fransa hükümet üyelerinden biri, parmağını haritada gezdirerek, "önce şurasını almalıydınız, sonra ötesini zaptetmeliydiniz." diye napolyon u tenkide kalkışır. napolyon şu cevabı verir: - evet, onlar parmakla alınabilseydi öyle yapardım. 
koca ragıp paşa ile şair haşmet kapalıçarşıda gezerlerken, bakarlar ki önlerinde, şair fıtnat hanım ve hizmetçisi de dolaşıyor. berd-i acûz, (kocakarı soğuğu) zamanı olduğu için hava çok soğuktur. ragıp paşa, fıtnat hanıma laf atmak için haşmete dönüp der ki: 
"haşmet şu kocakarı da ortalığı dondurdu." 
bunu duyan fıtnat hanım, arkasına döner ve kocakarı soğuğundan sonra gelecek olan sitte-i sevr-i, (öküz soğuğunu) kastederek der ki: 
"arkadan da öküz geliyor."
sultan alparslan 27 bin askeriyle bizans topraklarında ilerlerken, keşfe gönderdiği askerlerden biri huzuruna gelip telâşla der ki: 
- 300 bin kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor. 
alparslan şöyle cevap verir: 
- biz de onlara yaklaşıyoruz. 
                    
                    
                    neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?
