da, düzgün bir beşer kılığında görünmüştü.
18- demişti ki: "gerçekten ben, senden rahman (olan allah)a sığınırım. eğer takva sahibiysen (bana yaklaşma)."
19- demişti ki: "ben, yalnızca rabbinden (gelen) bir elçiyim; sana tertemiz bir erkek çocuk armağan etmek için (buradayım)."
20- o: "benim nasıl bir erkek çocuğum olabilir? bana hiçbir beşer dokunmamışken ve ben azgın utanmaz (bir kadın) değilken" dedi.
21- "işte böyle" dedi. "rabbin, dedi ki: -bu benim için kolaydır. onu insanlara bir ayet ve bizden bir rahmet kılmak için (bu çocuk olacaktır)." ve iş de olup bitmişti.
22- böylelikle ona gebe kaldı, sonra onunla ıssız bir yere çekildi.
23- derken doğum sancısı onu bir hurma dalına sürükledi. dedi ki: "keşke bundan önce ölseydim de, hafızalardan silinip unutuluverseydim."
24- altından (bir ses) ona seslendi: "hüzne kapılma, rabbin senin alt (yan)ında bir ark kılmıştır."
25- hurma dalını kendine doğru salla, üzerine henüz oluşmuş-taze hurma dökülüversin."
26- artık, ye, iç, gözün aydın olsun. eğer herhangi bir beşer görecek olursan, de ki: "ben rahman (olan allah) a oruç adadım, bugün hiç kimseyle konuşmayacağım."
27- böylece onu taşıyarak kavmine geldi. dediler ki: "ey meryem, sen gerçekten şaşırtıcı bir şey yaptın."
28- "ey harunun kız kardeşi, senin baban kötü bir kişi değildi ve annen de azgın, utanmaz (bir kadın) değildi."
29- bunun üzerine ona (çocuğa) işaret etti. dediler ki: "henüz beşikte olan bir çocukla biz nasıl konuşabiliriz?"
30- (isa) dedi ki: "şüphesiz ben allahın kuluyum. (allah) bana kitabı verdi ve beni peygamber kıldı."
31- "nerede olursam (olayım,) beni kutlu kıldı ve hayat sürdüğüm müddetçe, bana namazı ve zekatı vasiyet (emr) etti."
32- "anneme itati de. ve beni mutsuz bir zorba kılmadı."
33- "selam üzerimedir; doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak yeniden-kaldırılacağım gün de."
34- işte meryem oğlu isa; hakkında kuşkuya düştükleri "hak söz".
35- allahın çocuk edinmesi olacak şey değil. o yücedir. bir işin olmasına karar verirse, ancak ona: "ol" der, o da hemen oluverir.
36- gerçek şu ki, allah benim de rabbim, sizin de rabbinizdir. öyleyse ona kulluk edin. dosdoğru yol budur.
37- içlerinden (birtakım) gruplar ayrılığa düştüler. artık büyük bir günü görmekten dolayı, vay inkar edenlere.
38- bize gelecekleri gün, neler işitecekler, neler görecekler. ama bugün o zalimler apaçık bir sapıklık içindedirler.
39- iş(in) hükme bağlanıp biteceği, hasret gününe karşı onları uyar; onlar bir gaflet içindedirler ve onlar inanmıyorlar.
40- elbette, yeryüzünde ve onun üzerindekilere biz varis olacağız ve onlar bize döndürülecekler.
41- kitapta ibrahimi de zikret. gerçekten o, doğruyu-söyleyen bir peygamberdi.
42- hani babasına demişti: "babacığım, işitmeyen, görmeyen ve seni herhangi bir şeyden bağımsızlaştırmayan şeylere niye tapıyorsun?
43- "babacığım, gerçek şu ki, bana, sana gelmeyen bir ilim geldi. artık bana tabi ol, seni düzgün bir yola ulaştırayım."
44- "babacığım, şeytana kulluk etme, kuşkusuz şeytan, rahman (olan allah)a başkaldırandır."
