nevrotik sayıklamalar

sercovi
hüznünle yoğrulmuş bir gecenin mavi karanlığında basiretimi lanetliyorum yine. sabır taşı inkar ederken yanıbaşımda kendini elimden gelecek tek şeyin başımı sinirle kavramaktan öte olması gerektiğini düşünüyorum. yapamıyorum.
bir duman daha alıyorum küllerimden..
sinir harbinde vuruluyorum alnımdan. kan akıyor vücudumun her yerine. sıcak. kan gibi sıcak. içimden fışkırıyor kanım, siyaha dönmüş rengi yüzüyle al al oluyor yine. sureti yansıyor bedenimdeki kana. kıpkırmızı kesiyorum gözlerinde. etraf sessiz, çareler tükenmiş, ufak bir tebessüm sadece ihtiyacımız olan. ufak, gamzeli bir gülücük..
hissetmek hafif kaçıyor iletişimin adına. kopuk bir bütünlüğün getirdiği tırmanış her günü cumartesiye çıkarıyordu yine. ellerim üşüyor. anemi olmaktan hiç bu kadar haz etmemiştim şu on beş gün öncesine kadar. hani şu malum 15 koca gün..
patatesleri bitirmediğim için oluyormuş hep bu kötü şeyler. arkamdan ağlamakla kalmıyor nimet, kovalıyor da sürekli. git diyorum, gitmiyor. üşüyorum yine. ellerim ayaklarım buz kesiyor düşündükçe.
"bir şey söyle be adam! susma bu kötü zamanda! bir şeyler söyle, buna ihtiyacı var!" diyorum sinir kat sayımı artırarak. ünlem koyuyorum her cümlemin sonuna. iki noktaları özlüyor diyorum, ne ünlemi! bak yine!
hep o patatesler yüzünden, biliyorum..
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol