yazdığım ve sildiğim yazının, kelimenin, cümlenin haddi hesabı yok... özgecanın katledilişiyle içimde kabaran öfkenin taşmasına ramak kaldı desem yeridir... özgecandan önce katledilenleri unuttum zannetmeyin. tam tersine aslında bardağın taşmasına sebep olan o son damladır ya hep. şimdi de o haldeyim. şiddete şiddetle karşılık vermek gibi bir yöntemi kendi içimde binlerce kez tekrarlayarak, bilincimde, legal hareketler kategorisine sokmuş olsam da, size şiddeti, kana kan çözümünü önermeyeceğim.
kızı ya da karısı ya da eski /şimdiki nişanlısı- sözlüsü, çocuğu gibi bağlarını kullanarak uyguladıkları şiddeti meşrulaştırmaya çalışanlara tepkimi verirken sizlerden de aynısını yapmanızı isteyeceğim.
gözlerinizi kaçırmayın. usulca aradan sıvışmayın, bana ne! demeyin, "ama" onun karısı, kızı, nişanlısı, sözlüsü demeyin. eğitiminiz var ise saldırganı etkisiz hale getirip polise teslim edin, eğitiminiz ya da fiziki durumunuz buna uygun değilse "bağirin"!
stadyumda maç izlerken olduğu gibi, 7 kat alttaki bakkalın çırağına bağırır gibi, denizde yüzen çocuğunuza sesinizi duyurmak için nasıl bağırıyorsanız öyle canhıraş bir şekilde bağırın. çevredeki insanların irkilmesine sebep olun. gözü dönmüş halde şiddet uygulayan o mahluğun bir anlık da olsa dikkatinin dağılmasına yol açın. çevreden geçenleri çağırın. polisi arayın. bir şey yapın yani! üst kat komşunuz karısını döverken televizyonun sesini açıp aile kavgasıdır karışılmaz demeyin! gece parti yapan komşunuz müziğin sesini biraz fazla açtığında nasıl kapısına dayanıyorsanız, kavga, dayak, imdat çağrısı duyduğunuzda da polisi arayın. belki de o son bıçak darbesi olmasa hayatta kalabilecek mağdurun yaşamı sizin ellerinizde olabilir...
ve en önemlisi; çocuklarınıza, kız ya da erkek ayrımı yapmadan sevgi gösterin. doğru ve yanlışı dini inanışınıza, köy geleneklerinize, törenize göre değil; yaşayan her türlü canlıya saygılı olmak temeli üzerinden öğretin. dayak asla terbiye/eğitim yöntemi değildir. bugün dayak attığınız çocuğunuz ileride emin olun ki o yediği tokatları başka bir insan evladına ya da bir canlıya yöneltecektir. sınırları bir kez yıkarsanız, insan olmak ile canavar olmak arasında o kadar da uzak bir mesafe olmadığın acı bir şekilde öğrenirsiniz...
kadınların giydikleri kıyafetler, "o saatte" orada olmaları/olmamaları, yaptıkları ya da yapmadıkları üzerinden çıkarımlarda bulunarak "hak etme" gibi bir sonuca ulaşanlar için; deniz kadayıfının zeka seviyesinden biraz daha fazla iq barındırsalar o bünyelerin oksijen tüketmesine üzülmezdim diyebilirim sadece.
yazının başında da belirttim, özgecan ve onun gibi katledilen, hem de dizginlenememiş, hastalıklı seks arzusu yüzünden katledilen onlarca, yüzlerce, binlerce, onbinlerce insan varken, ben kendimden yasal ya da hümanist çözümler üretebilmeyi beklemiyorum. dolayısıyla buraya da on binlerce yıllık dna kırıntılarımda yazılı olan vahşeti aktarmak istemiyorum... yıl olmuş 2015 diye başlayan bir cümle de kurmadım çünkü bu davranışların ortaya çıkışı, buharlı makinenin icadıyla aynı tarihe denk gelmiyor! insanlık tarihinin başlangıcından bu yana kadına reva görülen davranışları asla ama asla tasvip edemiyorum. yılın kaç olduğu önemli değil. önemli olan; dünya yüzünde yaşayan insan türünün medenileşme sürecinin, dünyanın yaşına olan oranı... yani daha alfabenin ilk harfine bile gelemedik...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?