voleybolcu kiz

sitare
yine hıncal uluç ’un voleybolcu kız hakkında yazdığı ikinci yazısı...

telefonum çaldı, dün sabah.. nerdeyse yaklaşan yarım asrın ardından.. 1960’tan bu yana ne görmüştüm, ne duymuştum .. evlenip yurtdışına yerleştiğine dair bir haber almıştım, hepsi o..

tam 45 yıl sonra arıyordu işte, gazetenin üzerinde yazılı telefonumdan..
tüm canlılığı ile sesi kulağımdaydı gene.. hiç yaşlanmamıştı, hâlâ cıvıl cıvıldı.. hâlâ o kolejli kız sesiydi, kulağıma gelen..

oydu..

voleybolcu..

hani..

"ne hasta beklerdi sabahı
ve ne taze ölüyü mezar
ne de şeytan bir günahı
seni beklediğim kadar"
vardı ya.. işte o..

bunca yıl sonra niye aradığını sormadım.. gazeteyi okumuş, ya da yaşamdan

dakikalar’da izlemiş olmalıydı..

inanılmaz bir konuşma oldu..

olup bitenlerden, yazıp anlattıklarımdan tek kelime laf etmeden.. tek kelime sitemleşmeden..

hani dün birlikte yemek yemiş ayrılmışız da, bu sabah telefon ediyor gibi.. aradaki 45 yılı silerek, yok sayarak, dünün ardından bugün gibi konuştuk..

okurlarımın pek çoğundan email almıştım.. "peki hikâyenin sonu ne oldu" diye.. yazmadım.. bilmiyordum ki..
sordum, anlattı..

vedalaşmamızdan birkaç ay sonra kolej’i bitirmiş.. birkaç ay sonra da, yakın bir kız arkadaşının ağabeyi ile hızlı bir tanışma sonunda evlenmiş.. delikanlı doktor.. yurtdışında çok cazip bir iş bulmuş.. hemen avrupa’ya taşınmışlar.. gidiş o gidiş..

39 yaşında bir oğlu var. 30 yaşında da bir kızı.. yani, aile de hemen genişlemiş..

yedi yıl önce boşanmışlar.. çocukları da yuvadan ayrılmış.. yalnız.. dönmeyi düşünmemiş.. artık yeni ülkesine iyice yerleşmiş, alışmış, düzenini öyle kurmuş ya.. kalmış orada..

ara sıra tatile geliyor.. muş.. burada bıraktığı ailesini görmeye..
"seni dün aradım, bulamadım.. istanbul’daydım.. buluşup bir kahve içmek istedim.. yoktun. ulaşamadım" dedi.. "şimdi ankara’daydım, burdan da dönüyorum artık.. inşallah bir dahaki sefere.."

"bakarsın benim de oralara yolum düşer, belki de ben gelirim" dedim.. "telefonun kayıtlı nasılsa.."
"harika olur" dedi.. "seni gezdiririm.."
kapattık..

içim bir hoş.. anlatılmaz bir hoşluk.. şaşkınlık.. karmakarışık duygular..

tam o sırada yasemin daldı odama.. "kimi bağladığını biliyor musun" dedim.. adını söyledi.. "tamam da" dedim, "kim o peki?.."
merakla baktı gözlerime..
"voleybolcu" dedim..
bayılıyordu!..

(5 haziran 2005’te yayınlandı)
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol