kendimi bazen hırsız gibi hissetmeme neden olan eleman.bir şey çalıcakmışsınız gibi arkanızda durur gezer.bazı zamanlarda acaba beni bu mağazaya yakıştıramadı mı diye düşünür insan.
geçen hafta birazcık paspal bir giyimle bir mağazaya girdim.(parmak arası terlik,şort,beyaz bir kısa kollu tişört ve bandana).çok ta paspal değil yani.
mağazada ki eleman tip tip baktı önce,seslendim duymamazlıktan geldi.daha sonra ünlü bir markanın ayakkabılarının olduğu standın önüne yöneldim.iyice bakmaya başladı bu sefer.seslendim yi e yok hanımefendi.göz göze geldik öyle çağırabildim.iki kelime etti gitti.
standın en pahalı ayakkabısına yöneldim(normal de beğenmemiştim,sırf kadının suratını görmek için) (bkz: bu da böyle bir dallamalığımdır).ayakkabıyı başka bir elemanla kasaya koydurdum.yetmedi.kravat,gömlek,pantolon,bir gömlek daha derken epeyce gömüldüm.
sonra kasada ödeme sırası gelince tek çekim yaptırarak şovumu best of bir final ile sonlandıracaktım ki bir de şikayet ettim.
değdi mi derseniz.
çok feci değdi hemde.
(bkz: para ile imanın kimde olduğu belli olmaz)
edit: let the linç begin
edit2:seni taksit taksit mi sikiyolar kardeş
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?