bir türk gencinin ataya hitabesi 
bir türk gencinin ataya hitabesi..(atatürkçü geçinen sahtekarlar  zahmet etmesin bile!) 
      gerçek atatürkçülerin okuyacağını biliyorum 
           sevgili atam ! 
 
           ilkokul birdim. miniciktim. 
           elimde beslenme çantam, önlüğümün cebinde annemin sevgisi, sınıfımda bilim öğrenecektim. 
           karatahtanın dört parmak üzerine ortalanmış çerçevenin içinden bana  bakıyordun. 
           bakışların keskindi. abcden sonra ilk öğrendiğimdin ; gazi mustafa  kemaldin. 
           çocuktum... 
           bana, bize, tüm dünya çocuklarına bayram armağan etmiştin. 
           ortaokul ve lisede hep seni anlattılar bana... 
           dünyaya ancak yüz yılda bir gelen dahiydin... 
           şahin bakışların vardı, hürriyete aşıktın... 
           en azılı düşmanlarına  karşı bile merhametliydin, ama savaş meydanlarında karşında kimse duramazdı. 
           aslandın, kaplandın, kartaldın, panterdin... 
özgür geleceklere açılan pencereydin. sözün özü benim sevgili atam; 
           kodumu oturtan milli eğiticiler böyle anlatmışlardı. 
beni milli bir  şekilde eğitenler,   failatün, failatün, failatün, failün ölçü sistemini, niagara şelalesinin yükseklik ve debisini, yes, it is a pencil  demesini,  deli ibrahimin küpesini, bir bir kafama yerleştirdiler de; bana senin insan yönünü anlatmadılar. 
sigara tiryakisi olduğunu, raki içtiğini, aşık olduğunu, 
evlendiğini, boşandığını, kim bilir kaç geceler savaş meydanlarında cesetlere bakıp, için için ağladığını, özlemlerini, hasretlerini, 
geleceği kazanmaya dair fikirlerini, anlatmadılar. 
bana, bize, tüm dünya gençlerine bayram armağan etmiştin. 
armağanını, uygun adım sol-sağ-sol sol-sağ-sol kutladık... 
kaçımızın ayağı su toplamıştı.kaçımız kıçına yediği sopa yüzünden altına işemişti. 
biz bayramlarda  bunalan gençlerdik. ( ne zaman baloda smokinli  fotoğrafını görsem,  geçen 19 mayıslara yanarım.) 
bir yandan; heykellerini diktik, dağa-taşa silüetlerini çizdik, her  kitaba, her  yazıya mutlaka senden alıntılar
yerleştirdik. 
bir yandan ; her işin kolayına kaçtık, ticarette  kazık attık, üretim yerine kopyaladık, bilim adamlarını  sindirdik, 
aydınları yargıladık, yoktan yere nice vatan hainleri ürettik, çoktan yere nice amaçsız gençler yetiştirdik. 
zeki, çevik ve aynı zamanda düzenciydik. eğitimi, siyasete kurban verdik, ekonomiyi siyasete kurban verdik, 
aydınlık olması gereken gelecekleri siyasete kurban verdik. 
            varlığımız siyasi emellere armağan oldu... 
benim biricik atam ; biz demoklesin kılıcını sapından değil, keskin  yanından tutmayı marifet bildik. 
sözün özü sevgili atam ; senin ruhunu gıdım gıdım içtik, tükettik... 
            tükettik... 
dedemden babama, babamdan bana politikacı tabiriyle "enkaz devralmış"  bulunmaktayız. 
            bu gidişle biz, çocuklarımıza devredecek enkaz bile bulamayacağız... 
           türktük, doğruyduk, çalışkanlığımız şüpheli ; 
           birinci vazifemiz ; türk istiklalini ve türk cumhuriyetini ilelebet  muhafaza ve müdafaa etmek, ülkümüz ; yükselmek, ileri gitmekti... 
            uzun bir yoldu... 
           yorucu ve yıpratıcıydı... 
           adidaslarımız eskidi, mcdonaldsta mola verdik. belki de "bir türk dünyaya bedeldir" deyişini biz "her türk dünyaya  bedeldir" anladığımız için emanetini, 1 milyon beş yüz  seksen bin  kat küçültmeyi becerdik... 
verdiğin en önemli görev : bu ahval ve şeriat içinde dahi vazifem , 
             "türk istiklalini ve cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa  etmektir," bilirim. 
            muhtaç olduğum kudretin, sana güvenimde mevcut olduğunu belirtir, 
ellerinden hasretle öperim... 
baştan sonuna kadar okuyanlara teşekkürler, sizler gerçek bir atatürkçüsünüz 
            lütfen aşağidaki yaziyida okuyun ; 
            yer : türkiye  yil: 1938  saat: 09.05  atatürk ölüyor 
            aradan onlarca yil geçiyor - atatürk tekrar dünyaya geliyor. 
            yil: 2007 - atatürk tekrar dünyaya geliyor... doğru  meclise gidiyor, memleket nasil yönetiliyor görmek için, meclis  kapisinda cumhurbaşkani, başbakan, devlet bakanlari karşiliyorlar. salonda en öne oturtuyorlar ve o günkü ülke sorunlari tartişiliyor... 
oturum bitiyor, atatürk ü meclis lokantasina götürüyorlar,  yemekten sonra otele göürüp , yatiriyorlar....  ertesi sabah otelden almaya gidiyorlar, atatürkün odasi bomboş..!! ve masanin üzerinde bir kağida yazilmiş , 
şu sözler var : "efendiler... ben istanbula gidiyorum, ordan bir vapura  binip , tekrar samsuna çikacağim........ çünkü, bu ülkenin bir kurtuluş savaşina daha ihtiyaci var... 
 " bu kadar anlamli birşey daha yoktur , ülkemizin  için  " 
            
. 
                    
                    
                    neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?
