-itilâf devletlerinin karadeniz başkomutanı, osmanlı devletinin harbiye nâzırına doğrudan doğruya talimat ve emir vermektedir-
nutuktan...
şimdi efendiler, bu üç belge metnini göz önünde bulundurarak hep birlikte kısa bir yorumlama yapalım:
komiserlerin notasından anlıyoruz ki, itilâf devletlerinin karadeniz başkomutanı mr. george milne, osmanlı devletinin harbiye nâzırına, cemal paşaya doğrudan doğruya kendi emri altındaymış gibi talimat ve emirler vermektedir. cemal paşa, şimdiye kadar bize bunu bildirmedi.
ve yine anlıyoruz ki, osmanlı devletinin harbiye nâzırı, aldığı talimat ve emirleri yerine getirememekten ve kabulü imkânsız özürler ve sebepler ileri sürmüş olmaktan dolayı suçlanıyor.
harbiye nâzırının aldığı emirlerin ne olduğunu kestiriyor ve ne için yapamamakta olduğunu da anlıyoruz. çünkü, kuva-yı milliye engeldir... kuva-yı milliye, harbiye nâzırının ve hükûmetin, başkomutan mr. george milnein emirlerine ve talimatına uyarak verdiği veya vereceği emirlere boyun eğmiyor... işte komiserler, paris konferansı adına, bunu, kabul edilebilecek nitelikte bir özür ve sebep saymıyorlar. demek istiyorlar ki, hükûmet iseniz, harbiye nâzırı iseniz, memlekete, millete, orduya hâkim olmalısınız! hâkim iseniz, ileri sürülen özürler ve sebepler kabul edilebilecek gibi değildir.
efendiler, ali rıza paşa kabinesi, 2 ekim 1919da iş başına geçti. ondan önce ferit paşa kabinesi vardı. buna göre, kuva-yı milliye ile yunan birlikleri arasında, osmanlı birliklerinin yerleştirilmesiyle ilgili 23 ağustos 1919 tarihindeki teklifi yapan ferit paşa kabinesidir.
ali rıza paşa kabinesi, daha bir teklif ileri sürmüş değildir. ancak, buna rağmen, başkomutan milne, 3 kasım 1919 tarihinde düşmanların gireceği bölgenin sınırını çiziyor ve bu sınıra kadar yunanlıların girmelerinin sağlanmasını cemal paşaya emrediyor. işte cemal paşanın yerine getiremediği emir bu oluyor.
teşekküre değer bir durumdur ki, gerek kendisi gerek içinde bulunduğu kabine, nihayet iş başına geçtikten bir ay sonra, kuva-yı milliyeye karşı güçsüz olduklarını yabancı komiserlere söyleyebilmişlerdir.
efendiler, bu belgelerden anlaşılması gereken en önemli ve en anlamlı nokta, bence, kabinenin ortak notaya vermiş olduğu karşılıkta, komiserlerin ileri sürdükleri noktalara büyük bir alçak gönüllülük ve incelikle cevap verilirken, bir hususun asla dikkate alınmamış olmasıdır. o da, efendiler; mr. george milnein osmanlı devletinin harbiye nâzırına doğrudan doğruya emir ve talimat vermekte oluşudur.
bu durum ne millî teşkilâta karşı onur meseleleri çıkaran harbiye nâzırının ne de osmanlı devletinin bağımsızlığını korumak sorumluluğunu yüklenmiş olan kabinenin şeref ve haysiyetine dokunmuyor.
bu durumun, kendilerinin haysiyetini ve devletin bağımsızlığını çoktan zedelemiş olduğunu farketmek istemiyorlar. hiç olmazsa protesto etmiyorlar. hiç olmazsa, bağımsızlığımıza darbe vuran bu saldırı ve tecavüze aracılık edemeyiz diye feryada cesaret edemiyorlar... cesaret edemiyorlar efendiler, çünkü korkuyorlar. nitekim korktukları başlarına geldi.
bunu yakında göreceğiz. korkmamak için, insan haysiyetini ve millî gururun saldırıya uğrayamayacağı çevre ve şartlar içinde bulunmak gerekir. buna değer vermeyenlerin, aslında bir insan için, bir millet için, hiçbir saldırıya uğratılmaksızın korunabilmesi, en büyük namus borcu olan kutsal kavramlar üzerinde çoktan saygısız ve duygusuz oldukları yargısına hak kazandırmaktadır.
devamı için:
(bkz: insaf ve merhamet dilenmekle işler görülemez)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?