here i go
out to the sea again
(yine denize gidiorum)
the sunshine fills my hair
(güneşışığı saclarımı dolduruyor)
and dreams hang in the air
(ve rüyalar havada asılı)
gulls in the sky
and in my blue eyes
(martılar gökyüzünde ve mavi gözlerimde)
i know it feels unfair
(biliyorum adil deil)
there is magic everywhere
(heryerde sihir var)
look at me standing here
(burada ayakta duruken bana bak)
here on my own again
(burada, yine yalnız başıma)
up straight in the sunshine
(gün ığında dimdik ayakta)
nakarat:
[ no need to run and hide
(kaçmaya ve saklanmaya gerek yok)
its a wonderful, wonderful life
(bu muhteşem, muhteşem bir hayat)
no need to laugh and cry
(gülmeye ve ağlamaya gerek yok)
its a wonderful, wonderful life
(bu muhteşem, muhteşem bir hayat) ]
suns in your eyes
(güneş gözlerinde)
the heat is in your hair
(sıcaklık saçlarında)
they seem to hate you
because you are there
(orda olduğun için senden nefret ediyor gibi görünüyorlar)
and i need a friend
(bir arkadaşa ihtiyacım var)
oh, oh, i need a friend
(oh oh bir arkadaşa ihtiyacım var)
to make me happy
(beni mutlu etmek için)
i stand here on my own
(burada tek başımayım)
oh oh oh ooh
look at me standing here
(burada ayakta duruken bana bak)
im here on my own again
(burada, yine yalnız başımayım)
up straight in the sunshine
(gün ığında dimdik ayakta)
nakarat
i need a friend
(bir arkadaşa ihtiyacım var)
oh, i need a friend
(oh bir arkadaşa ihtiyacım var)
to make me happy
(beni mutlu etmek için)
not so alone
(o kadar yalnız değilim)
look at me standing here
(burada ayakta duruken bana bak)
im here on my own again
(burada, yine yalnız başımayım)
up straight in the sunshine
(gün ığında dimdik ayakta)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?