hakkında çeşitli rivayetler anlatılan, efsanelere konu olan, istanbul boğazı’nın marmara denizi’ne yakın kısmında, salacak açıklarında yer alan küçük adacık üzerinde inşa edilmiş yapı.
üsküdar’ın sembolü haline gelen kule, üsküdar’da bizans devrinden kalan tek eserdir. m.ö.2475 yıllarına kadar uzanan tarihi bir geçmişe sahip olan kule, karadeniz’in marmara ile kucaklaştığı yerde minicik bir ada üzerinde kurulmuştur. bazı avrupalı tarihçiler buraya leander kulesi derler. kule hakkında pek çok rivayetler bulunmaktadır. evliya çelebi kuleyi şöyle tarif eder.”deniz içinde karadan bir ok atımı uzak, dört köşe, sanatkarane yapılmış bir yüksek kuledir.yüksekliği tam seksen arşundur. sathı mesehası ikiyüz adımdır. iki tarafına bakan yerde kapısı vardır.”
bu gün gördüğümüz kulenin temelleri ve alt katın mühim kısımları fatih devri yapısıdır. kulenin etrafındaki sahanlık geniş taşlarla kaplanmıştır. üstündeki madalyon halindeki bir mermer levhada, kuleye şimdiki şeklini veren sultan ii. mahmut’un, hattat rasim’in kaleminden çıkmış 1832 tarihli bir tuğrası vardır. kulenin eminönü tarafı daha genişçe olup burada bir de sarnıç vardır.
tarihte, anıt mezar, gümrük istasyonu, askeri depo, deniz feneri olarak kullanılmış olan kız kulesi 2000 yılında restore edilerek turizmin hizmetine sunulmuştur.
kız kulesine ulaşım salacak ve ortaköy’den sandallarla yapılmaktadır
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?