daha önceleri idam edilecek mahkûmların parmaklarını zorla prize sokuyormuş bu şerefsizler.tabi mahkûm iri yarı olduğu vakit zorlanıyorlarmış.bir gün çakal bir gardiyanın aklına bir fikir gelmiş.diğer gardiyan arkadaşına demiş ki "lan cenıfırbu gün idam edilecek eleman çok iri.bi planım var.."
tabi cenıfır merak etmiş."nedir,nedir?" diyerekten heyecan içinde tepinmiş.
çakal karlos da hemen söylemiş."olum ne kendimizi paralıyoz bunların parmağını prize sokcaz diye..ben evden koltuk getirdim.benim eski televizyon koltuğu..adama dicez ki -sen son bi rahat et,sonra düşünürüz idam olayını.belki konuşarak halledebiliriz filan- sonra vercez küsküyü öhm şey elektriği."
bunu duyan cenıfır şaşkına döner."abi sen varya..adamı ipten döndürürsün"der.
çakal da "ne ipi lan çağ dışı olma ip mi kaldı!"diyerek azarlar mesai arkadaşını.
akabinde cenıfırın aklına şu soru takılır:"neresine vercez lan bu elektriği?"
neyse..oturturlar adamı koltuğa,açarlar enbiyey kanalını,ardından naskar yarışlarını seyretmek ister mahkûm..bir nevi götü kalkar..renk vermezler.ardısından işe koyulurlar.arkadan sinsice yaklaşır çakal gardiyan.alttan geçirdiği gibi seyyar kabloyu verir adama 220 volt şehir elektriğini.oracıkta ruhunu teslim eden mahkûm mesud bir şekilde ahiret alemine göçer.
tabi sonraları dilden dile yayılan bu yöntem,amerikın sitizınlar tarafından büyük ilgi görür."kaptan bize de bi aynalı cam filan ayarlasan,biz de camın arkasından izlesek filan.."derler.o da olur.hatta cam filan da koymazlar.direk film izler gibi izler bu cani ırk idam anını.
bir müddet bu şekilde devam eder bu yöntem..ta ki o kara gün gelip çatana,elektrik faturası ceza evi müdürünün eline kadar.
elinde faturalar gardiyanların odasına dalan müdür,bir güzel haşlar çakal gardiyanı..
ve bu yöntem artık tarihin tozlu sayfaları arasındaki yerini alır..
gökten üç elma düşmüş..
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?