45- "babacığım, gerçekten ben, sana rahman tarafından bir azabın dokunacağından korkuyorum, o zaman şeytanın velisi olursun."
46- (babası) demişti ki: "ibrahim, sen benim ilahlarımdan yüz mü çeviriyorsun? eğer (bu tutumuna) bir son vermeyecek olursan, andolsun, seni taşa tutarım; uzun bir süre benden uzaklaş, (bir yerlere) git."
47- (ibrahim:) "selam üzerine olsun, senin için rabbimden bağışlanma dileyeceğim, çünkü, o, bana pek lütufkardır" dedi.
48- "sizden ve allahtan başka taptıklarınızdan kopup-ayrılıyorum ve rabbime dua ediyorum. umulur ki, rabbime dua etmekle mutsuz olmayacağım."
49- böylelikle, onlardan ve allahtan başka taptıklarından kopup-ayrılınca ona ishakı ve (oğlu) yakupu armağan ettik ve her birini peygamber kıldık.
50- onlara rahmetimizden armağan(lar) bağışladık ve onlar için yüce bir doğruluk dili verdik.
51- kitapta musayı da zikret. çünkü o, ihlasa erdirilmiş ve gönderilmiş (resul) bir peygamberdi.
52- ona, turun sağ yanından seslendik ve onu (kendisiyle) gizlice söyleşmek için yakınlaştırdık.
53- ona rahmetimizden kardeşi harunu da bir peygamber olarak armağan ettik.
54- kitapta ismaili de zikret. çünkü o, vadinde doğruydu ve gönderilmiş (resul) bir peygamberdi.
55- halkına, namazı ve zekatı emrediyordu ve o, rabbi katında kendisinden razı olunan (bir insan)dı.
56- kitapta idrisi de zikret. çünkü o, doğru olan bir peygamberdi.
57- biz onu yüce bir mekan (makam)a yükseltmiştik.
58- işte bunlar; kendilerine allahın nimet verdiği peygamberlerdendir; ademin soyundan, nuh ile birlikte taşıdıklarımız (insan nesillerin)den, ibrahim ve israil (yakup)in soyundan, doğru yola eriştirdiklerimizden ve seçtiklerimizdendirler. onlara rahman (olan allah)ın ayetleri okunduğunda, ağlayarak secdeye kapanırlar.
59- sonra onların arkasından öyle nesiller türedi ki, namaz (kılma duyarlılığın)ı kaybettiler ve şehvetlerine kapılıp-uydular. böylece bunlar azgınlıklarının cezasıyla karşılaşacaklardır.
60- ancak tevbe eden, iman eden ve salih amellerde bulunanlar (onların dışındadır); işte bunlar, cennete girecekler ve hiçbir şeyle zulme uğratılmayacaklar.
61- adn cennetleri (onlarındır) ki, rahman (olan allah, onu) kendi kullarına gaybtan vadetmiştir. şüphesiz onun vadi yerine gelecektir.
62- onda ‘boş bir söz’ işitmezler; sadece selam (ı işitirler). sabah akşam, onların rızıkları orda (bulunmakta)dır.
63- o cennet; biz, kullarımızdan takva sahibi olanları (ona) varisçi kılacağız.
64- biz (elçiler) ancak rabbiniz emriyle ineriz. önümüzde, ardımızda ve bunlar arasında olan herşey onundur. senin rabbin kesinlikle unutkan değildir.
65- göklerin, yerin ve her ikisi arasındakilerin rabbidir; şu halde ona ibadet et ve ona ibadette kararlı ol. hiç onun adaşı olan birini biliyor musun?
66- insan demektedir ki: "ben öldükten sonra mı, gerçekten diri olarak çıkarılacağım?"
67- insan önceden, hiçbir şey değilken, gerçekten bizim onu yaratmış bulunduğumuzu (hiç) düşünmüyor mu?
68- andolsun rabbine, biz onları da, şeytanları da mutlaka haşredeceğiz, sonra onları cehennemin çevresinde diz üstü çökmüş olarak hazır bulunduracağız.
