barda

redcrow
son sahnesi gerek teması gerekse oyunculuk kalitesi adına [nejat işler], kesinlikle defalarca izlenmesi gereken film..
gerçek bir olaydan esinlenerek yapılmış olmasından ötürü asıl kaynağı olan hikaye ile özleştirilip kıyaslanması kesinlikle filme yapılan büyük bir haksızlık..sonuçta filmde işelenen konu temelinde gayet basit olan, "kötü olanın iyi olanı hırpalaması" üzerine..filmde yapılmak istenen, yaşanan olayın bir canlandırması olsaydı başarısız olarak değerlendirilmesi gayet doğal olurdu.ama burda gerçek olayın filme sadece esin kaynağı olması ve sinematik bir dille izlenilebilir seviyede işlenilmesi gerektiği düşünüldüğünde ortaya çıkan sonuç olması gerektiği gibi..
filmin esin kaynağı olan olayı okuduktan sonra olayın ne kadar acı olduğunu ve türk toplumunun duygusal esnekliği göz önüne alındığında birebir filme aktarılmasının ne denli sert ve tehlikeli olacağı düşünmeyenlere ohaaa diyorum..
filmde serdar akay tarafından mecburen yumuşatılarak perdeye yansıtılan şiddet sahneleri bazı sinema eleştirmenleri ve izleyenler tarafından "gereksiz, aşırı" , hatta "şiddetten reytig sağlamak", olarak değerlendirilirken diğer bir kitlenin gerçek olayda yaşanan şiddet dozajını filmde yeterince işlenmeyişini sinematik açıdan "yönetmenin korkaklığı" olarak tanımlaması konu edilen toplumsal şiddete ne denli alışık olduğumuzun göstergesi..
sonuç olarak senaryoda ufak tefek eksiklikler olsa da gayet başarılı ve kesinlikle izlenmesi gereken bir film.teknik ve oyunculuk bakımından da gayet yeterli bence..özellikle kötü adamları canlandıran tüm oyuncular filmi sırtlamış götürmüşler.nejat işler üzerine yapışan yakışıklı oyuncu sıfatını bu rolle kesinlikle sikip atmış..hakan boyav için ise ben söylenecek söz bulamıyorum.adam tam anlamıyla döktürmüş..iyiler grubunda yer alan oyuncuların kızlarıgayet başarılı iken erkekler biraz silik kalmış gibi geldi..

-- spoiler --

filmin başında izlenen tgg [tekrar gözden geçirme ] felsefesi bende "noluyo lan ne diyo bu adamlar" nidalarına sebep oldu..sadece "olaylar göründüğü gibi değildir.gerçekler olay yaşandıktan daha sonra anlaşılır" gibi bir şeyler anladım..manyak selim de bir bok anlamamış ki sıktı bebenin böğrüne böğrüne..neyse ki bu geyik kötü adamların bara girişiyle son buldu..işte o andan itibaren film gerçekten başladı ve sanki bende o çocuklarla birlikte mekana hapis oldum..

filmin kötü adamlarının toplumsal yerleri ve ruh halleri gayet iyi yansıtılmış.selim karakteri yer yer olaylara kendinden beklenmeyecek kadar felsefik yaklaşıyor ve alt kültür insanının psikolojik analizini izleyene net şekilde yansıtıyor.

adalet sistemine olan tepkilerini göstermek için linç sahnelerindeki mahkumları cagan irmak, zeki demirkubuz, cemal san, selim demirdelen ve serdar akar canlandırmış..hoş olmuş..

barmen elemanın yarı baygın şekilde yerde yatarken tek eliyle sandalyenin ayağını kopartıp üstüne üstlük tek darbeyle adamın bacağını kırması çüşlük bi durumdu..(bkz: çüş)

son olarak ;
(bkz: futbol sadece futbol değildir)

-- spoiler --

sike sike edit:entrynin başında bahsettiğim sahne filmin son sahnesi değilmiş..hatta şöyle ki, ben filmin son sahnesini görmemişim..
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol