-----episode:1-----
narcotic şefi mad tandt, şehrin en önemli polislerindendi. eylül82’de polis olmuştu. o günden bu yana, aynı ekiple çalışıyordu. ekibindeki nerobianco serpens ile en büyük zevkleri yoğun iş günü sonrası 7doors bara gidip kimi zaman mor gazoz, kimi zaman da bira sigara eşliğinde nostalji kraliçesinin güzel sesiyle hayat verdiği şarkıları dinlemekti.
mad tandt, karakter olarak boşlukta boş olamayan adamdı. kaeshmir yumuşaklığında gömlekler giymekten hoşlanırdı. yalnız, son zamanlarda ne şehrin en ünlü manavının eşsiz karpuzzlarını tatmaya, ne loş ışıkta ömerseyfeddin’in denemeler kitabını okumaya, ne alışveriş yapmaya, ne de evinde şöyle koltuğa yayılıp bir belgesel kanalında kuyruksuz aslan ve kangarooların maceralarını izlemeye vakit bulabiliyordu. saymıştı. tam 376 gündür sonuçlanmayan bir davanın peşinde, uyuşturucu kaçakçısı saideresparavan’ın izindeydi ve hala ne yazık ki hiçbir ipucuna rastlayamamıştı.
şehrin karakelebek ve satanist yiyen kedileri meşhurdu. her sabah evinin önünde sinsigibi bekleyen kötükedigarfield, sistematik kedi ve zeytin adını verdiği üç kediye kabaktatlısı, bisküvit veya kalburabastı vermeden işe gitmezdi.
yine bir sabah mad tandt, kapısındaki kedileri okşayıp sevdikten sonra, işe koyuldu. arabasına bindiği anda telefon çaldı. karşıdaki gizemli ses, ışığı izle diyordu. nefesi kesildi birden ve telefon kapandı. birden karşıda tekteker bisiklet sürmeye çalışan bir genç gözüne çarptı. uzun bir süre onu izledi, düşündü, arabasını çalıştırıp hızla uzaklaştı.
nerobianco serpens’i aradı hemen. az önceki sesin verdiği mesajı ilettikten sonra, üç gün önce kendisini arayan ressamla onun görüşmesini istediğini belirtti. nerobianco serpens verilen adrese doğru yol aldı.
- merhaba.
+ merhaba. sizi nereden ısırıyorum acaba göz olarak?
- ben nerobianco serpens.
+ aaaa. evet. şu malum davada mad tandt’ın ekibindesiniz.
- evet. telefonda bir kod ad ve bir bayandan sözetmişsiniz. kim bunlar!
+ etom. yani aradığınız kaçakçı saideresparavan. selincaglayan’da, onun suç ortağı. kadın, ottoman empire strikes back otelde kalıyor. aynı adla mı bilemeyeceğim. bence onun ağzından laf alabilirsiniz.
- siz bu bilgilere nasıl ulaştınız?
+ eski bir suçluyum diyelim. narcotic polisi sinanınbabası’nı tanırım. kendisi bu davadan bahsetti ve şu an aradığınız adamı tanımasam da, eskiden pul koleksiyoncusu olmamdan dolayı kadını tanırım ve suç ortağı olduğunu araştırıp buldum.
- teşekkürler.
dışarı çıktı. geçmiş şimdi gelecek diye mırıldandıktan sonra, etraftaki sese odaklandı. süleyman demirel yanlısı son sosyalist gruplardan biri, yaşasın şeriat geliyor ve cartel1numaraenbuyuk diye slogan atıyordu. olaylara karışmak istemedi, hızla uzaklaşıp arabasına bindi ve otele doğru yol aldı.
nerobianco serpens, melankomik ve bir o kadar da duygusal bir adamdı. gerçekte o da mad tandt gibi sagopakajmerdinleyicisi’ydi. ancak, nostalji kraliçesi’nin şarkılarıyla kendinden geçer, içer, içerdi. kısacası addicted to pain bir adamdı. duygusaldı, kimi zaman boşluktasallananadam görüntüsü çizse de, hiçbir zaman duygularını işine karıştırmadı.
otele vardığında, kapıda bir çocukla karşılaştı. abi elma şekeriiii alır mısın bana, noolursun dedi. bi de bu eksikti diye mırıldandıktan sonra, çocuğa şekeri alıp uzattı ve hızlıca otele girdi.
- merhaba. ben narcotic polisi nerobianco serpens. acilen selincaglayan’la görüşmem gerek.
+ hanımefendinin misafiri misiniz?
- eee evet.
+ ben haber vereyim kendisine.
- hayır. vermeyin.
+ vermem gerek beyefendi. elinizi kolunuzu sallaya sallaya giremezsiniz.
- itirazım var sayın yönetici. odasına çıkmam gerek.
+ siz şuraya kimlik bilgilerinizi yazın, ben arıyorum.
- hea buraya mı yazıyoruz!?
+ evet. lütfen türkçekarakter kullanın.
+ hanımefendi lobiye ineceğini söyledi, lütfen karşıda bekleyin.
- peki.
nerobianco serpens, kadını beklemeye koyuldu. sempatiksinirsistemi bozuktu. sigarakahveçikolata molası verdi. kısa süre sonra, elinde fikriminincegülü adlı bir kitapla, sanki odysseus destanından fırlamış salome gibi, onun kadar güzel, bir içim su, kırmızıojeli, tuhaflık meleği bir kadın yanaştı.
- merhaba. ben nerobianco serpens. narcotic polisi. bana saideresparavan yada diğer adıyla etom’un yerini hemen söyleyin lütfen!
+ bu imkansız.
- bakın onu bulmam gerek. çok acil. polis mad tandt’ın ekibindeyim. eski bir pul koleksiyoncusu, sizin de etom kadar suçlu olduğunuzu söyledi. korkarım sizi de emniyete davet etmem gerekecek.
+ bak. kim söyledi bilmiyorum. ben saideresparavan’la ayrılalı uzun zaman oldu. artı elenktrinkalamadımsenden bunu da ayrıca söylemem gerek. güven vermiyorsun bana.
-peki. tekrar geleceğim.
nerobianco serpens, “mnskym, şu hayat bitse de gitsek” diye mırıldanıp derhal mad tandt’ı aradı ve durumu iletti. mad tandt, “hmm. işimiz zor demek. hemen yola çıkıyorum. ibibikler öter ötmez ordayım, kadınla bir kez de ben görüşeyim” dedi.
otele ulaşır ulaşmaz, kadını derhal sorguya almaları gerektiğini söyleyerek zorla emniyete götürdü.
kadın, sorguda zorla da olsa adresi verdi. etom, sarı ada’da yaşıyordu.kadınla görüşmeyi bitirip nerobianco serpens’i aradı.
- adamın adresini öğrendim. sarı ada’ya, umuda gidiyorum. bekleyemem. ve biliyor musun; bu adam aynı zamanda ajdarı doğurtan doktor’muş.
+ beni mutlaka ara.
- peki.
mad tandt, sarı ada’ya gitti. kapısında matkapla duvar delinir yazan büyük, izbe bir konağın kapısını çaldı.
- merhaba. ben mad tandt. etom’la görüşmem gerek.
+ my name is luka.
* luka! kimlanbu!
- herhangibiri. göte giren şemsiye açılmaz etom! buldum seni!
* kendimi kendim savunacağım ben. kaldı ki, toplum bana hazır değil.
- zamanla alışırsın saideresparavan ya da etom. hangisini tercih edersin?
* sadrazaminsoltasigi.
- hmm. çok genç ve yakışıklıymışsın da.
* ulan götümekaşgözçizsembendenbinkatyakışıklıolur ak.
- eğer cehenneme doğru ilerliyorsan durma devam et etom! şerefsiz adam. gerçekler acı yazık ki!
* gözlerimizin rengi farklı ama gözyaşlarımız aynı mad! karşıma geçip nicki taşşağına denk konuşma!
mad tandt bir yumrukla saideresparavan’ı yere devirdi. silahı kafasına dayadı.
-kim lan selincaglayan! doğru düzgün konuşmadı!
nefes nefese cevap verdi:
* üç yıl önce intihar ederken ipi kopan kadın o.
- çok aradın mı lan bu nicki?
bu sırada nerobianco serpens ve constantinopolis göründü karşıda!
+ bizler tarihin ortanca çocuklarıyız etom, inkar etme! oyun bitti!
* eyvah vecihi geldi! diye mırıldandı etom.
+ vecihi değil etom, nerobianco serpens! narcotic polisi!
* serpens!
+ benim ya!
- ne zamandan beri kullanıyorsun bu nicki?
* aramızda nickin lafı mı olur? ha adamım!
- burda soruları ben sorarım.
* ağzımdan laf alamayacaksın mad!
- kendimikontroledemiyorum ben nerobianco!
* ...
- bak etom. 376 gündür peşindeyim! ben aslında çokzekiyimdimisizdeanlamadınız. konuş şimdi!
* selincaglayan’a dokunma. dünümyokyarınımsır benim. o benim kalbimdekimelek. her şeye rağmen tek derdim inadına sevmek’ti anlıyor musun mad! sevmek! mutlu olmak!
- mutluluk bir çimendir bastığın yerde biter, etom! ama sen bokk’a bastın adamım!...
-.-
etom, acaba selincaglayan ile birlikte sorguda neleri itiraf edecek? işin içinde kimbilir daha kimler var! selincaglayan aslında kim!? mad tandt, nerobianco serpens ve constantinopolis’i daha neler ve kimler bekliyor?
ve constantinopolis...
asıl hikaye bundan sonra başlıyor!
_._
...mad tandt, etom’un ellerine kelepçeyi takarken, "ohh tanrım, sonunda bitti" diye geçirdi içinden, herşeyden habersiz. sonra nerobianco serpens ve constantinopolis’e döndü ve;
“ alkışlayın arkadaşlar komedi bitti” dedi. “geriyedönüpzaferişaretiyapmaklazım artık”.
- bunu kutlamalıyız. fıramboğazlı fıstıklı domelyan ve cevizlisucuk benden! ee çaylar kimden?
...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?