günlerden pazartesiydi yani ilk iş günü. otobüste çişim gelmiş ofise kadar tutmuştum. o kadar sıkışmıştım ki adete penisim 3 katı fazla büyümüştü. hatta bi ara böyle kalmayı ömür boyu işememeyi düşünmeye başlamıştım. bir hışımla girdiğim ofiste masama çantamı koyup kendimi tuvalete atmam sanırım 1 saniyemi almıştır. fakat sonrasında yaşadığım acıyı hiç unutamam...
yaklaşık iki sene önce şirkette işe başlayan ölçüleri 89-60-91 olan esmer güzeli taş hatuna ilk gördüğüm andan itibaren hasta olmuştum. kendisi için ne şiirler, ne şarkılar yazmışımdır da bi kere yüzüne karşı okuma cesareti bulamamışımdır. onun her gün sürdüğü parfümü adeta bünyemde afrodizyak etkisi yaratıyor, kendimi sürekli erekte olarak gezen bir ergen gibi hissediyordum. hatta bir keresinde fotokopi makinasının başında kalçalarına yanlışlıkla dokunmuştum da bir hafta kendime gelemeiştim. o kadar güzeldi ki tanrının yarattığı en özel varlık en harikulade kadındı. onun değil sıçtığını düşünmek, işediğini bile aklımdan geçirmezdim. o başkaydı. o bu dünyadan değildi. işte hayatımın en lüks ve özel kadının benim için bitiş hikayesidir bu...
tuvalete vardığımda tuvalet doluydu. ofis küçük olduğu için tek bir tuvaletimiz vardı. yani kadın erkek herkes burayı kullanıyordu. bir kaç dakika bekledikten sonra. kapı açıldı. aman allahım ateş parçası kadınım tuvaletten çıkıyordu. yüzü kızarmış (kasmaktan sanırım) masumca bana günaydın diyordu. masumca kandım bu duruşuna ve o gittikten sonra kendimi tuvalete attım. aman allahım bu koku. evet evet taze bok kokusu. inanamıyordum. işemeyi bırakıp ağlamaya başlamıştım. tanrım bu bir kabustu ve kendimi çimdikleyince biticekti. çimdikledim bitmedi. utancımdan tuvaletten çıkamadım. kapıda 4 kişi sıra bekliyordu biliyordum ama insan içine çıkacak yüzüm yoktu. artık ateş parçası hatunumun yüzüne nasıl bakardım. ya kazara benimle konuşursa? nasıl kaldıracaktım bu durumu... intihar etmeyi düşündüm ama sonra vazgeçtim. yapmam gereken tek bir şey vardı o da işi bırakmak. tuvaletten çıkar çıkmaz sıra bekleyenlerin yüzüne bile bakmadan masamdaki eşyaları toplamaya koşmuştum. toparlanmam bir kaç dakika mı aldı. sornasında kendimi ofisin dışına attım. sokaklar, binalar üstüme üstüme geliyordu. telefonu elime aldım ve patronu aradım. ben artık yokum dedim. nedenini sordu. cevap veremedim. nasıl cevap verilirdi ki.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?