aslında kimsenin kolaylıkla idrak edemediği ve herkezin uçundan başından bulaştığı ve bulaşan çoğu kişinin de kapitalizmin ne olduğunu ve onlara nasıl zararlar verdiğini bilmediği bence günümüzde tedavisi en zor olan hastalık.zaten tedavi yöntemini kabulenmeye başlamak bile devrim niteliği taşır.içimize işlemiş,söküp atamadığımız pek çok şey var.attığmızda ise büyük bir rahatlama duyacağmız kesin.kanımızı emip duran sülüğü kesip attığmızdaki gibi bir rahatlık.artık öyle bir yerdeyiz ki birbirimizden uzak ve tanımamazlık,beraberinde korku.sabahların tadını işe yetişmek kaygısı ile hissedemez olduk.öyle bir kıvama soktular ki bizleri akşam işten çıktığmızda da sevdiğmize,eşimize,dostumuza vakit ayıramaz duruma geldik.tabii bu ezilenlerin çektikleri sıkıntıların başında gelenlerden.bir de ezenler var kapitalizme batmış.at gözlükleri takanlar.güzel koktuklarını sanırlar ama sosyalitenin pisliğini üzerinde barındırırlar.umursamayanlar.charles bukowski’nin bununla ilgi çok güzel bir kaç cümlesi var.aynen aktarımı:eskiden, evlenmeden önce, bütün perdeleri çekip yatağa girer, üç-dört gün yataktan çıkmazdım. sıçmak için kalkar, konserve fasulye yiyip tekrar yatağa girerdim. üç-dört gün yatakta kalırdım. sonra kalkar, giyinir ve dışarı çıkardım. pırıl pırıl bir güneş olurdu dışarda, harikulade sesler. güçlü hissederdim kendimi, şarj edilmiş bir akü gibi. ama canımı sıkan ilk şey ne olurdu, biliyor musun? kaldırımda gördüğüm ilk insan yüzü. şarjımın yarısını kaybederdim o anda. kapitalizmle yüklü devasa, boş, aptal ve duygusuz bir yüz -"öğütülmüş"
kapitalizm kokan...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?