mehmet ali birand’ın galatasaray’ın yüzüncü yılı için hazırladığı ve ünal aysal’ın desteklediği mükemmel proje. dvd ve vcdleri şu anda satış rekorları kırmakta.
1986-87 sezonunun son maçıyla başlıyor belgesel galatasaray 14 sene boyunca şampiyon olamamıştı ve ligin son maçında eskişehirspor ile oynuyordu mutlak kazanması gerekirdi ve 55 bin kişinin olduğu tribünlerde ise tüyleri diken diken eden bir tezahürat vardı;
"tribünlerde coşacaksın, kupaları alacaksın
sen şampiyon olacaksın, seni sevmeyen ölsün!ölsün!
14 senelik bu çile, bitsin artık bu sene
sen şampiyon olacaksın, seni sevmeyen ölsün!ölsün!
ve galatasaray maçı 2-1 zar zor alarak şampiyon oluyordu. bu şampiyonluk türk futbolunda bir çok şeyinde değişimini sağlayacaktı artık avrupa’yı titreten cimbomun ayak sesleri duyulmaya başlayacaktı.
belgeselde bundan sonra efsanevi neuchatel xamax maçları ve unutulmaz monaco maçı bulunmaktaydı. cevat prekazi, tanju çolak, mustafa denizli, jupp derwall ve dönemin neuchatel teknik direktörü ile roportajlarda bulunmaktadır.
galatasaray’ın şampiyonlar ligi’ne ilk kez katılması ve manchester united maçıda çok güzel anlatılmış. arif erdem, alp yalman, adnan polat ve kubilay türkyılmaz ile mükemmel roportajlar yapılmış. ümit aktan’ın arif’in efsane golünden sonra " bu golü shmichael değil bütün michaellar gelse çıkaramaz" lafını duymaksa ayrıca güldürmekten krizlere sokmaktadır.
bir çok avrupa kupası maçı var galatasaray’ın belgeselde en güzelleri ise uefa kupası’nı aldığımız sezonki bütün maçların olması ve milan’ı samiyen’de 3-2 yendiğimiz maç ile başlaması. kapalı tribünden izlediğim o maçı adeta tekrardan yaşadım bir efsaneydi.
uefa finali ve süper kupa finali ayrıntılarıyla yer alıyordu. faruk süren, mahmut cansun, ali dürüst, fatih terim, claudio taffarel, fatih terim, mircea lucescu ve daha bir çok kişiyle bu maçların perde arkalarıyla alakalı bir çok roportaj yapılmış ve hepsi çok güzel.
belgesel yine kapalı tribünden izlediğim ve eminimki o gün 25 bin kişilik olan ali sami yen’de en az 40 bin kişinin olduğu 3-2’lik real madrid maçı ile bitiyor. o gün orda olan birisi olarak 2-0 geriye düştükten sonra bütün kapalı tribünün adeta bugünlerin bir daha geri gelmeyeceğini bilircesine ve son kez mükemmel bir destek ortaya koymak istercesine birbirine: " son 45 dakika sahayı dar etmemiz lazım bunlara" deyişini hala hatırlarım ve inanılmaz bir tezahüratla başlayan ikinci yarıda real madrid’i perişan edip 3-2 öne geçmiştik, kapalı her golden sonra yıkılıyordu. 3-2 den sonra maç bir ara durmuştu çünkü kapalı tribündeki zıplamalardan artık tribünün üstündeki bir kaç ışık sönmüştü ve onların tekrardan yanması beklenmişti. çok güzel günlerdi demekten alamıyor insan kendisini, türk futbolu bir daha böyle güzel görür mü? yanıtını vermek çok zor.
çok güzel bir belgesel, insanın tüylerini diken diken ediyor, şu anda satış rekorları kırmakta.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?