69- sonra, her bir gruptan rahman (olan allah)a karşı azgınlık göstermek bakımından en şiddetli olanını ayıracağız.
70- sonra biz ona (cehenneme) girmeye kimlerin en çok uygun olduğunu daha iyi biliriz.
71- sizden ona girmeyecek hiç kimse yoktur. bu, rabbinin kesin olarak üzerine aldığı bir karardır.
72- sonra, takva sahiplerini kurtarırız ve zulmedenleri diz üstü çökmüş olarak bırakıveririz.
73- onlara apaçık ayetlerimiz okunduğunda, o inkar edenler, iman edenlere derler ki: "iki gruptan hangisi, makam bakımından daha iyi, topluluk bakımından daha güzeldir?"
74- onlardan önce nice insan- nesillerini yıkıma uğrattık, onlar mal (giyim, kuşam ve tefriş) bakımından da, gösteriş bakımından da daha güzeldiler.
75- de ki: "kim sapıklık içindeyse, rahman (olan allah), ona süre tanıdıkça tanır; kendilerine vadedileni -ya azabı veya kıyamet saatini- gördükleri zaman artık kimin yeri (makam, mevki) daha kötü, kimin askeri- gücü daha zayıfmış, öğreneceklerdir.
76- allah, hidayet bulanlara hidayeti arttırır. sürekli olan salih davranışlar, rabbinin katında sevap bakımından daha hayırlı, varılacak sonuç bakımından da daha hayırlıdır.
77- ayetlerimizi inkar edip, bana: "elbette mal ve çocuklar verilecektir" diyeni gördün mü?
78- o, gayba mı tanık oldu, yoksa rahman (olan allah)ın katında(n) bir ahid mi aldı?
79- asla; demekte olduğunu yazacağız ve onun için azapta(n) da süre tanıdıkça tanıyacağız.
80- onun söylemekte olduğuna biz mirasçı olacağız; o bize, yapayalnız tek başına gelecektir.
81- kendilerine güç (izzet) sağlasınlar diye, allahtan başka ilahlar edindiler.
82- hayır; (o yalancı ilahlar) onların tapınışlarını inkar edecekler ve onlara karşı çelişkiye düşecekler.
83- görmedin mi, biz gerçekten şeytanları, kafirlerin üzerine gönderdik, onları tahrik edip kışkırtıyorlar.
84- onlara karşı acele davranma; biz onlar için ancak saydıkça sayıyoruz.
85- takva sahiplerini bir heyet halinde rahman (olan allahın huzurun)a toplayacağımız gün,
86- suçlu-günahkarları susamışlar olarak cehenneme süreceğiz.
87- rahmanın katında ahid almışların dışında (onlar) şefaate malik olmayacaklardır.
88- "rahman çocuk edinmiştir" dediler.
89- andolsun, siz oldukça çirkin bir cesarette bulunup-geldiniz.
90- neredeyse bundan dolayı, gökler paramparça olacak, yer çatlayacak ve dağlar yıkılıp göçüverecekti.
91- rahman adına çocuk öne sürdüklerinden (ötürü bunlar olacaktı.)
92- rahman (olan allah)a çocuk edinmek yaraşmaz.
93- göklerde ve yerde olan (herkesin ve herşeyin) tümü rahman (olan allah)a, yalnızca kul olarak gelecektir.
94- andolsun, onların tümünü kuşatmış ve onları sayı olarak saymış bulunmaktadır.
95- ve onların hepsi, kıyamet günü ona, yapayalnız, tek başlarına geleceklerdir.
96- iman edenler ve salih amellerde bulunanlar ise, rahman (olan allah), onlar için bir sevgi kılacaktır.
97- biz bunu (kuranı) senin dilinle kolaylaştırdık, takva sahiplerine müjde vermen ve direnen bir kavmi uyarıp-korkutman için.
98- biz, onlardan önce nice insan nesillerini yıkıma uğrattık; (şimdiyse) onlardan hiçbirini hissediyor veya onların fısıltılarını duyuyor musun?
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?