“düşünmek için kalpsiz olmak gerektiğini sanıyorsunuz. hayır, düşünceyi besleyen sevgidir.”
“insan, yalnız insanı anlatın bana. insanı sevin.”
“ömrünü nasıl harcayacağını uzun uzun düşündü ve sonunda kendi kendine, yaşamakla kâfi derecede iş gördüğü inancına vardı.”
“her gün yan yana, baş başa oturmak kolay değildir. birbirinin iyi taraflarından zevk alıp kötü taraflarına kızmamak için büyük bir hayat tecrübesi, akıl olgunluğu ve insan sevgisi gereklidir.”
“herkes birbirine hastalıkların en korkuncu olan can sıkıntısını aşılıyor.”
“her şeye gösterdikleri ilgi, aslında ruhlarındaki boşluğu ve sevgi yoksulluklarını kapatan bir örtüdür. ama mütevazı bir yol seçmek ve orada derin bir iz bırakarak yürümek işlerine gelmez; çünkü böylesi can sıkar, göze çarpmaz. çok şeyler bilmek o zaman işe yaramaz, gösterişe yer kalmaz.”
“evet, hayat konusunda şairim, çünkü hayat bir şiirdir. onu insanlar berbat ediyor.”
“sen bir gelip bir kayboluyordun, kuyruklu yıldız gibi; bense her şeyi unutuyor, ağır ağır sönüyordum…”
“bu beyaz ten, bu derin gözler, bu, ruhunun güzelliğiyle parlayan gözler… insan, gülümsemesini bir kitap gibi okuyabilir.”
“boşuna dememişler kadınlara güvenmemeli diye. dilleriyle bile bile yalan söylerler, gözleriyle, gülümsemeleriyle, yanaklarının rengiyle, hatta bayılmalarıyla da bilmeden…”
“andrey ivaniç'i severim. yalnız beni eğlendirdiği için değil, bazen ağlattığı bile olur. beni sevdiği için de değil… öyle zannediyorum ki beni başkalarından daha çok sevdiği için seviyorum. bakın, gurur nasıl işe karışıyor.”
“saklamaya çalıştığınız gözyaşları. ne fena bu erkeklerin hislerinden utanmaları. sahte bir gurur. zekâlarından utansalar daha iyi ederler. zekâ daha çok aldanır.”
“insanın hem nazik, hem de samimi olması çok zor.”
“hayatın çiçekleri döküldü, sadece dikenleri kaldı.”
“ – ya siz… siz aşık değil misiniz?
âşık mı? hayır… ben bu kelimeyi sevmiyorum, sizi seviyorum…”
“-siz sevgi kaynağını her gün yenilemek zorundasınız: sevmekle âşık olmak arasındaki fark bu olsa gerek! ben…
-evet, siz?
-ben başka türlü seviyorum. olmadığınız zaman sizi arıyorum… gittiğiniz zaman keyfim kaçıyor.
… kazara ölecek olsanız hayatımın sonuna kadar yasınızı tutarım; bir daha yüzüm gülmez. başka bir kadını sevecek olsanız size darılmam, beddua etmem; her zaman mutlu olmanızı isterim. aşk benim için… hayat; hayatsa…”
“tanrı yaşamamı istediği için yaşıyorum, sevmemi emrettiği için seviyorum.”
“bir gün bir şeyi istersin, ertesi gün büyük bir ümitsizlikle ona bağlanırsın, daha ertesi gün onu istediğin için utanırsın, sonra da bu dileğin gerçekleştiği için hayata lanet edersin, işte insan hayatta sadece kendi isteğinin peşinden rahatça giderse böyle olur.”
“zaten sizi bir süre görüp, ahenkli sesinizi dinledikten sonra kim kendi arzusuyla sihrinizden kurtulmaya çalışabilir! kim sizinle yokuş aşağı yürürken kendini inişe bırakacak yerde adım başında durup geriye bakmak iradesini gösterebilir!”
“kalbim daha önce aldanarak yandı ama bu sayede insan kalbinin gerçek ateşiyle, aldatıcı ateşini ayırt etmeyi öğrendim.”
“kendi kendime şunu soruyorum: ona iyice bağlandığım zaman, yanımda olması benim için bir zevk değil bir zorunluluk olduğu zaman, aşk kalbimin derinliklerine indiği zaman ne olacak?”
“..önümdeki kağıt sessiz ve sabırlı.”
“..çektiğim acının bir gösteriş olmasını istemiyorum.”
“zamanı saatlerle, dakikalarla değil, güneşin doğup batmasıyla değil, sizinle ölçüyorum: 'onu gördüm, görmedim, göreceğim, görmeyeceğim, gelecek, gelmeyecek…' “
“sizi görmemeye katlandıktan sonra nelere katlanamam ki ?”
“âşık olanların gevezeliği korkunçtur.”
“beni ağlatmak elinizdeydi, ama gözyaşlarımı durdurmak artık elinizde değil.”
“korkunç olan insanın ölmesi değil, ölmeden önce geçirdiği acı dolu saatlerdir.”
“ben gelecek için değil, geçmiş için ağlıyorum. her şey bitti, bütün renkler soldu şimdi! ağlayan ben değilim. hatıralarım ağlıyor.”
“aşkta beğenme ve güvenme bilinçsiz, körü körüne olur ve mutluluk da asıl bu bilinçsizlikten, bu körlükten doğar.”
“size imrenerek bakmaktan korkuyorum. mutluluğunuzun aynasında benim harcanmış perişan hayatımı görürüm. başka türlü de yaşayamam artık. biliyorsun, elimde değil.”
“hatıralar mutlu bir hayatın hatıraları olursa güzeldir; insana güç kapanmış yaraları hatırlatınca acı şeylerdir.”
“canlı, hareketli bir ruh bazen hayatın sınırlarını aşar, tatmin edilemez olur, bu yüzden ümitsizliğe düşer.”
ıvan gonçarov / oblomov